İnsan, gerek yiyecek ve içecek, gerekse giyecek vesair ihtiyaçlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu ihtiyaçların bir kısmını bizzat yetiştirmeye veya imal etmeye muvaffak olan Ademoğlu, birçoğunu da satın almak suretiyle temin etme zorunda bulunmaktadır.
Karşılıklı rıza esasına dayalı alışveriş muameleleri, icap (teklif) ve kabul ile tamam olur. Buna rağmen, satıcı ve alıcının birçok hususlarda dini hükümleri bilme zarureti vardır.
İki kişinin alışverişte karşılaştıkları tereddütlerin, İslâmi hükümler muvacehesinde halledilmesi için, İslâm fıkıh bilginleri tarafından pek çok fetvalar verilmiş bulunmaktadır.
2411 - Soru: Birkaç şahıs bir araya gelerek ortaklık kurmaktadırlar. Bunlardan biri, ticaretin ilmini ve inceliklerini hem tahsil yolu ile hem de ticari tecrübe ile bilmektedir. Bu kimseyi şirketin başına geçirmeleri halinde, devamlı çalışması ve ihtisasına karşılık, yıl sonunda alacağı kârdan ayrı olarak, maaş bağlamak doğru olur mu?Cevap: Bu sorunuzda, belirtilen kimseye maaş ödemek doğru değildir. Ancak, ihtisasın ve tecrübenin üzerine bir de şirketin başında devamlı durmasının karşılığı olarak, sene sonunda kâr nisbetini arttırmak icap eder. Böylece hem çalışmasının karşılığını almış, hem de meşru olmayan bir para almamış olur.
2412 - Feyziye Fetvalarından: "Küçük çocuğun vasisi, şer'i mesağ (müsaade) olmaksızın satışa güçlü (ve salahiyetli) olmaz" (H.Ec. 2/13)
2413 - Feyziye Fetvalarından: "Muhayyerlik müddeti geçtikten sonra (satış) akdi tamam olur ve satıcı satılan malın bedelini müşteriden alır" (H.Ec. 2/13)
2414 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd'in sıhhatte iken aldığı şeyin satış bedeli, vefatından sonra mirasçıları tarafından ödenmesi lâzım gelir" (H.Ec. c. 2/10)
2415 - Netice Fetvalarından: "Fasid bir satış ile bostan satan bir kimse, fasid olmasına binaen satış bedelini geri çevirip bostanı alsa, müşteri istihlâk ettiği meyveleri öder" (H.Ec. c. 2/10)
2416 - Abdürrahim Fetvalarından: "Yaş ve vücut itibariyle ergenlik çağına ulaşmış olacağına hükmedilen Zeyd, erkeklik çağına ulaştığını ikrar edip bir malını sattıktan sonra "Ben satış zamanında ergenlik çağına ulaşmamıştım" dese (sözüne) itibar olunmaz" (H.Ec. 2/11)
2417 - Abdürrahim Fetvalarından: "Evi satın alacak kimsenin ancak kendisi oturup, başkasını oturtmaması şartı ile mesken satışı sahih olur" (H.Ec. 2/5)
2418 - Behce Fetvalarından: "Satılan bir malın kile ile ölçülmesi, sayılması veya tartılması gibi hizmetler (ve bu husustaki masraflar) satıcıya aittir" (H.Ec. c. 2/13)
Açıklama: Satıcı, malını satışa arzettiğinde, onun ölçülme veya tartılma gibi işleri, mala muzaf olan hizmetlerdir. Bu sebeple ya bizzat bu işleri yerine getirecek veya başka bir kimse tarafından gördürerek neticeye bağlayacaktır. Bu sebeple mala bağlı olan hizmetlerin masrafları da mal sahibine ait bulunur.
2419 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, Amr'ın bilgisi dahilinde olan bir şeyi, Amr'ın bulunmadığı bir sırada ona aracı göndererek, "Sattım" deyip, o da "Kabul ettim" dese satış akdi yapılmış olur" (H.Ec. 2/11)
2420 - Feyziye Fetvalarından: "İki ayrı şahıs, mallarını ayrı ayrı (satış ile) Bekir ismindeki şahsa satıp, mallarını teslim etseler ve bunlardan biri parasını alsa, diğeri malının bedelini teslim almadan, Bekir iflas edecek olsa, parasını almayan şahıs diğer şahsın aldığı paraya ortak olamaz" (H.Ec. 2/11)
Açıklama: Her şahsın satışı, bunun karşılığında alacağı para ve bu hususta karşılaşacakları hukuki muameleler, kendi şahısları ile sınırlıdır. Aynı şahsa mal satmak, müteselsil bir muamele ile birbirine bağlı olma hükmünü gerektirmez. İflas, haciz ve benzeri muamelelerde, her şahsın davası ve bu hususlarla ilgili murafaaları ayrı ayrı yürütür. Peşin para ile mal satmaya "Selem" adı verilmiş bulunmaktadır. Selem satışı, diğer alışverişlerde olduğu gibi, icap ve kabul ile akde bağlanır.
Selem, hadd-i zatında yok olan bir şeyi satmak kabilindedir. Bu yönden kıyasa aykırı bulunmaktadır. Fakat halkın ihtiyacına binaen meşru kılınmıştır. Selemin meşruiyeti kitap, sünnet ve icmai ümmet ile sabittir.
Selem yoluyla yapılacak bir satışın sahih olabilmesi, birtakım şartlara bağlanmış bulunmaktadır. Mevzua açıklık kazandıracağı için onları okuyucunun ıttılaına arza çalışacağız.
Şöyle ki:
1- Peşin verilecek bedelin (para veya malın) cinsi, vasfı ve miktarı belli olmalıdır.
2- Satış bedeli, (para veya başka bir mal olsun) akdin yapıldığı mecliste teslim edilmelidir.
3- Atın ve gümüş müstesna olmak üzere, satış bedeli olan şey ile satılan mal arasında ribai nesie cereyan eden şeyler olmamalıdır. (Meselâ, şu kadar peşin buğday karşılığında şu kadar veresiye mal satılamaz)
4- Veresiye olarak satılan malın cinsi (buğday, arpa, mısır, kuru üzüm olduğu) malum olmalıdır.
5- Satılan malın nev'i, yağmur veya ark suyu ile meydana geldiği belirtilmektedir.
6- Malın sıfatı (iyi, orta veya adi) olduğu belirtilmelidir.
7- Satılan malın tartı, kile, sayı, zira (veya metre) itibariyle miktarı belli olmalıdır.
8- Satılan mal, veresiye satılmış olduğunda, onun teslim edileceği mahal belirtilmiş olmalıdır.
9- Satılan mal, tayin ile teayyün eden şeylerden olmalıdır. Binaenaleyh, dirhemlerde ve dinarlarda selem caiz olmaz.
10- Satılacak mal tartılan şeylerden, kilenen mallardan zira (veya metre gibi) uzunluk ölçüleri ile belirtilen veya taneleri birbirine yakın olup tane ile satılan şeylerden olmalıdır. Bu sebeple hayvanlar ve onların kelle ve ayak gibi şeylerinde; karpuz, kavun ve kabak gibi taneleri birbirinden farklı olan şeylerde, selem geçerli değildir. Meğer bunların eni boyu belirtilmek suretiyle de tarif ve tavsif edilmiş olsun.
11 - Satılacak mal, piyasada bulunur eşyadan olmalıdır. Bazen bulunup bazen bulunmayan şeyler hakkında selem satışı geçerli olmaz.
2421 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, bir şeyi satın alırken, "Amr için satın alıyorum' deyip, Amr da 'Kabul ettim' dese, (alınan mal) Amr'ın olur." (H.Ec. 2/9)
2422 - Behce Fetvalarından: "Hıyâr-ı rü'yet ve hıyâr-ı ayb, zamanın geçmesi ile bâtıl olmaz." (H.Ec. 2/5) Açıklama: Bir kimse, bir malı görmeden satın alsa, gördüğünde muhayyer olur. İsterse o malı kabul eder ve dilerse satışı fesheder. Buna "Hıyâr-ı rü'yet" adı verilir.
Mutlak bir satış ile satılan bir malın, eskiden (satıştan öncesinden) beri bulunan ve kolayca giderilmesi mümkün olmayan bir aybı ortaya çıkınca, müşteri muhayyer olur. Dilerse malı geri çevirir, dilerse belirtilen bedel üzerinden kabul eder. Fetva, bahsi geçen muhayyerliklerin zamanının geçmesi ile bâtıl olmayacağını ifade etmektedir. Çünkü bu muhayyerlik bir zaman ile kayıtlanmış değildir. Müşteri satılan malı götürdüğünde, hemen kabul etmeye veya satışı feshetmeye mecbur olmaz. Kendisinden kabul veya feshe dair bir söz veya iş sadır olmadıkça bu muhayyerlik devam eder.
2423 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Sahibi başka bir beldede olan şeyi yazı ile 'satın aldım' deyip, mektup kendisine ulaşan mal sahibi 'sattım' dese, satış akdi yerine gelmiş olur." (H.Ec. 2/6)
Açıklama: Yazı, dil ile yapılmış beyan gibidir. Bu itibarla mektuplaşarak alışveriş geçerli olur.
2424 - İbni Nüceym Fetvalarından: "İneğin satışında (satıştan hariç olduğu) söylenmedikçe, bir yaşındaki buzağısı satışa dahil olur." (H.Ec. 2/8)
Açıklama: Buzağı, bir yaşını doldurasıya kadar anasını emmek suretiyle gelişmeye devam eder ve annesinin peşini bırakmaz. Bu durumları dikkate alındığında onun anaya tabi olduğu kabul olunmuştur. Bir ineğin satışı sırasında, yaşını doldurmamış bir buzağı, satış dışında tutulmak isteniyorsa, satıcının bunu belirtmesi gerekir. Aksi halde yavru da ineği satın alan kimsenin olur.
2425 - Behce Fetvalarından: "Satılan bir malın (konulduğu kasa ve küfe gibi) kabının her biri tartılmadan, şu kadar miktar düşmek şartıyla yapılan satış fasid olur." (H.Ec. 2/8)
Açıklama: Satılacak bir malın konulduğu kasa, küfe ve çuval gibi kaplar, ya peşinen veya sonunda tartılıp malın ağırlığından düşülmelidir. Alıcı veya satıcı tarafından tahmini bir ağırlık kabul edip, bu kadar para düşmek şartıyla yapılacak satış fasid olur.
2426 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, evini satışa çıkardığı arsanın (satıştan hariç olduğunu) sarahaten (açıkça) ifade etmedikçe, arsa da satışa dahil olur." (H.Ec. 2/3)
Açıklama: Arsa, evin müştemilatından sayılır. Evin sahibi, satış sırasında, arsanın kendisinde kalacağını ifade etmeyecek olursa arsa da satışa dahil olur. "Aldım ve sattım" denildikten sonra, mal sahibinin yapacağı herhangi bir itiraz muteber olmaz.
2427 - Behce Fetvalarından: "Bir bağın satışında (asma) üzerindeki üzüm(ün kime ait olacağı) anılmazsa, satışa dahil olur." (H.Ec. c. 2/2)
Açıklama: Bağ veya meyve bahçeleri, satışa çıkarıldığı zaman, hey'et-i mecmuası ile ortaya konur. Mal sahibi, üzerindeki meyvenin kendisine ait olduğunu şart koşarak satıştan istisna edebilir. Fakat, bunu ifade etmeden satış yapılması halinde, asmaların üzerindeki üzüm veya ağacın üzerindeki meyve müşteriye ait olur.
2428 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, Amr (adındaki şahsa) 'Bu kumaşı şu fiyata satıyorum. Eğer razı olursan, al, götür' dese, o da (kumaşı) götürüp (elbise yaptırmak üzere) kestirse, bahsi geçen satış bedelini vermesi gerekir" (H.Ec. c. 2/4)
Açıklama: Mal sahibinin, satışa arz ettiği malı gösterip fiyatını belirttikten sonra bu fiyata almak istersen al götür, diye yaptığı teklif üzerine, müşteri mevkiindeki Amr'ın alıp götürmesi ve onu elbise olarak kestirmesi, satış teklifini fi'len kabul mânâsına gelir. Bu sebeple, malın bedelini ödeme mükellefiyetini yüklenmiş olur.
2429 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan satın aldığı bir malı başkasına sattığında zarar etse (bunun üzerine) 'Ben (bu alışverişte) zarar ettim' diyerek malın bedelini Amr'a noksan vermeye kadir (ve haklı) olmaz." (H.Ec. c. 2/5)
Açıklama: Her satış, alıcı ve satıcı arasında yapılması gereken icap ve kabul üzerine tamamlanır. Daha sonraki satışlar ile ilk satış arasında bir bağlantı kurulamaz. Bu sebeple, sonraki satışlarda meydana gelecek kâr veya zarar üzerine satıcı veya alıcıdan biri herhangi bir eksiltme veya artırma yapamaz.
2430 - Netice Fetvalarından: "Müşteri, satış bedelini malı satana teslim etmeden önce, o malı başkasına satmış olsa; ilk satıcı, malın bedelini ikinci müşteriden istemeye güçlü olmayıp, ilk müşteriden talep eder." (H.Ec. 2/4)
2431 - Abdürrahim Fevtalarından: "Kısas yoluyla idama mahkum olunmuş bir kişi, hapishanede bulunurken, sağlam insan hükmündedir." (H.Ec. c. 2/11)
Açıklama: Ölümüne hükmedilmiş bir mahbusun, cezaevinde bulunduğu sırada yapacağı satış, sağlam bir kimsenin satışı gibi sahih ve geçerlidir. O, her ne kadar ölüme mahkûm bulunuyorsa da, ölüm hastası gibi kabul edilemez.
2432 - Soru: Dinimizde ticaretin rüknünün icap ve kabul olduğunu biliyoruz. Çok kere, fiyatı belli olan bir malı, 'aldım sattım' demeden parayı verip alıyoruz, bu satış makbul olur mu?
Cevap: Buradaki icap ve kabul, fiili olarak tahakkuk etmektedir. Zira müşteri, parayı verip malı almakta ve teati suretiyle icap ve kabul tahakkuk etmiş olmaktadır.
2433 - Netice Fetvalarından: "Bazı kimseler, 'Bir malın alışverişi bize aittir' diyerek, diğer şahısları o malın alışverişinden men etmeye kadir olamazlar." (H.Ec. c. 2/3)
Açıklama: Sermayesi az veya çok olsun, o şehrin yerlisi veya yabancısı bulunsun, her şahıs için alış ve satış serbestliği vardır. Hiçbir kimse piyasadaki malın, başkalarının almasını engellemek veya o piyasaya taşradan mal getirip satmasına mani olmak hak ve salâhiyetine sahip değildir.
2434 - Netice Fetvalarından: "Ortaklardan biri, diğerine "Ya hisseni bana sat veya benim hissemi sen satın al' diye cebretmeye gücü yetmez." (H.Ec. 2/4)
Açıklama: Müşterek bir malı, ortaklardan biri diğerine satış için teklif yapabilir. Ortağının hissesini satmak istemesi halinde almaya hazır olduğunu da ifade eder. Ancak ortağını satma veya almaya zorlamaya hakkı yoktur.
Karşılıklı rıza esasına dayalı alışveriş muameleleri, icap (teklif) ve kabul ile tamam olur. Buna rağmen, satıcı ve alıcının birçok hususlarda dini hükümleri bilme zarureti vardır.
İki kişinin alışverişte karşılaştıkları tereddütlerin, İslâmi hükümler muvacehesinde halledilmesi için, İslâm fıkıh bilginleri tarafından pek çok fetvalar verilmiş bulunmaktadır.
2411 - Soru: Birkaç şahıs bir araya gelerek ortaklık kurmaktadırlar. Bunlardan biri, ticaretin ilmini ve inceliklerini hem tahsil yolu ile hem de ticari tecrübe ile bilmektedir. Bu kimseyi şirketin başına geçirmeleri halinde, devamlı çalışması ve ihtisasına karşılık, yıl sonunda alacağı kârdan ayrı olarak, maaş bağlamak doğru olur mu?Cevap: Bu sorunuzda, belirtilen kimseye maaş ödemek doğru değildir. Ancak, ihtisasın ve tecrübenin üzerine bir de şirketin başında devamlı durmasının karşılığı olarak, sene sonunda kâr nisbetini arttırmak icap eder. Böylece hem çalışmasının karşılığını almış, hem de meşru olmayan bir para almamış olur.
2412 - Feyziye Fetvalarından: "Küçük çocuğun vasisi, şer'i mesağ (müsaade) olmaksızın satışa güçlü (ve salahiyetli) olmaz" (H.Ec. 2/13)
2413 - Feyziye Fetvalarından: "Muhayyerlik müddeti geçtikten sonra (satış) akdi tamam olur ve satıcı satılan malın bedelini müşteriden alır" (H.Ec. 2/13)
2414 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd'in sıhhatte iken aldığı şeyin satış bedeli, vefatından sonra mirasçıları tarafından ödenmesi lâzım gelir" (H.Ec. c. 2/10)
2415 - Netice Fetvalarından: "Fasid bir satış ile bostan satan bir kimse, fasid olmasına binaen satış bedelini geri çevirip bostanı alsa, müşteri istihlâk ettiği meyveleri öder" (H.Ec. c. 2/10)
2416 - Abdürrahim Fetvalarından: "Yaş ve vücut itibariyle ergenlik çağına ulaşmış olacağına hükmedilen Zeyd, erkeklik çağına ulaştığını ikrar edip bir malını sattıktan sonra "Ben satış zamanında ergenlik çağına ulaşmamıştım" dese (sözüne) itibar olunmaz" (H.Ec. 2/11)
2417 - Abdürrahim Fetvalarından: "Evi satın alacak kimsenin ancak kendisi oturup, başkasını oturtmaması şartı ile mesken satışı sahih olur" (H.Ec. 2/5)
2418 - Behce Fetvalarından: "Satılan bir malın kile ile ölçülmesi, sayılması veya tartılması gibi hizmetler (ve bu husustaki masraflar) satıcıya aittir" (H.Ec. c. 2/13)
Açıklama: Satıcı, malını satışa arzettiğinde, onun ölçülme veya tartılma gibi işleri, mala muzaf olan hizmetlerdir. Bu sebeple ya bizzat bu işleri yerine getirecek veya başka bir kimse tarafından gördürerek neticeye bağlayacaktır. Bu sebeple mala bağlı olan hizmetlerin masrafları da mal sahibine ait bulunur.
2419 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, Amr'ın bilgisi dahilinde olan bir şeyi, Amr'ın bulunmadığı bir sırada ona aracı göndererek, "Sattım" deyip, o da "Kabul ettim" dese satış akdi yapılmış olur" (H.Ec. 2/11)
2420 - Feyziye Fetvalarından: "İki ayrı şahıs, mallarını ayrı ayrı (satış ile) Bekir ismindeki şahsa satıp, mallarını teslim etseler ve bunlardan biri parasını alsa, diğeri malının bedelini teslim almadan, Bekir iflas edecek olsa, parasını almayan şahıs diğer şahsın aldığı paraya ortak olamaz" (H.Ec. 2/11)
Açıklama: Her şahsın satışı, bunun karşılığında alacağı para ve bu hususta karşılaşacakları hukuki muameleler, kendi şahısları ile sınırlıdır. Aynı şahsa mal satmak, müteselsil bir muamele ile birbirine bağlı olma hükmünü gerektirmez. İflas, haciz ve benzeri muamelelerde, her şahsın davası ve bu hususlarla ilgili murafaaları ayrı ayrı yürütür. Peşin para ile mal satmaya "Selem" adı verilmiş bulunmaktadır. Selem satışı, diğer alışverişlerde olduğu gibi, icap ve kabul ile akde bağlanır.
Selem, hadd-i zatında yok olan bir şeyi satmak kabilindedir. Bu yönden kıyasa aykırı bulunmaktadır. Fakat halkın ihtiyacına binaen meşru kılınmıştır. Selemin meşruiyeti kitap, sünnet ve icmai ümmet ile sabittir.
Selem yoluyla yapılacak bir satışın sahih olabilmesi, birtakım şartlara bağlanmış bulunmaktadır. Mevzua açıklık kazandıracağı için onları okuyucunun ıttılaına arza çalışacağız.
Şöyle ki:
1- Peşin verilecek bedelin (para veya malın) cinsi, vasfı ve miktarı belli olmalıdır.
2- Satış bedeli, (para veya başka bir mal olsun) akdin yapıldığı mecliste teslim edilmelidir.
3- Atın ve gümüş müstesna olmak üzere, satış bedeli olan şey ile satılan mal arasında ribai nesie cereyan eden şeyler olmamalıdır. (Meselâ, şu kadar peşin buğday karşılığında şu kadar veresiye mal satılamaz)
4- Veresiye olarak satılan malın cinsi (buğday, arpa, mısır, kuru üzüm olduğu) malum olmalıdır.
5- Satılan malın nev'i, yağmur veya ark suyu ile meydana geldiği belirtilmektedir.
6- Malın sıfatı (iyi, orta veya adi) olduğu belirtilmelidir.
7- Satılan malın tartı, kile, sayı, zira (veya metre) itibariyle miktarı belli olmalıdır.
8- Satılan mal, veresiye satılmış olduğunda, onun teslim edileceği mahal belirtilmiş olmalıdır.
9- Satılan mal, tayin ile teayyün eden şeylerden olmalıdır. Binaenaleyh, dirhemlerde ve dinarlarda selem caiz olmaz.
10- Satılacak mal tartılan şeylerden, kilenen mallardan zira (veya metre gibi) uzunluk ölçüleri ile belirtilen veya taneleri birbirine yakın olup tane ile satılan şeylerden olmalıdır. Bu sebeple hayvanlar ve onların kelle ve ayak gibi şeylerinde; karpuz, kavun ve kabak gibi taneleri birbirinden farklı olan şeylerde, selem geçerli değildir. Meğer bunların eni boyu belirtilmek suretiyle de tarif ve tavsif edilmiş olsun.
11 - Satılacak mal, piyasada bulunur eşyadan olmalıdır. Bazen bulunup bazen bulunmayan şeyler hakkında selem satışı geçerli olmaz.
2421 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, bir şeyi satın alırken, "Amr için satın alıyorum' deyip, Amr da 'Kabul ettim' dese, (alınan mal) Amr'ın olur." (H.Ec. 2/9)
2422 - Behce Fetvalarından: "Hıyâr-ı rü'yet ve hıyâr-ı ayb, zamanın geçmesi ile bâtıl olmaz." (H.Ec. 2/5) Açıklama: Bir kimse, bir malı görmeden satın alsa, gördüğünde muhayyer olur. İsterse o malı kabul eder ve dilerse satışı fesheder. Buna "Hıyâr-ı rü'yet" adı verilir.
Mutlak bir satış ile satılan bir malın, eskiden (satıştan öncesinden) beri bulunan ve kolayca giderilmesi mümkün olmayan bir aybı ortaya çıkınca, müşteri muhayyer olur. Dilerse malı geri çevirir, dilerse belirtilen bedel üzerinden kabul eder. Fetva, bahsi geçen muhayyerliklerin zamanının geçmesi ile bâtıl olmayacağını ifade etmektedir. Çünkü bu muhayyerlik bir zaman ile kayıtlanmış değildir. Müşteri satılan malı götürdüğünde, hemen kabul etmeye veya satışı feshetmeye mecbur olmaz. Kendisinden kabul veya feshe dair bir söz veya iş sadır olmadıkça bu muhayyerlik devam eder.
2423 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Sahibi başka bir beldede olan şeyi yazı ile 'satın aldım' deyip, mektup kendisine ulaşan mal sahibi 'sattım' dese, satış akdi yerine gelmiş olur." (H.Ec. 2/6)
Açıklama: Yazı, dil ile yapılmış beyan gibidir. Bu itibarla mektuplaşarak alışveriş geçerli olur.
2424 - İbni Nüceym Fetvalarından: "İneğin satışında (satıştan hariç olduğu) söylenmedikçe, bir yaşındaki buzağısı satışa dahil olur." (H.Ec. 2/8)
Açıklama: Buzağı, bir yaşını doldurasıya kadar anasını emmek suretiyle gelişmeye devam eder ve annesinin peşini bırakmaz. Bu durumları dikkate alındığında onun anaya tabi olduğu kabul olunmuştur. Bir ineğin satışı sırasında, yaşını doldurmamış bir buzağı, satış dışında tutulmak isteniyorsa, satıcının bunu belirtmesi gerekir. Aksi halde yavru da ineği satın alan kimsenin olur.
2425 - Behce Fetvalarından: "Satılan bir malın (konulduğu kasa ve küfe gibi) kabının her biri tartılmadan, şu kadar miktar düşmek şartıyla yapılan satış fasid olur." (H.Ec. 2/8)
Açıklama: Satılacak bir malın konulduğu kasa, küfe ve çuval gibi kaplar, ya peşinen veya sonunda tartılıp malın ağırlığından düşülmelidir. Alıcı veya satıcı tarafından tahmini bir ağırlık kabul edip, bu kadar para düşmek şartıyla yapılacak satış fasid olur.
2426 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, evini satışa çıkardığı arsanın (satıştan hariç olduğunu) sarahaten (açıkça) ifade etmedikçe, arsa da satışa dahil olur." (H.Ec. 2/3)
Açıklama: Arsa, evin müştemilatından sayılır. Evin sahibi, satış sırasında, arsanın kendisinde kalacağını ifade etmeyecek olursa arsa da satışa dahil olur. "Aldım ve sattım" denildikten sonra, mal sahibinin yapacağı herhangi bir itiraz muteber olmaz.
2427 - Behce Fetvalarından: "Bir bağın satışında (asma) üzerindeki üzüm(ün kime ait olacağı) anılmazsa, satışa dahil olur." (H.Ec. c. 2/2)
Açıklama: Bağ veya meyve bahçeleri, satışa çıkarıldığı zaman, hey'et-i mecmuası ile ortaya konur. Mal sahibi, üzerindeki meyvenin kendisine ait olduğunu şart koşarak satıştan istisna edebilir. Fakat, bunu ifade etmeden satış yapılması halinde, asmaların üzerindeki üzüm veya ağacın üzerindeki meyve müşteriye ait olur.
2428 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, Amr (adındaki şahsa) 'Bu kumaşı şu fiyata satıyorum. Eğer razı olursan, al, götür' dese, o da (kumaşı) götürüp (elbise yaptırmak üzere) kestirse, bahsi geçen satış bedelini vermesi gerekir" (H.Ec. c. 2/4)
Açıklama: Mal sahibinin, satışa arz ettiği malı gösterip fiyatını belirttikten sonra bu fiyata almak istersen al götür, diye yaptığı teklif üzerine, müşteri mevkiindeki Amr'ın alıp götürmesi ve onu elbise olarak kestirmesi, satış teklifini fi'len kabul mânâsına gelir. Bu sebeple, malın bedelini ödeme mükellefiyetini yüklenmiş olur.
2429 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan satın aldığı bir malı başkasına sattığında zarar etse (bunun üzerine) 'Ben (bu alışverişte) zarar ettim' diyerek malın bedelini Amr'a noksan vermeye kadir (ve haklı) olmaz." (H.Ec. c. 2/5)
Açıklama: Her satış, alıcı ve satıcı arasında yapılması gereken icap ve kabul üzerine tamamlanır. Daha sonraki satışlar ile ilk satış arasında bir bağlantı kurulamaz. Bu sebeple, sonraki satışlarda meydana gelecek kâr veya zarar üzerine satıcı veya alıcıdan biri herhangi bir eksiltme veya artırma yapamaz.
2430 - Netice Fetvalarından: "Müşteri, satış bedelini malı satana teslim etmeden önce, o malı başkasına satmış olsa; ilk satıcı, malın bedelini ikinci müşteriden istemeye güçlü olmayıp, ilk müşteriden talep eder." (H.Ec. 2/4)
2431 - Abdürrahim Fevtalarından: "Kısas yoluyla idama mahkum olunmuş bir kişi, hapishanede bulunurken, sağlam insan hükmündedir." (H.Ec. c. 2/11)
Açıklama: Ölümüne hükmedilmiş bir mahbusun, cezaevinde bulunduğu sırada yapacağı satış, sağlam bir kimsenin satışı gibi sahih ve geçerlidir. O, her ne kadar ölüme mahkûm bulunuyorsa da, ölüm hastası gibi kabul edilemez.
2432 - Soru: Dinimizde ticaretin rüknünün icap ve kabul olduğunu biliyoruz. Çok kere, fiyatı belli olan bir malı, 'aldım sattım' demeden parayı verip alıyoruz, bu satış makbul olur mu?
Cevap: Buradaki icap ve kabul, fiili olarak tahakkuk etmektedir. Zira müşteri, parayı verip malı almakta ve teati suretiyle icap ve kabul tahakkuk etmiş olmaktadır.
2433 - Netice Fetvalarından: "Bazı kimseler, 'Bir malın alışverişi bize aittir' diyerek, diğer şahısları o malın alışverişinden men etmeye kadir olamazlar." (H.Ec. c. 2/3)
Açıklama: Sermayesi az veya çok olsun, o şehrin yerlisi veya yabancısı bulunsun, her şahıs için alış ve satış serbestliği vardır. Hiçbir kimse piyasadaki malın, başkalarının almasını engellemek veya o piyasaya taşradan mal getirip satmasına mani olmak hak ve salâhiyetine sahip değildir.
2434 - Netice Fetvalarından: "Ortaklardan biri, diğerine "Ya hisseni bana sat veya benim hissemi sen satın al' diye cebretmeye gücü yetmez." (H.Ec. 2/4)
Açıklama: Müşterek bir malı, ortaklardan biri diğerine satış için teklif yapabilir. Ortağının hissesini satmak istemesi halinde almaya hazır olduğunu da ifade eder. Ancak ortağını satma veya almaya zorlamaya hakkı yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder