Hz. Fadl İbn Abbas (R.Anh) ,Ashab-ı Kiram Hidâyet Öncüleridir, Hz. Habbab Bin Eret (R.Anh)

 

Hz. Fadl İbn Abbas (R.Anh)


Hz. Peygamber'in amcasının oğlu olup sahabelerdendir. Adı Fadl, künyesi Ebû Muhammed'dir. Lâkabı,"Redîfu'r Rasûl" idi. Nesebi, Fadl b. Abbâs; b. Abdulmuttalib b. Hişam b. Abdülmenaf b. Kusay'dır.
Bedir'den önce müslüman olmasına rağmen [93] müşriklerden çekindiği için müslümanlığmı açığa vurmamıştır.
Mekke'nin fethinden bir müddet önce babası Hz. Abbâs ile birlikte Medine'ye hicret etti. Hicretinden bir müddet sonra Mekke'nin fethi gerçekleşti. Fadl b. Abbas, ilk defa gazaya yani Mekke fethine katıldı, sonra Huneyn gazasında bulundu. Burada da büyük kahramanlık göster­di. Müslümanların Huneyn'de dağınıklık göstermesi üzerine Fadl, büyük bir dirayet ve fedakârlıkla Rasûlüllah (sav)'m yanında bulundu ve Havâzin kabilelerine karşı çarpıştı.
Veda haccında Rasûlüllah (sav) ile birlikte onun devesine binmişti. Bunun için ona "Redîfu'r Rasûl' yani "Rasûlüllah (sav)'in üzengi arkadaşı" lâkabı verilmişti. Bu sırada Has'am kabilesinden genç ve güzel bir kadın bir mesele sormak istedi. Fadl, gözlerini kadına dikmişti. Rasûlüllah kadına bakmıyordu. Fadl'ın bu hareketini beğenmedi ve ona, dikkatli olmasını ihtar etti; kadına bakmasın diye, üzengisinden tutup, başını çevirdi. [94]
Hz. Fadl, Rasûlüllah (sav)'in hizmetinde bulunanlardandır. Rasûlüllah son hastalıklarında, son hutbelerinde Fadl'dan sözetmiştir. [95] Hz. Fadl, Rasûlüllah (sav)'in gasl sırasında hazır bulunmuş; gasli suyunu, dökmüş, FIz. Ali (sav) de gasetmiştir.

Ashab-ı Kiram Hidâyet Öncüleridir


Ashâb-ı Kiram, Ümmet-i Muhammed'in müslümanlığında pay sahibi olan bir nesildir. Çünkü kendisinden sonraki müslüman toplumların hidâyet bulmasında öncülük etmiştir.
Allahû Teâla tarafından gönderilen son kurtuluş nizamı İslâm adına ortaya konulan her özelliğin ve güzelliğin nesil planında ilk gerçekleştiri­cileri, Rasûlüllah'ın sahabeleridir.
Rasûlüllah (sav), ashâb-ı kirâm'ı yakın çevresi, maiyeti olarak takdim etmiştir. Nitekim Nasr suresi nazil olduğu zaman Rasûlüllah (sav), Nasr suresini sahabesine okuduktan sonra şöyle buyurmuştur:
"İnsanlar bîr taraf, ben ve ashabım bir taraftır.” [96] Ashâb-ı kiram'l izlemek, Rasûlüllah (sav)'e taraftar olmaktır. Rasûlüllah (sav)'e taraftar olmak ise, Allahû Teâla'ya taraftar olmaktır. Allah ve Rasûlünün taraftarlığını garantileyen­ler, ashâb-ı kirâm'a tabi olanlardır.
Sahabeler, yeryüzünün yıldızlarıdır. İnsanlar onlarla hidâyet bulurlar. Rasûlüllah (sav) buyuruyor:
"Benim ashabım, yıldızlar gibidir. Onlardan hangisine uyarsanız hidâyet bulursunuz.” [97]
Ashâb-ı Kiram; Muhammedi hidâyet kafilesinin büyüklü-küçüklü yıldız şahsiyetleridir. Onlar hidâyet yolunda insan neslinin ulaşabilecek­leri en son seviyeye ulaşmış bahtiyarlardır. Sahabe adetâ Hz. Muhammed (sav)'e Allahû Teâla tarafından lütfedilmiş, ilahi bir armağandır. Sahabeler, hem yaşadıkları zamanı ve mekânı ve hem de kendilerinden sonraki çağları ve nesilleri nurlandırmış yıldız şahsiyetlerdir.
Ashâb-ı Kiram; vahy ile aydınlanmış ve insanları vahy ile aydınlatmış olan hidâyetli bir nesildir. Şunu bilelim ki; Peygamber (sav)'in gözetiminde vahyi sahabelerde pratikleşmiştir. Bu nedenle onlar, hidâyeti yansıtan aynalardır. Hangi sahabeye müracaat ederseniz ediniz, onlarda hidâyeti bulacaksınız. Çünkü onlar hidâyet imamlarıdır. İslam ümmetinin hidâyet öncüleri sahabelerdir. Onlara uymayanlar hidâyeti bulamazlar.
Ashâb-i Kiram; İslam davasının pratik delili, İslam ümmetinin de sön­meyen kandilidir. Rasûlüllah (sav)'den sonra müslümanlar için hidâyette önder ve öncü sahabelerdir. Onlara imrenmek ve onlara benzemeye çalış­mak, hidâyet üzere yaşamaktır.

Ashâb-ı Kiram Mucize Nesildir


Bil ki; her peygamberin olduğu gibi, Hz. Muhammed (sav)'in de bir çok mucizesi vardır. Rasûlullah (sav)'ın toplum planındaki mucizesini Ashâb-ı Kirâm'ı teşkil etmektedir. Rasûlullah (sav)'in eliyle eşkıyadan evliya, Ebu Cehil dikeninden İkrime gülü çıkmıştır.
Ashâb-ı Kiram; vahyi ilahî merkezli sohbet-i Resûl'ün, irşad-ı Nebî (sav)'in ürünü ve bereketi olması münasebetiyle mucize nesildir. Nitekim Malikî fakihi ve usûlü fıkıh alimi Mağripli Şihabüddin Ahmed b. İdris el-Karafi (Rh.a.), ismini vermediği bazı usûl alimlerine atfen Rasûlüllah'ın toplum planındaki mucizesinin sahabesi olduğunu şöyle dile getirmiştir:
Rasûlullah (sav)'in ashabından başka hiçbir mucizesi olmasaydı, ashabı yine de onun peygamberliğini ispat için yeterdi. [98]
Sohbet-i Resul, ilahî bir ikram olup tarihi bir fırsat olarak sadece sahabe nesline mahsustur. Ashâb-ı Kiram, Rasûlullah (sav) ile birlikte İslâm'a ilk hizmeti sunma, ilk faturaları ödeme fedâkârlığı ve şerefine sahip olan nesildir.
Hz. Muhammed (sav) ile birlikte olmak, İslâm'ı onunla onun örnek ve önderliğinde yaşamak, günü onunla paylaşmak, onunla birlikte münkir ve müşriklere karşı savaşmak, onunla sevinmek, onunla üzülmek, onunla gülmek, onunla ağlamak, gerçekleri ondan öğrenmek, onu izlemek, ona uymak ve ona doymak, "Sohbet-i Resul farkı" ile sadece sahabe nesline Feyrûz'un, Ebû Dahhâk ve Ebû Abdullah künyeleri vardır. Hz. Osman zamanında Yemen'de vefat etti. Aslen Fârisî'dir. Kisrâ'nın, Habeşlileri Yemen'den çıkarmaları için, Seyf bin Zî Yazen'le beraber Yemen'e gön­derdiği Farslarm (İranlıların) tanıdığı farslardandır. [99]
İman, Rahmanı inkılablar yumağının kaynağıdır. Kişi imana girmekle hayatını değiştirmeye karar vermiş demektir. Ve iman beraberinde görev getirir. îmandan kaynaklanan görevler ertelenmeyi de kabul etmezler. Mü'min insana düşen görev her yerde ve her zamanın gereğini yapmak­tır.
Mü'min insanın tavırları ile imanı arasında yakın bir ilişki vardır. Çünkü mü'min insan, imanına göre tavır belirleyen insandır. Sahabeler, tavırlarını imanlarına göre alıyorlardı. Yani onları pratik hayatta yön­lendiren ve yöneten imanlarıydı. İmanını hayatına amir ve yönetici yap­mayanlar, sahabe fıkhından nasibini almamış olanlardır.

Hz. Habbab Bin Eret (R.Anh)


Meşakkat mektebinin mezunu olan bir sahabedir. İslâm ile şereflenen ve İslâm'a girdiği için müşrikler tarafından işkence edilen ilk sahabeler­den biri.
Nesebi; Habbab b. Eret b. Cendele b. Sa'd b. Huzeynıe b. Ka'b b. Zeyd. Temim kabilesinden, küçükken esir edilerek Mekke'ye getirilmiş Huzâalı Ümmü Emmâr'ın kölesi, Zühre oğullarının anlaşmalısı.
İslâm ile şereflenen ve Allah için işkence edilen ilk müslumanlardan olan Hâbbab b. Eret müslüman olduğunu açıkladığında ilk işkence edilen sahabeler arasında idi. İlk Müslümanlar; Hz. Peygamber (sav), Hz. Ebû Bekir, Habbâb, Suheyb, Bilâl, Ammar, Sümeyye (R. Anhûm)dir. Hz. Peygamber ve Ebû Bekir, kendi aileleri tarafından nisbeten korunmuş ancak Mekkeli olmayan diğer dört kişi müşrikler tarafından şiddet ve baskı ile yıldırılmaya çalışılmıştır. Bu insanlar kızgın güneş altında demir zırhlar giydirilerek ölesiye işkence edilmişlerdir. Habbâb bu işkencelere sabrederek kâfirlerin Hz. Peygamberin risâletini inkâr etmesini istemelerini reddetmiştir. [100]
Hz. Habbâb (R.a) Medine'ye hicret edince Hz. Peygamber (sav) onu Cebr b. Atik ile kardeş yapmıştır. Hz. Ebû Bekir'in vefatından sonra, Hz. Ömer'den izin alarak Kûfe'ye cihad için gitmiş, hicri 37 tarihinde şiddetli bir hastalığa tutulmuştur. Hastalığın şiddetinden günde yedi defa başını dağlatan Habbâb, hastalık anında acı içerisinde "Hz. Peygamber (sav) .beni ölümü temenni etmekten ahkoymasaydı temenni ederdim" demiştir. Oğullarına kendisinin Küfe dışına gömülmesini vasiyet eder ve bet-i Resul gibi bir eğitim imkânına sahip bulunmalarıdır. Bu, sadece onlara nasip olmuştur; "Sadr-ı İslâm, İslâm'ın ilk günlerini idrak etmek, ilk İslâm Medine'sini, cemiyetini, devletini ve medeniyetini arı-duru tevhid inancı üzerine kurmak ve devamı için gerekli hizmetleri başlat­mak. Bütün bunları tamamen insanî zemin ve şartlarda yapmak. Keli­menin tam anlamıyla dünyayı dönüştürmek. İslâm hakikatim uygulamalı olarak insanlığa armağan etmek. Bütün bunlar, sahabe nesline has ve mahsus imtiyazlar ve mutluluklardır.

Ashâb-I Kiram Seçilmiş Nesildir


Ashâb-ı Kiram; sadece dindaşını sırdaş edinen, atveden, öfkesini yut­masını bilen ve intak eden, gevşemeyen, üzülmeyen, işlerini istişare ile yapan, zoru göğüsleyen, zor zamanların sözleşmesine imza atan seçilmiş nesildir.
Ashab-ı Kiram; örnek kul son rasûl Hz. Muhammed (sav)'in çağ­daşları, arkadaşları dostları ve yardımcıları olmaları münasebetiyle seçilmiş kimselerdir. Başka bir ifadeyle Ashâb-ı Kiram, Ensar-ı İslâm'dır. Yani İslâm'ın yardımcılarıdır.
"Bir de hicret eden fakirlere aittir ki yurtlarından ve inallarından çıkarılmışlardır, Allah'ın lütuf ve rızasını ararlar; Allah'a ve Resulüne yardım ederler. İşte doğru olanlar onlardır.” [101]
"İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından bir gerçek olarak Muhammed'e indirilen kitaba inananların kötülük­lerini Allah örter ve durumlarını düzeltir.”[102]
Bu ayet-i kerimelerde sahabelerin, özellikle günahlarının bağışlanmış ve duaımlarmm düzeltilmiş olduğu açıkça bildirilmektedir. Bunun mana­sı şudur: Sahabe neslini hizmete ve izzete hazırlamak, onları farklı bir iş için seçmiş olmaktır. Şu bir hakikattir ki; gerek ferd ve gerekse toplum hayatında yeni temiz bir safya açılabilmesi, yeni bir başlangıç yapıla­bilmesi ve yeni hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için öncelikle yapılması gereken iş, geçmişin hatalarından, yükünden kurtulmak ve arınmaktır. Yüce Rabbimiz, Rasûlünün emrinde hizmete koşacağı  sahabeleri bu konuda rahatlatmakta, onların hata ve günahlarını örtüp bağışladığını bildirmektedir.
Sahabelerin günahlarının bağışlanması, zeminin ayıklanması ve tabiî peşinde gelecek olan güzelliklerle donatılması aşamasına hazırlanması demektir. Sahabelerin bu durumları, ayet-i kerime'de "gönüllerini ve hallerini düzeltti" diye bildirilmektedir. Ashâb-ı Kirâm'ın hallerinin nasıl düzeltildiğini bir başka ayet-i celilede şöyle açıklanmaktadır:
"...Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Hizbullah Allah'ın hizbi dininin yardımcılan dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Hizbullah (Allah'ın hizbi) olanlardır.”[103]
Sahabelere imanın sevdirilmiş, içlerine sindirilmiş olması, küfür ve isyanın da onlara çirkin gösterilmesi ve bunlardan iğrenilir hale getirilmiş olmaları, bu ilk nesil müslümanlarının özel olarak hazırlandıklarını, eğitildiklerini, ayetin ifadesiyle "rüşd sahibi" kılındıklarını göstermektedir:
"Hem biliniz ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinize zînet yapmıştır. Küfrü, fasıkliği ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.[104]
Bu ayet-i kerimeden de açıkça anlıyoruz ki; Ashâb-ı Kiram, seçilmiş ve Allahû Teâla tarafından desteklenmiş bir nesildir. Çünkü ayette ifade buyrulduğu gibi; sahabeler, sevgi ve nefret boyutunda hidâyet rehberi, sevgi ve şefkat örnek ve önderi olan Hz. Muhammed (sav)ın arkadaşlığı­na, dostluğuna yaraşır bir kıvama sahip kılınmışlardır, el- Bezzar'da Cabir (R.a.)'den sahih ve merfu olarak şöyle bir hadis rivayet edilmiştir:
"Şüphesiz Allah ashabımı Nebiler ve Rasûller hariç bütün alem­lere üstün kılıp seçmiştir. Benim ashabımdan da dört kişiyi seçtmiştir.  Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali'yi kastetmektedir- ve onları benim ashabım kılmıştır.”[105]

Ashâb-I Kiram Hayırlı Nesildir


Yeryüzünde hiç kuşkusuz, "Hayırlı nesil" sıfatını İslam ümmetinin ilk­leri olmaları nedeniyle özellikle sahabeler taşımaktadırlar. Tabiî ki, hayır­lı nesil, örnek ve önder nesildir. Allahû Teâla buyuruyor:
"Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emred­er, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah'a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler de var, ama pek çoğu yoldan çıkmışlardır. “[106]
"Hayırlı ümmet" olmanın üç tezahürü, üç göstergesi de ayet-i keri­me'de emr-i bi't maruf, nehy-i anl münker ve iman-ı billah olarak tesbit ve ilan edilmektedir. Sahabelerin bu üç noktada, seçilmişliklerinin gereğini yerine getirmekte fevkalâde titiz davrandıkları tarihin şehade-tiyle sabit olan bir gerçektir. Ashâb-ı Kirâm'm hayırlı bir nesil olduğunu bizzat Rasûlüllah (sav) haber veriyor:
"İnsanların hayırlısı benim kuşağımdır. Sonra benim kuşağımı takib eden kuşak, sonra onları takib eden kuşaktır.”[107]
“Görüldüğü gibi, Ashâb-i Kirâm'ın hayırlı bir nesil olduğu, Rasûlüllah (sav) tarafından tescil edilmiştir. Sahâbe'nin hayırlı bir nesil olduğu hususunda tereddüd etmek, mü'min bir insana yakışmaz. Sahabeler, 'hayırlı hizmetlerde insanlığa örnek ve önder oldular. Mallarını ve can­larını Allah yolunda cömertçe sarfettiler. Allahü Teala buyuruyor:
“Ve onlardan önce o yurda yerleşen imana sarılanlar kendilerine hicret edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüs­lerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına erenlerdir.”[108]
Ashâb-ı Kiram'm ahlâkı, fıitüvvet ahlâkı idi. Onlar kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile kardeşlerini unutmazlar, kendi nefislerine tercih eder­lerdi. Cabir (R.a.), Ashâb-ı Kirâm'ın ahlâkını şöyle anlatıyor:
"Ensâr, hurmalarını devşirdiklerinde bunları ikiye ayırır, bir tarafta çok, diğer tarafa da az hurma koyarlardı. Daha sonra, az olan tarafa hurma dallarını koyar ak o tarafı çok gösterir Muhacirler'e "Hangisini tercih ederseniz alın" derlerdi. Onlar da çok görünen yığın Ensâr kardeşlerimi­zin olsun diye az görünen yığını alırlar ve böylece hurmanın çoğu Muhacirler'e gelirdi. Ensâr da bu yolla az olan kısmı kendilerine bırakmış olurlardı.”[109]
Ashâb-ı Kiram, insanları hayra davet eden hayırlılardır. Çünkü saha­beler, insanı özüyle tanıştırdılar, kâinatın yaratılış hikmetini öğrettiler.
Ashâb-ı Kiram, "İnsanlığa ne kadar hayırlı olursak o kadar Allah'ın rızasına nail olmuş oluruz" düşüncesiyle hareket etmiş olan bir nesildir. Bu nesle "ehl-i hayr" denilmez de ne denilir?

Değerlendirme Çalışmaları


Ashâb-ı Kiram kimdir? Açıklaynız.
İslam ulemasının üzerinde ittifak ettiği bir sahabe tarifi yapınız?
İslam ümmeti için Ashabı Kiram ne anlama gelir? Açıklaynız.
Rasûlüllah (sav)'ı görmemiş ama onun sahabelerini görmüş mü'min kimselere ne denir? İzah ediniz.
Peygamber Efendimiz (sav)'in zamanında yaşadığı halde Efendimiz (sav)'i görme şerefine nail olmayan insanlara ne ad verilir? (Veysel Karani ve Habeş kralı Necaşi gibi) Açıklayınız.
Peygamber Efendimiz (sav)'in zamanında yaşamış, kendisi­ni görmüş ama kendisine iman etmemiş kimlere ne denir? İzah ediniz.
Hulefa-i Raşidin kime denir sırasıyla sayınız? Aşere-i Mübeşşere ne demektir? İzah ediniz Aşere-i Mübeşşere olan sahabeler kimlerdir? Sayınız.
Aşere-i Mübeşşere dışında Rasûlüllah (sav) tarafından cen­netle müjdelen başka kimse var mı? Açıklayınız.
İslâm devletini kurmak için Mekke'nin şirk ortamından Medine'ye göç eden Mekkeli müslümanlara ne ad verilir? Söyleyiniz.
Mekke'den göç eden müslümanlara yardım eden, ellerindeki mallarının yarısını veren, Peygamber Efendimiz (sav) ve ashabını bağrına basan Medineli müslümanlara ne ad verilir? Söyleyiniz.
Ashâb-ı Kiram-Din ilişkisi hakkında ne biliryorsunuz? Söyleyiniz.
Ashâb-ı Kiram şahsiyet kazanması hakkında ne biliyor­sunuz bilgi veriniz.
Ashâb-ı Kiram nasıl bir nesildir? Açıklayınız.
Ashâb-ı Kiram ile Rasûlullah (sav)'in mucizeleri arasında­ki ilişki hakkında ne biliyorsunuz? İzah ediniz.
Ashâb-ı Kiram-Cennet ilişkisi hakkında ne biliyorsunuz? Söyleyiniz.
Ashâb-ı Kiram niçin hidayet öncüleridir? Açıklayınız.
Ashâb-ı Kiram'ın hayırlı nesil olması ne anlama geliyor? Bilgi veriniz.
Ashâb-ı Kiram'ın İslâm ümmetinin müslümanlığında payı var mıdır? İzah ediniz.
Ashâb-ı Kirâm'ın Kur'an-ı Kerim'de zikredilen vasıfları nelerdir? Bilgi veriniz.
Ashâb-ı Kiranı arasında çıkan ihtilaflar hakkında ehl-i sün­net ve cemaatin görüşü nedir? Açıklayınız.
"Sahabe Kadılığı"nı yapmak İslâm ümmetinin vazifesi midir? İzah ediniz.
Sahabelere karşı müslümanlarm görevleri nelerdir? Bilgi veriniz.
Sahabeleri hayırla yadetmeyenlerin İslâm'a hizmet etmeleri mümkün mü? Açıklayınız.
Ashâb-ı Kiram kaç tabakaya ayrılır? Bilgi veriniz.

 KAYNAKLAR
[92] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/80. Müslim, Fedailü's-Sahabe, 161
[93] İbn Sa'd, Tabakât, IV, 37
[94] İbn Sa'd, Tabakât, IV, 37
[95] İbn Hacer, el-İsâbe, V, 212, İbn Abdi'l-Berr, İstiâb, V, 535
[96] El- Müstedrek/Hakim, C-.2, Sh-.257; El-Müsned/Ahmed b. Hanbel, C:3, Sh: 187
[97] Keşfu'l Hafa/Aclunî, C:l,Sh:132, Beyrut/1351
[98] El- Furûk/Karafî, C:4, Sh: 1305, 242.ci farkın sonunda Kahire/2001
[99] Hayatû's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-İsabe Fi temyizi Sahâbe/îbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Refat el-Başa, Beyrut/ty
[100] İbnu'1-Esir, Üsdü'l-Ğâbe II, 114.
[101] Haşr: 59/8.
[102] Muhammed: 47/ 2.
[103] Mücâdele: 58/22.
[104] Hucurat: 49/7
[105] Sarihu's Sünne/Taberi, C:l, Sh: 23; Mecmau'z Zevaid-/Heysemi,C: 10,Sh:16
[106] Âli İmran: 3/110
[107] Keşfu'l Hafa/El-Aclunî, C:l, Sh: 396, Beyrut/1351
[108] Haşr:59/9
[109] Mecmau'z Zevaid/Heysemî, C:I0, Sh: 40

Yorum Gönder

0 Yorumlar