1669 - Soru: Bazı yerlerde nişan merasiminde kız ile oğlan birbirini görüp konuşurlar. "Dinimizde nikahlanmamış bir kadın veya kız, başka bir erkekle konuşamaz" diye dini nikah yapıyorlar. Bir zaman sonra, kız ile oğlanın arasında geçimsizlik doğuyor ve nişan bozuluyor, fakat oğlan yapılan dini nikahı koruyup kızı boşamıyor. Bu durumda kız başkasına nikah yapılabilir mi?Cevap: Ekseriyetle nişan merasimlerinden sonra oğlanın kız evine girip çıkmasını kolaylaştırmak için dini bir nikah yapıldığını işitmekteyiz. Bu akit, dinen muteber sayılacağından, eve girip çıkmasını kolaylaştırır, ama sonunda telafisine imkan bulunmayan durumlar da doğabilir. Nişanın bozulması halinde erkeğin dini nikahı da iptal etmesi ve kızı boşaması lazımdır. Aksi halde başkasıyla nikahlanması, dini esaslar dikkate alındığı zaman mümkün değildir.
1670 - Soru: Nişanlı bir kız, Hollanda'da bulunan amcasının yanına gitmiş ve oradaki gayrimüslimlerin çocuklarına bakacak. Bu kızın orada kalması ve nişanlısının da onu beklemesi doğru mudur?Cevap: Her ne kadar amcasının yanında kalsa bile, genç bir kızın gayri-müslimlerin arasında kalması ve onların çocuklarına bakması nasıl caiz görülebilir? Bu kızın amcası, yeğeninin çalıştığı yerde ve başını bekleyecek durumda değil ki. Bir de onunla evlenmek üzere sözleri kesilmiş bir kimse var ise, bu hüküm daha fazla daralır. Nişanlısı olan erkek için yapacak şey, "Ya çalışmaktan vazgeç, ya da benden" teklifinde bulunmaktır. Tercihi kız yapsın.
1671 - Soru: Nişanlılar bir odada başbaşa kalabilirler mi?
Cevap: Yanlarında kimse bulunmaksızın nişanlıların bir odada başbaşa kalması asla caiz değildir. Bir kadın nişanlı bulunduğu erkeğe evlenme vaadinde bulunmakla nikahlı sayılamaz. Nişanlılar veya bunlardan biri, evlenmekten vazgeçse, mihre mahsuben verilen şeyler tamamen geri verilir. Elde mevcut hediyeleri de karşılıklı olarak iade gerekir.
1672 - Soru: Köyümüzde nişan merasimlerinde, erkekler bir odada kadınlar da ayrı bir odada oturuyorlar. Nişanı yapılan kız, erkeklerin odasına gelip oradakilerin ellerini öpüyor. Böyle adet olmuş. Bunun bir mahzuru var mı?
Cevap: Bir kızın veya kadının, yabancı bir erkeğin elini sıkması veya tutup öpmesi caiz görülemez. Meğer ki o erkek, bahsi geçen kızın babası, dedesi, amcası gibi nikahı müebbeden haram olan yakın hısımlardan birisi olsun. Başka türlü caiz görülecek bir iş değildir.
1673 - Soru: Nişan, nikah sayılmaz mı? Kuduri kitabında "nikah icap ve kabul ile mün'akit olur" diyor. Nişan yapılırken erkeğin ebeveyni, kızı istediklerinde kızın anne, babası da "Biz size kızımızı veriyoruz" diyorlar. Sonra kız ve erkek de beğenip nişan yapılıyor. Kanaatimce bu bir nevi nikah sayılmaz mı? Cevap: Nişan, bir evlenme va'di veya kızını bir erkeğe vermek için vaadde bulunmaktan ibarettir. Nikahta ise, şahitlerin huzurunda ve mehir tesbiti suretiyle erkek ve kadının "aldım, vardım" diye kafi ifadeleriyle yapılan dini bir akittir. Tarifte yer alan unsurlar dikkatle incelendiği zaman nişanın nikah akdine benzeyen tarafları varsa da nikahın aynı sayılamaz. Bu itibarla:
a) Nişanlılardan birisi ölse, hayatta kalan, ölenin mirasından hisse alamaz.
b) Bir erkeğe evlenme vaadinde bulunan (nişanlı olan) kadın, araları bozulunca, erkeğin "seni boşadım" demesine ihtiyaç duymadan başka bir erkekle evlenebilir.
c) Nişanlı taraflar veya bunlardan bir taraf, nikah yapmaktan caysalar, elde mevcut hediyeler ve mehre mahsuben takılan bilezik vs.'yi tamamen geri verirler. İşte, ifadeye çalıştığımız bu hususlar dikkate alındığında, nişanın nikahla aynı şey olmadığı ortaya çıkar.
1674 - Soru: Ben okulda iken babam beni nişanlamış. Benim üç dört ay sonra haberim oldu. Fakat dünyalar başıma yıkıldı. Çünkü nişanlımı sevmiyorum. Şimdi bir muskacıya vanp, bir şeyler yazdırıp, nişanlımın kız tarafından bozulmasını sağlayacağım. Bu işte dinen mahzur var mı?
Cevap: Dolambaçlı, hileli ve günah olan yollarla böyle bir teşebbüste bulunmak yerine, onunla evlenmek istemediğinizi açıkça ifade etmelisiniz. Sonunda geçimsizlik ve aile yuvasının yıkılması ile sonuçlanacak bir işe baştan girmemelisiniz.
1675 - Soru: Bir gencin, şehvanî arzularını terk ederek, nişanlısı ile konuşmasında bir mesuliyet var mıdır?Cevap: O kimsenin nişanlısı ile konuşması, şehvani hislerinin tahriki ile olmaktadır. Bu gibi hislerin olmadığını sanmak veya iddiada bulunmak, kendini aldatmak olur. Mahzuruna gelince, arada nikah bulunmadığı için, onun yabancı bir kadından farkı yoktur. Nişan; namzetlik devresi olup, nikah gibi, mahzurları ortadan silip kaldıran bir akit değildir.
1676 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, namzedine nişan (hediyesi) adıyla birtakım eşya verip onlar henüz kadında mevcut iken evlenmekten vazgeçse, Zeyd o şeyleri geri almaya muktedir olur" (H.Ec. 1/39)
Açıklama: Nişan, nikah mahiyetinde bir akit değildir. Bu sebeple, verilen hediyeler, iki tarafın arasına te'life yarayan şeylerdir. Ancak, aralarının bozulması halinde, iki taraf elde bulunan şeyleri geri vermek zorundadırlar.
1677 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Hind, nişanlı bulunduğu şahıstan başkasına kendini nikahlasa, caiz olur" (H.Ec. 1/29)
Açıklama: Nişanlı olmak, nikahlı olmak manasına gelmez. Nişanlı bir kız, kendisini başka bir erkeğe nikahlasa, yapılan akit geçerli olur.
1678 - Netice Fetvalarından: "(Bir kadın) nişanlımdır, diyerek nikaha zorlanamaz" (H.Ec. 1/30)
1679 - Netice Fetvalarından: "Nişanlı olan bir erkek ve kadından biri (ölse) diğeri ona varis olmaz" (H.Ec. 1/30)
1680 - Soru: Zamanımızda nişan yapıldığı zaman, erkeğin kız evine gelmesi veya kız ile gezip tozmasını kolaylaştırmak için dini nikah yapılıyor. Bu doğru mu?Cevap: Nişanı müteakip kıyılan bu nikah, dini şartlara uygun bir biçimde yapılmış ise, dinen makbuldür. Ancak akla gelen birtakım sorular var. Şöyle ki:
a) İleride bir anlaşmazlık yüzünden nişan bozulsa, erkek yapılan dini nikaha dayanarak boşama yapmasa, kadının başka bir erkekle nikahlanması, dini esaslara göre nasıl mümkün olacak?
b) Önceden nikah yapılmış olduğu için, nişan bozulduğu zaman kadının nikahta tayin edilen mehirdeki hakkını alması gerekir. Bu nasıl mümkün olacaktır?
c) Nikah yapılmış olduğu için, bu kadın veya erkekden biri, düğünden önce vefat etmiş olsa, hayattaki eş ona varis olur. Bu miras hükmü nasıl yerine getirilecektir? Buna benzer daha nice sorular aklı zorlamaktadır.
Kız ile erkeğin görüşmelerine zemin hazırlamak için yapılan bu nikah sonunda doğabilecek dini ve ahlaki mahzurlardan kurtulmak için, düğüne yakın yapılmalıdır.
1670 - Soru: Nişanlı bir kız, Hollanda'da bulunan amcasının yanına gitmiş ve oradaki gayrimüslimlerin çocuklarına bakacak. Bu kızın orada kalması ve nişanlısının da onu beklemesi doğru mudur?Cevap: Her ne kadar amcasının yanında kalsa bile, genç bir kızın gayri-müslimlerin arasında kalması ve onların çocuklarına bakması nasıl caiz görülebilir? Bu kızın amcası, yeğeninin çalıştığı yerde ve başını bekleyecek durumda değil ki. Bir de onunla evlenmek üzere sözleri kesilmiş bir kimse var ise, bu hüküm daha fazla daralır. Nişanlısı olan erkek için yapacak şey, "Ya çalışmaktan vazgeç, ya da benden" teklifinde bulunmaktır. Tercihi kız yapsın.
1671 - Soru: Nişanlılar bir odada başbaşa kalabilirler mi?
Cevap: Yanlarında kimse bulunmaksızın nişanlıların bir odada başbaşa kalması asla caiz değildir. Bir kadın nişanlı bulunduğu erkeğe evlenme vaadinde bulunmakla nikahlı sayılamaz. Nişanlılar veya bunlardan biri, evlenmekten vazgeçse, mihre mahsuben verilen şeyler tamamen geri verilir. Elde mevcut hediyeleri de karşılıklı olarak iade gerekir.
1672 - Soru: Köyümüzde nişan merasimlerinde, erkekler bir odada kadınlar da ayrı bir odada oturuyorlar. Nişanı yapılan kız, erkeklerin odasına gelip oradakilerin ellerini öpüyor. Böyle adet olmuş. Bunun bir mahzuru var mı?
Cevap: Bir kızın veya kadının, yabancı bir erkeğin elini sıkması veya tutup öpmesi caiz görülemez. Meğer ki o erkek, bahsi geçen kızın babası, dedesi, amcası gibi nikahı müebbeden haram olan yakın hısımlardan birisi olsun. Başka türlü caiz görülecek bir iş değildir.
1673 - Soru: Nişan, nikah sayılmaz mı? Kuduri kitabında "nikah icap ve kabul ile mün'akit olur" diyor. Nişan yapılırken erkeğin ebeveyni, kızı istediklerinde kızın anne, babası da "Biz size kızımızı veriyoruz" diyorlar. Sonra kız ve erkek de beğenip nişan yapılıyor. Kanaatimce bu bir nevi nikah sayılmaz mı? Cevap: Nişan, bir evlenme va'di veya kızını bir erkeğe vermek için vaadde bulunmaktan ibarettir. Nikahta ise, şahitlerin huzurunda ve mehir tesbiti suretiyle erkek ve kadının "aldım, vardım" diye kafi ifadeleriyle yapılan dini bir akittir. Tarifte yer alan unsurlar dikkatle incelendiği zaman nişanın nikah akdine benzeyen tarafları varsa da nikahın aynı sayılamaz. Bu itibarla:
a) Nişanlılardan birisi ölse, hayatta kalan, ölenin mirasından hisse alamaz.
b) Bir erkeğe evlenme vaadinde bulunan (nişanlı olan) kadın, araları bozulunca, erkeğin "seni boşadım" demesine ihtiyaç duymadan başka bir erkekle evlenebilir.
c) Nişanlı taraflar veya bunlardan bir taraf, nikah yapmaktan caysalar, elde mevcut hediyeler ve mehre mahsuben takılan bilezik vs.'yi tamamen geri verirler. İşte, ifadeye çalıştığımız bu hususlar dikkate alındığında, nişanın nikahla aynı şey olmadığı ortaya çıkar.
1674 - Soru: Ben okulda iken babam beni nişanlamış. Benim üç dört ay sonra haberim oldu. Fakat dünyalar başıma yıkıldı. Çünkü nişanlımı sevmiyorum. Şimdi bir muskacıya vanp, bir şeyler yazdırıp, nişanlımın kız tarafından bozulmasını sağlayacağım. Bu işte dinen mahzur var mı?
Cevap: Dolambaçlı, hileli ve günah olan yollarla böyle bir teşebbüste bulunmak yerine, onunla evlenmek istemediğinizi açıkça ifade etmelisiniz. Sonunda geçimsizlik ve aile yuvasının yıkılması ile sonuçlanacak bir işe baştan girmemelisiniz.
1675 - Soru: Bir gencin, şehvanî arzularını terk ederek, nişanlısı ile konuşmasında bir mesuliyet var mıdır?Cevap: O kimsenin nişanlısı ile konuşması, şehvani hislerinin tahriki ile olmaktadır. Bu gibi hislerin olmadığını sanmak veya iddiada bulunmak, kendini aldatmak olur. Mahzuruna gelince, arada nikah bulunmadığı için, onun yabancı bir kadından farkı yoktur. Nişan; namzetlik devresi olup, nikah gibi, mahzurları ortadan silip kaldıran bir akit değildir.
1676 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, namzedine nişan (hediyesi) adıyla birtakım eşya verip onlar henüz kadında mevcut iken evlenmekten vazgeçse, Zeyd o şeyleri geri almaya muktedir olur" (H.Ec. 1/39)
Açıklama: Nişan, nikah mahiyetinde bir akit değildir. Bu sebeple, verilen hediyeler, iki tarafın arasına te'life yarayan şeylerdir. Ancak, aralarının bozulması halinde, iki taraf elde bulunan şeyleri geri vermek zorundadırlar.
1677 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Hind, nişanlı bulunduğu şahıstan başkasına kendini nikahlasa, caiz olur" (H.Ec. 1/29)
Açıklama: Nişanlı olmak, nikahlı olmak manasına gelmez. Nişanlı bir kız, kendisini başka bir erkeğe nikahlasa, yapılan akit geçerli olur.
1678 - Netice Fetvalarından: "(Bir kadın) nişanlımdır, diyerek nikaha zorlanamaz" (H.Ec. 1/30)
1679 - Netice Fetvalarından: "Nişanlı olan bir erkek ve kadından biri (ölse) diğeri ona varis olmaz" (H.Ec. 1/30)
1680 - Soru: Zamanımızda nişan yapıldığı zaman, erkeğin kız evine gelmesi veya kız ile gezip tozmasını kolaylaştırmak için dini nikah yapılıyor. Bu doğru mu?Cevap: Nişanı müteakip kıyılan bu nikah, dini şartlara uygun bir biçimde yapılmış ise, dinen makbuldür. Ancak akla gelen birtakım sorular var. Şöyle ki:
a) İleride bir anlaşmazlık yüzünden nişan bozulsa, erkek yapılan dini nikaha dayanarak boşama yapmasa, kadının başka bir erkekle nikahlanması, dini esaslara göre nasıl mümkün olacak?
b) Önceden nikah yapılmış olduğu için, nişan bozulduğu zaman kadının nikahta tayin edilen mehirdeki hakkını alması gerekir. Bu nasıl mümkün olacaktır?
c) Nikah yapılmış olduğu için, bu kadın veya erkekden biri, düğünden önce vefat etmiş olsa, hayattaki eş ona varis olur. Bu miras hükmü nasıl yerine getirilecektir? Buna benzer daha nice sorular aklı zorlamaktadır.
Kız ile erkeğin görüşmelerine zemin hazırlamak için yapılan bu nikah sonunda doğabilecek dini ve ahlaki mahzurlardan kurtulmak için, düğüne yakın yapılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder