Mudârebe ortaklığı, kâr şirketidir. Bir taraftan sermaye, diğer taraftan emek ve iş görmek üzere yapılan bir çeşit ortaklıktır.
Bu nevi ortaklıkta sermaye bir veya müteaddit kimselere ait olur, sermayeyi işler hale getirip üretmek ise diğer bir kimseye ait olur. Sâyin neticesinde elde edilecek kâr da belirli bir nispet ve ölçü ile müşterek olur.
Bu çeşit ortaklıkta çalışan kimseye Mudârib, sermaye sahibine de Rabbülmâl adı verilmektedir. Bu ortaklığa diğer bir isim olarak "Mukraarada" da denilir.
Mudârebe ortaklığının teşkili, mudârebeye delâlet eden bir lâfız konuşularak icap ve kabul ile vücuda gelir. Meselâ, sermaye sahibi, çalışacak olan kimseye hitaben, "Şu sermayeyi al, elde edilecek kâr aramızda yarıya veya ikisi benim biri senin olmak üzere mudârebe yolu ile çalış" dese veya, "Şu paraları al da sermaye yap, kârı aramızda şu ölçü dahilinde ortak olsun" demek gibi, mudârebe mânâsını ifade edecek bir söz söylese ve bu sözler muhatap olan kimse de bu şartlar dahilinde çalışmayı kabul etse, mudârebe ortaklığı akdi yapılmış olur.
Mudârebe akdi, zaman, mekân, yapılacak ticaretin çeşidi, satıcı ile müşteri belirtmek suretiyle birtakım kayıtlara bağlanacak olursa mudârebe-i mukayyede adı verilir. "Falan vakit, şu mahalde veya falan cins mal al, sat, falan kimseler ile alışveriş yap" demek gibi. Şayet bu gibi kayıtlara bağlanmayacak olursa mudârebe-i mutlak adı verilir.
Mudârebe ortaklığının bu gibi kayıtlara bağlanması, ortaklık akdinin yapıldığı sırada olabileceği gibi, daha sonra da olabilir. Mudârib'in bu kayıtlara riayet göstermesi gerekir. Çünkü bu ortaklık, bir nevi vekâlet vermektir. Şu kadar var ki, bu kayıtlar ortaklığın faydasına olmalı ve eldeki sermaye mala çevrilmemiş bulunmalıdır. Şirketin menfaatine olmayan kayda riayet gerekmez. Meselâ, satın alacağı malları peşin para ile satma, denildiği halde mudarip o malları veresiye olarak satacağı fiyattan peşin paralı bir müşteriye satabilir. Sermaye sahibinin "Satma" sözü, şirketin faydasına olmamaktadır. Sermaye mala çevrildiği zaman, sermaye veren kimse bu hususta bir kayıt koyamaz. İsterse ileri süreceği kayıtlar, şirketin faydasına olsun. Çünkü, sermaye sahibi, para mala çevrildikten sonra mudâribi azletmeye salahiyetli değildir. Bu sebeple de kayda bağlamaya da salâhiyeti kalmamış olmaktadır.
Mudârebe ortaklığının sahih olmasının bazı şartları vardır. Bu şartlardan biri bulunmayacak olursa ortaklık fasid olur.
1- Sermaye sahibinin vekâlet vermeye, mudârib'in de bu vekâleti ifa etmeye ehliyetleri bulunmaktadır. (Bu ehliyet, akdi yapan kimselerin akıllı, buluğ çağına ulaşmış olmaları; ergenlik çağına ulaşmamış ise ticaret yapmaya mezuniyetlerinin bulunması ve iyiyi kötüden, zararı yarardan ayırt edecek akli rüşde sahip olmalarıdır)
2- Şirket sermayesinin altın, gümüş paralar ile piyasada geçerli bulunan sair meskûkat kabilinden ayn (denilen) bir mal olması şarttır. (Yani mudârebe ortaklığının sermayesi, ticaret malları, akar, kileye tartılan hububat, kantarla tartılan mallar ile halkın veya mudâribin zimmetindeki alacaklar sermaye olamaz)
Mal sahibi ticaret mallarından bir şey verip de "Bunu sat, bedeli ile mudârebe yolu ile iş gör" dese mudârib de kabul etse ve o malı satıp bedeli olan parayı sermaye edinse, mudârebe ortaklığı sahih olur. Bu istisna, mal karşılığında mudârebe akdinin olabileceğini değil, o malın satılıp paraya döndükten sonraki hali ile ortaklığın sahih olacağını ifade etmektedir.
3- Sermayenin akdi yapanların katında bilinir olması şarttır. (Bu bilinme, "kırk tane sarı lirayı sana mudârebe yapman için verdim", demek gibi bir ifade ile olur veya elinde bulunan altınları göstererek, "Bunları sana mudârebe için verdim" demek gibi işaretle de olur)
4- Akdi yapan kimsenin kârdan alacağı hisselerin yarı, üçte bir, dörtte bir gibi şayi bir cüz olarak belirtilmesi şarttır. (Meselâ, sermaye sahibi veya mudâribden birine belirli bir miktarın verilmesi şart edilecek olsa mudârebe ortaklığı fasid olur. Şöyle ki: "Elde edilecek kârdan, taksim işine geçilmezden önce, sermaye sahibine bin lira verilecek, geri kalan, ikisinin arasında yarıya taksim edilecek" denilmesi gibi)
5- Sermayenin mudâribe teslim edilmesi şarttır. (Zira, sermaye olacak para mudâribe verilmedikçe, onun iş görmese imkânı olmaz)
6- Mudâribe verilecek hissenin kârdan olması şarttır. (Mudârip için belirtilecek hissenin sermayeden veya bir miktarı sermayeden diğer kısmı kârdan verilmek üzere sözleşme yapılsa mudârebe akdi fasid olur)
2346 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, Amr'a verdiği şu kadar kile buğday için mudârebe (ortaklığı için sermaye) olsun, deyip verse ve fakat mudâribe hitaben sat da bedeli ile iş gör, demiş olmasa bu akid caiz olmaz" (H.Ec. 2/98)
Açıklama: Mudârebe akdinin sahih olması için, yukarıda belirtilen şartlardan ikincisine aykırı düştüğünden, akdin sahih olmayacağı hükme bağlanmıştır.
2347 - Abdürrahim Fetvalarından: "Kârdan şu kadarı mal sahibinin olmak üzere, mudârebe (ortaklığı) akdi yapıp, kâr hasıl olsa, tamamını mal sahibi alıp mudârip ecr-i misli alır" (H.Ec. 2/99)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen tablo da yukarıdaki şartlardan dördüncüsüne başka bir yönden muhalif bulunmaktadır. Şöyle ki: Elde edilen kârın taksimine geçilmeden önce, sermaye sahibine açıktan bir pay ayrılmasının şart koşulması, akdin fasid olmasına sebep teşkil etmektedir. Bu cihetle, mudârip çalışmasının karşılığında ücretini alır ve fakat kâra iştirak edemez.
2348 - Eeyziye Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan mudârebe yolu ile aldığı parayı çalıştırsa ve fakat kâr hasıl olmayıp akid fesh olunsa ve Amr ana sermayeyi aldığında paramı çalıştırdın, diyerek Zeyd'ten bir şey istemeye güçlü (ve haklı) olmaz" (H.Ec. 2/99)
2349 - Feyziye Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketi) parası ile aldığı kumaşı satmadan önce vefat etse ve onun arkaya bıraktığı malı, vasi sattığı zaman ilk bedele noksanlık ârız olsa, o noksanı terekesinden ödemek gerekmez" (H.Ec. 2/99)
2350 - Feyziye Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketi) metaını, mal sahibinin izni olmaksızın, bir başkasına ücret verip başka bir diyara taşıtsa, anılan bu ücret ile mudârebe ortaklığa dönüp, (parayı) istemeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/99)
2351 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, mudârebe yolu ile Amr'dan aldığı para henüz elinde iken Amr vefat etse, Zeyd, mirasçıların izinlerini almadan çalışıp para elinde iken zayi olsa (vereseye) ödemesi gerekir" (H.Ec. 2/99)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen mes'eleye göre, sermaye sahibi bulunan Amr'ın ölümü ile şirket münfesih hale gelir. Bu durumda iki ihtimal vardır: Ortaklığın malı para halinde ise, mirasçıların iznini almadan mudârip bu para ile tasarrufta bulunamaz. Şayet şirket malı, ticaret malına çevrilmiş durumda ise, mudârip o malı sermaye sahibinin şehrinde satarak paraya çevirir ve sermaye ile kârdan hisselerine düşeni mirasçılara verir. Bu fetvada zarara uğrayan sermayenin, mudarip tarafından ödenmesine hükmedilmesinin sebebi, şirket sermayesinin para halinde bulunması ve varislerin izni alınmadan ticarete devam edilirken, sermayenin zayi olması yüzünden olmaktadır. Mudârebe ortaklığı on sebepten biri ile münfesih olur:
1 - Sermaye sahibinin ölümü,
2- Mudâribin ölümü,
3- Sermaye sahibinin devamlı bir delirme ve hasta durumda bulunması,
4- Mudâribin devamlı bir delilik ile hasta duruma gelmesi,
5- Sermaye sahibine bunaklık veya hukuki tasarruflarına hacr konulması sebebiyle mahcur olması,
6- Beşinci maddede belirtilen hallerin mudâribde meydana gelmesi,
7- Mudârebe ortaklığı muvakkat bir zaman için yapılıp, vaktin geçmesi,
8- Sermaye sahibinin mudâribi ortaklıktan azl etmesi,
9- Mudâribin ortaklıktan istifa emesi,
10- Daha tasarruf vuku bulmadan sermayenin telef olması.
2352 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, mudârebe yolu ile Amr'dan aldığı parayı çalıştırıp kâr hasıl olduktan sonra Amr, sermaye ve kârın tamamını zor kullanarak Zeyd'ten alsa, Zeyd, kârdan hissesini geriye almaya güçlü ve haklı olur" (H.Ec. 2/98)
2353 Netice Fetvalarından: "Mudârib, sermaye sahibinin belirttiği şeylerden başka bir şey satın alsa sermaye sahibi tazmin ettirir" (H.Ec. 2/100)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen mudârebe ortaklığı, mudârebe-i mukayyede olmaktadır. Sermaye sahibi, yapılan ortaklık akdine birtakım kayıtlar getirmiş ve mudâribin satacağı mal çeşidini belirtmiş bulunmaktadır. Artık mudârib bu kayıt ve şarta riayet göstermek zorundadır.
2354 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, kârı beraber olmak üzere, Amr'a şu kadar para verip başkasına mudârebe yolu ile vermeye de izin vermekle, Amr, kârın yarısı Bekir'in olmak üzere sermaye verip o da çalıştırıp kâr hasıl olsa, Zeyd'e, yarısı da Bekir'e verilir. Amr'a bir şey verilmez" (H.Ec. 2/200)
2355 - Netice Fetvalarından: "Malın sahibi, mudârib ile beraber çalışmayı şart koşsa, mudârebe fasid olur, mudârip ecr-i misil alır" (H.Ec. 2/100)
2356 - Netice Fetvalarından: "Mudârip çalıştırdığı para ile kâr hasıl olduğu zaman, benim çalışmam ile hasıl oldu diyerek kârın tamamını zabt etmeye güçlü olmayıp, şart kılındığı üzere, mal sahibi ile taksim ederler (H.Ec. 2/100)
2357 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketi) malını kumaşa çevirmeden önce, evini eşkıya basıp (malını) yağma etseler, mudâribe ödeme lâzım gelmez" (H.Ec. 2/100)
2358 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (ortaklığı) malı ile aldığı kumaşları, vadeli olarak Bekir'e satıp bedelini almadan önce Bekir iflas etse, mudâribe ödeme lâzım gelmez" (H.Ec. 2/100)
2359 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zaman, belde, kumaş ve iş görecek kimse, (sermaye sahibi tarafından) belirtilmiş olan mudârebe akdinde, mudârip aksine hareket ve tecavüz edip de mudârebe malı zayi olsa mudâribe ödeme (cezası) lâzım gelir" (H.Ec. 2/100)
2360 - Behce Fetvalarından: "Sermayede kâr hasıl olduktan sonra, mal sahibi sermaye olarak vermiştim, dese, mudârip de mudârebe yoluyla vermiştin, deyip de ihtilâf etseler (son) söz mal sahibinindir" (H.Ec. 2/100)
2361 Behce Fetvalarından: "Mal sahibi kâr hasıl oldu, deyip mudârip ise tecavüz olmaksızın zarar etti dese, daha sonra sermayeyi mal sahibine vermek üzere sulh olsalar, bahsi geçen sulh sahih olmaz" (H.Ec. 2/100)
2362 - Abdürrahim Fetvalarından: "(Mal sahibi), mudârebe (şirketi) malını başka kimseye verme, diyerek yasaklama yaptığı halde, mudârip güveni olmayan bir kimseye verip de (mal) zayi olsa, ödeme lâzım olur" (H.Ec. 2/100)
2363 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd'in mudârebe yolu ile Amr'dan aldığı para, ilk çalışmaya başladığı sırada tecavüz bulunmaksızın zayi olsa, Zeyd'e ödeme (cezası) lâzım olur" (H.Ec. 2/100)
2364 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan mudârebe yolu ile aldığı parayı kumaşa çevirse, Amr da o kumaşı, Zeyd'ten izinsiz başkasına satıp kâr hasıl olsa, Zeyd kârdan hissesini alır" (H.Ec. 2/100)
2365 - Netice Fetvalarından: "Mudâribin ilk çalışmasında tecavüz bulunmaksızın sermayeye zarar gelse, daha sonraki çalışmasında kâr hasıl olsa, o kâr ile sermaye tamamlanır" (H.Ec. 2/101)
2366 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, mudârebe yolu ile Amr'dan aldığı parayı çalıştırmayıp (mal sahibinden) izinsiz olarak Bekir'e borç yolu ile verip de helak olsa, Zeyd'in ödemesi gerekir" (H.Ec. 2/101)
2367 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, mudârebe yolu ile aldığı parayı çalıştırmasa, mal sahibi eğer çalıştırmış olsaydın şu kadar kâr hasıl olurdu, diyerek Zeyd'den bir şey almaya güçlü olmaz" (H.Ec. 2/101)
2368 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârebe malı ile şu kadar kâr hasıl olunca, mudârip, sermaye ile kârdan (aralarındaki) şartlar üzerine hissesini mal sahibine vermekte iken kârın hepsini ben alırım, demeye güçlü (ve haklı) olmaz" (H.Ec. 2/101)
2369 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, çalışıp kâr hasıl olduğu zaman (konuşulan) şartlar üzerine sermaye sahibinin hissesine düşenin bir miktarını verip bir miktarı zimmetinde iken, mudârip vefat etse, geri kalanı terekesinden alınır" (H.Ec. 2/101)
2370 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, kendisine borcu bulunan Amr'a hitaben zimmetinde olan alacağım mudârebe (sermayesi) olsun, dese mudârebe akdi (sahih) olmaz" (H.Ec. 2/98)
Açıklama: Bu fetvada sermaye olarak belirtilen şey, ayn diye ifade edilen bir mal değil, deyn (alacak)tır. Bu sebeple yukarıda belirtilen şartların ikincisine aykırı düştüğü için yapılacak akdin sahih olmadığı ifade edilmiştir.
2371 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârebe (ortaklığı) malı kumaş iken, mal sahibi borç olsun dese, mudârib de borç olur sanarak kabul ettikten sonra, mal, tecavüz olmaksızın zayi olsa ve mudârib de vefat etse, sermaye sahibi (ölenin) terekesinden ödetmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/98)
Açıklama: Mudâribin elinde bulunan bu mal, emanet kabilindendir. Bu sebeple, kendi kusuru ve tecavüzü olmaksızın zayi olması sebebiyle ödeme gerekmeyeceği ifade edilmiş bulunmaktadır.
2372 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârebe (ortaklığı) malı, kumaşa çevrildikten sonra, mudârib, mal sahibinin rızası olmaksızın mudârebeyi fesh etmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/98)
2373 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, malı kumaşa tebdil edip henüz kumaş halinde iken mal sahibi vefat etse, mudârip "kumaşı satıp sermayeyi ve kârdan hissesini vereyim" derken, mirasçılar kumaşı sen kendinde alıkoy, sermayeyi bize ver diyemezler" (H.Ec. 2/98)
2374 - Behce Fetvalarından: "Sermaye, gümüş ve altın olursa mudârebe ortaklığı sahih olur. Kumaş olur ise sahih olmaz. Hüküm böyle iken, kumaş ile mudârebe akdi yapıp da, kâr hasıl olsa, tamamı mal sahibinin olur. Mudârip ise çalışmasının karşılığı olan ecr-i misil alır" (H.Ec. 2/98)
2375 - Behce Fetvalarından: "İş görmeden önce mal sahibi vefat etse, mudârebe ortaklığı batıl olur" (H.Ec. 2/98)
2376 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mudârebe ortaklığının parası ile kumaş alınıp, kıymeti sermaye miktarında iken, mudârip o kumaşı sermaye karşılığı ve karşılıklı rıza ile mal sahibine verip, o da sattığında kâr hasıl olsa, mudârip pişman olup kâra girmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/98)
2377 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mudârebe akdinde kâr hissesi açıklanmayıp, kâr hasıl olsa (yarı yarıya) beraber taksim ederler" (H.Ec. 2/98)
2378 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketinin) malı ile kumaşı alıp götürdüğünde bir miktar kâr ile müşteri çıkmakla, sermaye sahibi sat, dediğinde mudârip şimdi satarsam kâr az olur, diyerek satıştan çekinmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/98)
2379 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe malı ile kumaş alıp, onu kârı ile satsa ve parası alınmadan (ortaklık) akdi fesh edilse, sermaye sahibi satış bedelini tahsil et, diye mudâribe zorlama yapmaya güçlü olur" (H.Ec. 2/98)
2380 - İbnni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, mudâribi bulunan Amr'a hitaben kârdan şu kadar para gizlemediğine, diye yemin verdirmeye güçlü olur. Şayet Amr, çekinecek olursa, Zeyd'in hissesi(ni vermek) Amr'ın üzerine hükmolunur" (H.Ec. 2/98)
2381 - Netice Fetvalarından: "Mudârip, sahih olan mudârebe-i mutlakada almış olduğu para ile başka memlekete yolculuk yaptığında, mudârebe (ortaklığı) malından binek ve nafakasına sarf etmeye güçlü (ve haklı) olur" (H.Ec. 2/99)
2382 - Netice Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketi) malını bir müddet çalıştırıp mal sahibine kârdır diyerek bir miktar para verip, daha sonra mal sahibi (ortaklık) akdini fesh etse, sermayeyi istediğinde mudârip "Kârdır diye verdiğim parayı ana sermayeye tut" demeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/99)
2383 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan mudârebe (şirketi) yolu ile aldığı parayı mala tebdil edip malda fazlalık hasıl olduğu açığa çıkmakla, Amr, Zeyd'e hitaben, malı satıp sermaye ile kârdan hissemi ver, dediğinde Zeyd satmasa, satış üzerine cebr olunur" (H.Ec. 2/99)
2384 - Behce Fetvalarından: "Mudârebe (ortaklığının) malı, tecavüz ve kusur işlemek sebebiyle zayi olsa, ödeme lâzım gelir" (H.Ec. 2/99)
2385 - Abdürrahim Fetvalarından: 'Mudârip, mudârebe malı ile aldığı kumaşı, ticaret için başkasına satma yolunda (çalışır) iken, mal sahibi satıştan engellese, bu yasaklama ile amel olunmaz" (H.Ec. 2/99)
2386 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, sened (hasıl olan) kârdan, Amr'a şu kadar lira vermek üzere, mudârebe yolu ile şu kadar lira verip, o da çalıştırdıktan sonra şu kadar kâr hasıl olsa, Zeyd, Amr'a ecr-i mislini verip kârın tamamını alır" (H.Ec. 2/99)
Açıklama: Fetvada belirtilen tablo, yukarıda belirtilen yedi şartın dördüncüsüne uymadığı için, yani hasıl olan kârı yarı, üçte bir gibi belirli hisseler ile karara bağlamak yerine, sermaye sahibinin, mudâribe şu kadar para verme teklifiyle, şarta muhalif bir akid yolu tutulmuş olduğu için, mudârebe akdi fasid olur. Bu sebeple, Amr çalıştığına karşılık ecr-i misli alır, fakat kâra ortak olamaz.
2387 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (ortaklığı) parası ile bir müddet çalışıp kâr hasıl olmasa ve aralarındaki akdi feshetseler, mudârip mal sahibinden ücret istemeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/101)
Açıklama: Mudârip, kârın ortağıdır. Kâr hasıl olduğu takdirde, aralarındaki konuşmaya göre hissesini alır. O, ücretiyle çalıştırılan kimse değildir ki, akdin fesh edilmesi üzerine ücret talebinde bulunmaya haklı olsun.
2388 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, elinde bulunan mudârebe malının tecavüz bulunmaksızın helak olduğunu söylese, (sözü) yemin ile tasdik olunur" (H.Ec. 2/101)
2389 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mudârip, iş gördükten sonra, mal sahibi şu kadar kâr hasıl oldu deyip, mudârip de hiç kâr hasıl olmadı dese, (son) söz mudâribin dediğidir" (H.Ec. 2/101)
Bu nevi ortaklıkta sermaye bir veya müteaddit kimselere ait olur, sermayeyi işler hale getirip üretmek ise diğer bir kimseye ait olur. Sâyin neticesinde elde edilecek kâr da belirli bir nispet ve ölçü ile müşterek olur.
Bu çeşit ortaklıkta çalışan kimseye Mudârib, sermaye sahibine de Rabbülmâl adı verilmektedir. Bu ortaklığa diğer bir isim olarak "Mukraarada" da denilir.
Mudârebe ortaklığının teşkili, mudârebeye delâlet eden bir lâfız konuşularak icap ve kabul ile vücuda gelir. Meselâ, sermaye sahibi, çalışacak olan kimseye hitaben, "Şu sermayeyi al, elde edilecek kâr aramızda yarıya veya ikisi benim biri senin olmak üzere mudârebe yolu ile çalış" dese veya, "Şu paraları al da sermaye yap, kârı aramızda şu ölçü dahilinde ortak olsun" demek gibi, mudârebe mânâsını ifade edecek bir söz söylese ve bu sözler muhatap olan kimse de bu şartlar dahilinde çalışmayı kabul etse, mudârebe ortaklığı akdi yapılmış olur.
Mudârebe akdi, zaman, mekân, yapılacak ticaretin çeşidi, satıcı ile müşteri belirtmek suretiyle birtakım kayıtlara bağlanacak olursa mudârebe-i mukayyede adı verilir. "Falan vakit, şu mahalde veya falan cins mal al, sat, falan kimseler ile alışveriş yap" demek gibi. Şayet bu gibi kayıtlara bağlanmayacak olursa mudârebe-i mutlak adı verilir.
Mudârebe ortaklığının bu gibi kayıtlara bağlanması, ortaklık akdinin yapıldığı sırada olabileceği gibi, daha sonra da olabilir. Mudârib'in bu kayıtlara riayet göstermesi gerekir. Çünkü bu ortaklık, bir nevi vekâlet vermektir. Şu kadar var ki, bu kayıtlar ortaklığın faydasına olmalı ve eldeki sermaye mala çevrilmemiş bulunmalıdır. Şirketin menfaatine olmayan kayda riayet gerekmez. Meselâ, satın alacağı malları peşin para ile satma, denildiği halde mudarip o malları veresiye olarak satacağı fiyattan peşin paralı bir müşteriye satabilir. Sermaye sahibinin "Satma" sözü, şirketin faydasına olmamaktadır. Sermaye mala çevrildiği zaman, sermaye veren kimse bu hususta bir kayıt koyamaz. İsterse ileri süreceği kayıtlar, şirketin faydasına olsun. Çünkü, sermaye sahibi, para mala çevrildikten sonra mudâribi azletmeye salahiyetli değildir. Bu sebeple de kayda bağlamaya da salâhiyeti kalmamış olmaktadır.
Mudârebe ortaklığının sahih olmasının bazı şartları vardır. Bu şartlardan biri bulunmayacak olursa ortaklık fasid olur.
1- Sermaye sahibinin vekâlet vermeye, mudârib'in de bu vekâleti ifa etmeye ehliyetleri bulunmaktadır. (Bu ehliyet, akdi yapan kimselerin akıllı, buluğ çağına ulaşmış olmaları; ergenlik çağına ulaşmamış ise ticaret yapmaya mezuniyetlerinin bulunması ve iyiyi kötüden, zararı yarardan ayırt edecek akli rüşde sahip olmalarıdır)
2- Şirket sermayesinin altın, gümüş paralar ile piyasada geçerli bulunan sair meskûkat kabilinden ayn (denilen) bir mal olması şarttır. (Yani mudârebe ortaklığının sermayesi, ticaret malları, akar, kileye tartılan hububat, kantarla tartılan mallar ile halkın veya mudâribin zimmetindeki alacaklar sermaye olamaz)
Mal sahibi ticaret mallarından bir şey verip de "Bunu sat, bedeli ile mudârebe yolu ile iş gör" dese mudârib de kabul etse ve o malı satıp bedeli olan parayı sermaye edinse, mudârebe ortaklığı sahih olur. Bu istisna, mal karşılığında mudârebe akdinin olabileceğini değil, o malın satılıp paraya döndükten sonraki hali ile ortaklığın sahih olacağını ifade etmektedir.
3- Sermayenin akdi yapanların katında bilinir olması şarttır. (Bu bilinme, "kırk tane sarı lirayı sana mudârebe yapman için verdim", demek gibi bir ifade ile olur veya elinde bulunan altınları göstererek, "Bunları sana mudârebe için verdim" demek gibi işaretle de olur)
4- Akdi yapan kimsenin kârdan alacağı hisselerin yarı, üçte bir, dörtte bir gibi şayi bir cüz olarak belirtilmesi şarttır. (Meselâ, sermaye sahibi veya mudâribden birine belirli bir miktarın verilmesi şart edilecek olsa mudârebe ortaklığı fasid olur. Şöyle ki: "Elde edilecek kârdan, taksim işine geçilmezden önce, sermaye sahibine bin lira verilecek, geri kalan, ikisinin arasında yarıya taksim edilecek" denilmesi gibi)
5- Sermayenin mudâribe teslim edilmesi şarttır. (Zira, sermaye olacak para mudâribe verilmedikçe, onun iş görmese imkânı olmaz)
6- Mudâribe verilecek hissenin kârdan olması şarttır. (Mudârip için belirtilecek hissenin sermayeden veya bir miktarı sermayeden diğer kısmı kârdan verilmek üzere sözleşme yapılsa mudârebe akdi fasid olur)
2346 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, Amr'a verdiği şu kadar kile buğday için mudârebe (ortaklığı için sermaye) olsun, deyip verse ve fakat mudâribe hitaben sat da bedeli ile iş gör, demiş olmasa bu akid caiz olmaz" (H.Ec. 2/98)
Açıklama: Mudârebe akdinin sahih olması için, yukarıda belirtilen şartlardan ikincisine aykırı düştüğünden, akdin sahih olmayacağı hükme bağlanmıştır.
2347 - Abdürrahim Fetvalarından: "Kârdan şu kadarı mal sahibinin olmak üzere, mudârebe (ortaklığı) akdi yapıp, kâr hasıl olsa, tamamını mal sahibi alıp mudârip ecr-i misli alır" (H.Ec. 2/99)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen tablo da yukarıdaki şartlardan dördüncüsüne başka bir yönden muhalif bulunmaktadır. Şöyle ki: Elde edilen kârın taksimine geçilmeden önce, sermaye sahibine açıktan bir pay ayrılmasının şart koşulması, akdin fasid olmasına sebep teşkil etmektedir. Bu cihetle, mudârip çalışmasının karşılığında ücretini alır ve fakat kâra iştirak edemez.
2348 - Eeyziye Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan mudârebe yolu ile aldığı parayı çalıştırsa ve fakat kâr hasıl olmayıp akid fesh olunsa ve Amr ana sermayeyi aldığında paramı çalıştırdın, diyerek Zeyd'ten bir şey istemeye güçlü (ve haklı) olmaz" (H.Ec. 2/99)
2349 - Feyziye Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketi) parası ile aldığı kumaşı satmadan önce vefat etse ve onun arkaya bıraktığı malı, vasi sattığı zaman ilk bedele noksanlık ârız olsa, o noksanı terekesinden ödemek gerekmez" (H.Ec. 2/99)
2350 - Feyziye Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketi) metaını, mal sahibinin izni olmaksızın, bir başkasına ücret verip başka bir diyara taşıtsa, anılan bu ücret ile mudârebe ortaklığa dönüp, (parayı) istemeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/99)
2351 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, mudârebe yolu ile Amr'dan aldığı para henüz elinde iken Amr vefat etse, Zeyd, mirasçıların izinlerini almadan çalışıp para elinde iken zayi olsa (vereseye) ödemesi gerekir" (H.Ec. 2/99)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen mes'eleye göre, sermaye sahibi bulunan Amr'ın ölümü ile şirket münfesih hale gelir. Bu durumda iki ihtimal vardır: Ortaklığın malı para halinde ise, mirasçıların iznini almadan mudârip bu para ile tasarrufta bulunamaz. Şayet şirket malı, ticaret malına çevrilmiş durumda ise, mudârip o malı sermaye sahibinin şehrinde satarak paraya çevirir ve sermaye ile kârdan hisselerine düşeni mirasçılara verir. Bu fetvada zarara uğrayan sermayenin, mudarip tarafından ödenmesine hükmedilmesinin sebebi, şirket sermayesinin para halinde bulunması ve varislerin izni alınmadan ticarete devam edilirken, sermayenin zayi olması yüzünden olmaktadır. Mudârebe ortaklığı on sebepten biri ile münfesih olur:
1 - Sermaye sahibinin ölümü,
2- Mudâribin ölümü,
3- Sermaye sahibinin devamlı bir delirme ve hasta durumda bulunması,
4- Mudâribin devamlı bir delilik ile hasta duruma gelmesi,
5- Sermaye sahibine bunaklık veya hukuki tasarruflarına hacr konulması sebebiyle mahcur olması,
6- Beşinci maddede belirtilen hallerin mudâribde meydana gelmesi,
7- Mudârebe ortaklığı muvakkat bir zaman için yapılıp, vaktin geçmesi,
8- Sermaye sahibinin mudâribi ortaklıktan azl etmesi,
9- Mudâribin ortaklıktan istifa emesi,
10- Daha tasarruf vuku bulmadan sermayenin telef olması.
2352 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, mudârebe yolu ile Amr'dan aldığı parayı çalıştırıp kâr hasıl olduktan sonra Amr, sermaye ve kârın tamamını zor kullanarak Zeyd'ten alsa, Zeyd, kârdan hissesini geriye almaya güçlü ve haklı olur" (H.Ec. 2/98)
2353 Netice Fetvalarından: "Mudârib, sermaye sahibinin belirttiği şeylerden başka bir şey satın alsa sermaye sahibi tazmin ettirir" (H.Ec. 2/100)
Açıklama: Bu fetvada belirtilen mudârebe ortaklığı, mudârebe-i mukayyede olmaktadır. Sermaye sahibi, yapılan ortaklık akdine birtakım kayıtlar getirmiş ve mudâribin satacağı mal çeşidini belirtmiş bulunmaktadır. Artık mudârib bu kayıt ve şarta riayet göstermek zorundadır.
2354 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, kârı beraber olmak üzere, Amr'a şu kadar para verip başkasına mudârebe yolu ile vermeye de izin vermekle, Amr, kârın yarısı Bekir'in olmak üzere sermaye verip o da çalıştırıp kâr hasıl olsa, Zeyd'e, yarısı da Bekir'e verilir. Amr'a bir şey verilmez" (H.Ec. 2/200)
2355 - Netice Fetvalarından: "Malın sahibi, mudârib ile beraber çalışmayı şart koşsa, mudârebe fasid olur, mudârip ecr-i misil alır" (H.Ec. 2/100)
2356 - Netice Fetvalarından: "Mudârip çalıştırdığı para ile kâr hasıl olduğu zaman, benim çalışmam ile hasıl oldu diyerek kârın tamamını zabt etmeye güçlü olmayıp, şart kılındığı üzere, mal sahibi ile taksim ederler (H.Ec. 2/100)
2357 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketi) malını kumaşa çevirmeden önce, evini eşkıya basıp (malını) yağma etseler, mudâribe ödeme lâzım gelmez" (H.Ec. 2/100)
2358 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (ortaklığı) malı ile aldığı kumaşları, vadeli olarak Bekir'e satıp bedelini almadan önce Bekir iflas etse, mudâribe ödeme lâzım gelmez" (H.Ec. 2/100)
2359 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zaman, belde, kumaş ve iş görecek kimse, (sermaye sahibi tarafından) belirtilmiş olan mudârebe akdinde, mudârip aksine hareket ve tecavüz edip de mudârebe malı zayi olsa mudâribe ödeme (cezası) lâzım gelir" (H.Ec. 2/100)
2360 - Behce Fetvalarından: "Sermayede kâr hasıl olduktan sonra, mal sahibi sermaye olarak vermiştim, dese, mudârip de mudârebe yoluyla vermiştin, deyip de ihtilâf etseler (son) söz mal sahibinindir" (H.Ec. 2/100)
2361 Behce Fetvalarından: "Mal sahibi kâr hasıl oldu, deyip mudârip ise tecavüz olmaksızın zarar etti dese, daha sonra sermayeyi mal sahibine vermek üzere sulh olsalar, bahsi geçen sulh sahih olmaz" (H.Ec. 2/100)
2362 - Abdürrahim Fetvalarından: "(Mal sahibi), mudârebe (şirketi) malını başka kimseye verme, diyerek yasaklama yaptığı halde, mudârip güveni olmayan bir kimseye verip de (mal) zayi olsa, ödeme lâzım olur" (H.Ec. 2/100)
2363 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd'in mudârebe yolu ile Amr'dan aldığı para, ilk çalışmaya başladığı sırada tecavüz bulunmaksızın zayi olsa, Zeyd'e ödeme (cezası) lâzım olur" (H.Ec. 2/100)
2364 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan mudârebe yolu ile aldığı parayı kumaşa çevirse, Amr da o kumaşı, Zeyd'ten izinsiz başkasına satıp kâr hasıl olsa, Zeyd kârdan hissesini alır" (H.Ec. 2/100)
2365 - Netice Fetvalarından: "Mudâribin ilk çalışmasında tecavüz bulunmaksızın sermayeye zarar gelse, daha sonraki çalışmasında kâr hasıl olsa, o kâr ile sermaye tamamlanır" (H.Ec. 2/101)
2366 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, mudârebe yolu ile Amr'dan aldığı parayı çalıştırmayıp (mal sahibinden) izinsiz olarak Bekir'e borç yolu ile verip de helak olsa, Zeyd'in ödemesi gerekir" (H.Ec. 2/101)
2367 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, mudârebe yolu ile aldığı parayı çalıştırmasa, mal sahibi eğer çalıştırmış olsaydın şu kadar kâr hasıl olurdu, diyerek Zeyd'den bir şey almaya güçlü olmaz" (H.Ec. 2/101)
2368 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârebe malı ile şu kadar kâr hasıl olunca, mudârip, sermaye ile kârdan (aralarındaki) şartlar üzerine hissesini mal sahibine vermekte iken kârın hepsini ben alırım, demeye güçlü (ve haklı) olmaz" (H.Ec. 2/101)
2369 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, çalışıp kâr hasıl olduğu zaman (konuşulan) şartlar üzerine sermaye sahibinin hissesine düşenin bir miktarını verip bir miktarı zimmetinde iken, mudârip vefat etse, geri kalanı terekesinden alınır" (H.Ec. 2/101)
2370 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, kendisine borcu bulunan Amr'a hitaben zimmetinde olan alacağım mudârebe (sermayesi) olsun, dese mudârebe akdi (sahih) olmaz" (H.Ec. 2/98)
Açıklama: Bu fetvada sermaye olarak belirtilen şey, ayn diye ifade edilen bir mal değil, deyn (alacak)tır. Bu sebeple yukarıda belirtilen şartların ikincisine aykırı düştüğü için yapılacak akdin sahih olmadığı ifade edilmiştir.
2371 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârebe (ortaklığı) malı kumaş iken, mal sahibi borç olsun dese, mudârib de borç olur sanarak kabul ettikten sonra, mal, tecavüz olmaksızın zayi olsa ve mudârib de vefat etse, sermaye sahibi (ölenin) terekesinden ödetmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/98)
Açıklama: Mudâribin elinde bulunan bu mal, emanet kabilindendir. Bu sebeple, kendi kusuru ve tecavüzü olmaksızın zayi olması sebebiyle ödeme gerekmeyeceği ifade edilmiş bulunmaktadır.
2372 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârebe (ortaklığı) malı, kumaşa çevrildikten sonra, mudârib, mal sahibinin rızası olmaksızın mudârebeyi fesh etmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/98)
2373 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, malı kumaşa tebdil edip henüz kumaş halinde iken mal sahibi vefat etse, mudârip "kumaşı satıp sermayeyi ve kârdan hissesini vereyim" derken, mirasçılar kumaşı sen kendinde alıkoy, sermayeyi bize ver diyemezler" (H.Ec. 2/98)
2374 - Behce Fetvalarından: "Sermaye, gümüş ve altın olursa mudârebe ortaklığı sahih olur. Kumaş olur ise sahih olmaz. Hüküm böyle iken, kumaş ile mudârebe akdi yapıp da, kâr hasıl olsa, tamamı mal sahibinin olur. Mudârip ise çalışmasının karşılığı olan ecr-i misil alır" (H.Ec. 2/98)
2375 - Behce Fetvalarından: "İş görmeden önce mal sahibi vefat etse, mudârebe ortaklığı batıl olur" (H.Ec. 2/98)
2376 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mudârebe ortaklığının parası ile kumaş alınıp, kıymeti sermaye miktarında iken, mudârip o kumaşı sermaye karşılığı ve karşılıklı rıza ile mal sahibine verip, o da sattığında kâr hasıl olsa, mudârip pişman olup kâra girmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/98)
2377 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mudârebe akdinde kâr hissesi açıklanmayıp, kâr hasıl olsa (yarı yarıya) beraber taksim ederler" (H.Ec. 2/98)
2378 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketinin) malı ile kumaşı alıp götürdüğünde bir miktar kâr ile müşteri çıkmakla, sermaye sahibi sat, dediğinde mudârip şimdi satarsam kâr az olur, diyerek satıştan çekinmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/98)
2379 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe malı ile kumaş alıp, onu kârı ile satsa ve parası alınmadan (ortaklık) akdi fesh edilse, sermaye sahibi satış bedelini tahsil et, diye mudâribe zorlama yapmaya güçlü olur" (H.Ec. 2/98)
2380 - İbnni Nüceym Fetvalarından: "Zeyd, mudâribi bulunan Amr'a hitaben kârdan şu kadar para gizlemediğine, diye yemin verdirmeye güçlü olur. Şayet Amr, çekinecek olursa, Zeyd'in hissesi(ni vermek) Amr'ın üzerine hükmolunur" (H.Ec. 2/98)
2381 - Netice Fetvalarından: "Mudârip, sahih olan mudârebe-i mutlakada almış olduğu para ile başka memlekete yolculuk yaptığında, mudârebe (ortaklığı) malından binek ve nafakasına sarf etmeye güçlü (ve haklı) olur" (H.Ec. 2/99)
2382 - Netice Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (şirketi) malını bir müddet çalıştırıp mal sahibine kârdır diyerek bir miktar para verip, daha sonra mal sahibi (ortaklık) akdini fesh etse, sermayeyi istediğinde mudârip "Kârdır diye verdiğim parayı ana sermayeye tut" demeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/99)
2383 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, Amr'dan mudârebe (şirketi) yolu ile aldığı parayı mala tebdil edip malda fazlalık hasıl olduğu açığa çıkmakla, Amr, Zeyd'e hitaben, malı satıp sermaye ile kârdan hissemi ver, dediğinde Zeyd satmasa, satış üzerine cebr olunur" (H.Ec. 2/99)
2384 - Behce Fetvalarından: "Mudârebe (ortaklığının) malı, tecavüz ve kusur işlemek sebebiyle zayi olsa, ödeme lâzım gelir" (H.Ec. 2/99)
2385 - Abdürrahim Fetvalarından: 'Mudârip, mudârebe malı ile aldığı kumaşı, ticaret için başkasına satma yolunda (çalışır) iken, mal sahibi satıştan engellese, bu yasaklama ile amel olunmaz" (H.Ec. 2/99)
2386 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, sened (hasıl olan) kârdan, Amr'a şu kadar lira vermek üzere, mudârebe yolu ile şu kadar lira verip, o da çalıştırdıktan sonra şu kadar kâr hasıl olsa, Zeyd, Amr'a ecr-i mislini verip kârın tamamını alır" (H.Ec. 2/99)
Açıklama: Fetvada belirtilen tablo, yukarıda belirtilen yedi şartın dördüncüsüne uymadığı için, yani hasıl olan kârı yarı, üçte bir gibi belirli hisseler ile karara bağlamak yerine, sermaye sahibinin, mudâribe şu kadar para verme teklifiyle, şarta muhalif bir akid yolu tutulmuş olduğu için, mudârebe akdi fasid olur. Bu sebeple, Amr çalıştığına karşılık ecr-i misli alır, fakat kâra ortak olamaz.
2387 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, mudârebe (ortaklığı) parası ile bir müddet çalışıp kâr hasıl olmasa ve aralarındaki akdi feshetseler, mudârip mal sahibinden ücret istemeye güçlü olmaz" (H.Ec. 2/101)
Açıklama: Mudârip, kârın ortağıdır. Kâr hasıl olduğu takdirde, aralarındaki konuşmaya göre hissesini alır. O, ücretiyle çalıştırılan kimse değildir ki, akdin fesh edilmesi üzerine ücret talebinde bulunmaya haklı olsun.
2388 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mudârip, elinde bulunan mudârebe malının tecavüz bulunmaksızın helak olduğunu söylese, (sözü) yemin ile tasdik olunur" (H.Ec. 2/101)
2389 - Abdürrahim Fetvalarından: "Mudârip, iş gördükten sonra, mal sahibi şu kadar kâr hasıl oldu deyip, mudârip de hiç kâr hasıl olmadı dese, (son) söz mudâribin dediğidir" (H.Ec. 2/101)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder