1775 - Soru: İnanç yönünden kendileri ile bir Müslüman erkeğin evlenmesi caiz olmayan kadınlar kimlerdir?Cevap: Ehl-i kitabın dışında kalan ve inanç itibariyle küfür içinde bulunan kadınlardır. Onları şöyle sıralayabiliriz:
a) Budist veya Brehmen gibi isimlerle adlandırılan ve ineğin tenasül uzvuna tapan Mecusi Hindliler
b) Puta tapan kadınlar
c) İsmaili ve Karmati gibi sapık zındıklar
d) Komünizm gibi din ve ahlak bağlarını kırmış bir görüşün zebunu bulunan kadınlar
e) Mason ve Farmason olan kadınlar, (Masonluk ve Farmasonluk, uluhiyet fıkrini inkar eden, insancıl görünüp insanları dinsiz hale getirmeyi hedef alan bir görüştür)
1776 - Soru: Ehl-i kitaptan olan bir kadınla evlenmekte hiçbir mahzur yok mudur?Cevap: Dinimizin bu hususta verdiği müsaade, kerahetle birlikte caiz olmasıdır. Mekruhtur. Çünkü aralarında miras cereyan etmekte, doğacak çocuk, baba ve annesinin ayrı ayrı istikamette gelişmiş inançları arasında sarsıntılar geçirmeye maruz bulunmakta, onun gavurca hareketleri karşısında susmayı ihtiyar edeceği zor durumlarla karşılaşmaktadır.
1777 - Soru: Müslüman erkeğin nikahı altındaki Yahudi kadın, Hıristiyan olsa ne lazım gelir?Cevap: Hiçbir şey lazım gelmez. Nikah devam eder.
1778 - Feyziye Fetvalarından: "Müslüman bir erkeğin mecusi bir kadınla evlenmesi caiz olmaz" (H.Ec. 1/34) Açıklama: Mecusi, Budist, Brehmen olan Hintliler ile ateşe tapanlara denilmektedir. Böyle batıl bir inancın mensubu bulunan kadın ile bir Müslümanın evlenmesi caiz olmaz.
1779 - Soru: Gayrimüslim bir kadınla iman şartı koymadan evlenmek caiz midir?Cevap: Allah (cc) tarafından indirilmiş bir kitaba ve gönderilmiş bir peygambere inanan ve "ehl-i kitap" adı verilen Hıristiyan veya Yahudi bir kadınla Müslüman bir erkeğin evlenmesi, kerahetle caizdir. Böyle bir evlilik caiz olmakla beraber mekruhtur da. Zira o kadın, kocasının ölümü halinde malından miras olarak hak alamaz. Doğacak çocuk, Müslüman olmayan anasının telkin ve tesiri atında kalabilir. Kocası camiye giderken, kadın da kilise veya havraya gider. Müslüman yaparak evlenmek evladır.
1780 - Feyziye Fetvalarından: "Müslüman bir erkeğin Nasrani kadını nikahlaması caiz olur" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Bu müsaade, ehl-i kitaptan olan bir kadınla sınırlı olup müşrik veya mecusi olan kadını dışarda bırakmaktadır. Ehl-i kitap, "Allah (cc) tarafından gönderilmiş bir peygambere, indirilmiş semavi bir kitaba inanmış" kimseye denir.
Böyle bir kadınla, Müslüman bir erkeğin evlenmesine verilen müsaade, kerahetle birlikte verilmiş olmaktadır. Zira doğacak çocuğun terbiyesinde iki taraflı bir fikrin çarpışması ihtimali mevcuttur. Ayrıca, aralarındaki din ayrılığı miras almaya da manidir.
a) Budist veya Brehmen gibi isimlerle adlandırılan ve ineğin tenasül uzvuna tapan Mecusi Hindliler
b) Puta tapan kadınlar
c) İsmaili ve Karmati gibi sapık zındıklar
d) Komünizm gibi din ve ahlak bağlarını kırmış bir görüşün zebunu bulunan kadınlar
e) Mason ve Farmason olan kadınlar, (Masonluk ve Farmasonluk, uluhiyet fıkrini inkar eden, insancıl görünüp insanları dinsiz hale getirmeyi hedef alan bir görüştür)
1776 - Soru: Ehl-i kitaptan olan bir kadınla evlenmekte hiçbir mahzur yok mudur?Cevap: Dinimizin bu hususta verdiği müsaade, kerahetle birlikte caiz olmasıdır. Mekruhtur. Çünkü aralarında miras cereyan etmekte, doğacak çocuk, baba ve annesinin ayrı ayrı istikamette gelişmiş inançları arasında sarsıntılar geçirmeye maruz bulunmakta, onun gavurca hareketleri karşısında susmayı ihtiyar edeceği zor durumlarla karşılaşmaktadır.
1777 - Soru: Müslüman erkeğin nikahı altındaki Yahudi kadın, Hıristiyan olsa ne lazım gelir?Cevap: Hiçbir şey lazım gelmez. Nikah devam eder.
1778 - Feyziye Fetvalarından: "Müslüman bir erkeğin mecusi bir kadınla evlenmesi caiz olmaz" (H.Ec. 1/34) Açıklama: Mecusi, Budist, Brehmen olan Hintliler ile ateşe tapanlara denilmektedir. Böyle batıl bir inancın mensubu bulunan kadın ile bir Müslümanın evlenmesi caiz olmaz.
1779 - Soru: Gayrimüslim bir kadınla iman şartı koymadan evlenmek caiz midir?Cevap: Allah (cc) tarafından indirilmiş bir kitaba ve gönderilmiş bir peygambere inanan ve "ehl-i kitap" adı verilen Hıristiyan veya Yahudi bir kadınla Müslüman bir erkeğin evlenmesi, kerahetle caizdir. Böyle bir evlilik caiz olmakla beraber mekruhtur da. Zira o kadın, kocasının ölümü halinde malından miras olarak hak alamaz. Doğacak çocuk, Müslüman olmayan anasının telkin ve tesiri atında kalabilir. Kocası camiye giderken, kadın da kilise veya havraya gider. Müslüman yaparak evlenmek evladır.
1780 - Feyziye Fetvalarından: "Müslüman bir erkeğin Nasrani kadını nikahlaması caiz olur" (H.Ec. 1/33)
Açıklama: Bu müsaade, ehl-i kitaptan olan bir kadınla sınırlı olup müşrik veya mecusi olan kadını dışarda bırakmaktadır. Ehl-i kitap, "Allah (cc) tarafından gönderilmiş bir peygambere, indirilmiş semavi bir kitaba inanmış" kimseye denir.
Böyle bir kadınla, Müslüman bir erkeğin evlenmesine verilen müsaade, kerahetle birlikte verilmiş olmaktadır. Zira doğacak çocuğun terbiyesinde iki taraflı bir fikrin çarpışması ihtimali mevcuttur. Ayrıca, aralarındaki din ayrılığı miras almaya da manidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder