30 Aralık 2011 Cuma

Hidâyet ve Güzel Ahlâk


Her perşembe evimde kur'an okuyoruz. Fazla Kalabalık değiliz ama ilim ile meşgul olmak güzel..Bu hafta müzzemmil suresini genel olarak işledik .. Daha detaylıda öğrenmeyi Allah nasib eylesin talebelerim gelecek diye pasta yaptım (içine sevgimi aşkımı kattım) herkes çok beğendi.. hobimevim.blogcu sitemde de yayınladım..orada da beğenildi...Allah herkezden razı olsun...

Rabbimden diliyorum ki ilme meraklı olanlarla cemaatim dolsun...hepberaber ilim araştırma yapalım ve birbirimize öğretelim..İbadetlerimizi, itikatlarımızı ve maneviyatlarımızı güzelleştirelim....Bu kolay bir şey değil....Bence herşeyin başı her zaman ve her yerde GÜZEL AHLAK...
imam Malik den; Muaz b. Cebel (r.a.): Yemene vali olarak giderken «Ayağımı üzengiye koyduğum zaman Resûlullah (s.a.v.)'in bana son tavsiyesi şu oldu: Ey Muaz b. Cebel! İnsanlar için ahlâkını güzelleştir.»İlimin hamili olan bir insanın kaba olduğunu bir düşünün insanlara ne verebilir
Allah'tan her zaman kendim için ve tüm sevdiklerim için istediğim ilk şey HİDAYET VE GÜZEL AHLAK'tır.
Kendimize dua etmeyi unutmayalım. Allah'ın mekrinden emin olamayız....Güzel Rabbim bizi her zaman doğru yol üzerinde sabitkadem eylesin...Birbirimiz için dua edenlerden eylesin... Allah'a emanet olun Müslim'den gelen rivayeti lütfen okuyun.

15- (2282) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Âmir EI-Eş'arî ve Muhammed b. Alâ' rivayet ettiler. Lâfız Ebû Âmir'indir. (Dediler ki) : Bize Ebû Üsâme Büreyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Musa'dan, o da Peygamber  (Sallallahü Aleyhi ve Settern)'den. naklen rivayet etti:

«Gerçekten Allah (Azze ve Celle)'nin beni hidâyet ve ilimle gönderme­sinin misâli bir yere isabet eden yağmur gibidir. Bu yerin bir kısmı güzel­dir. Suyu kabul eder, ot ve birçok çimen bitirir. Bir kısmı da çoraktır. Suyu tutar. Allah onunla da insanlara fayda verir. Ondan su içerler, hayvan sularlar, hayvan otlatırlar. Yerin başka bir kısmına da yağmur isabet eder, ancak o sadece düz yerdir. Ne su tutar, ne de çimen bitirir, işte Allah'ın dinince fakih olan ve Allah'ın benimle gönderdiği şeyden kendisine fayda verdiği; öğrenip öğreten kimsenin misâli ile bu hususta kibirinden baş kal­dırmayanın ye benim kendisiyle gönderildiğim Allah'ın hidâyetini İcabul etmeyenin misâli budur.»  buyurmuşlar.

 Nevevî diyor ki: 

«Bu ha­dîsten maksad Peygamber {Sallallahü Aleyhi ve SeUem) 'in getirdiği doğru yolu yağmurla temsildir. 

Mânâsı şudur: 
Yeryüzü üç nevidir. İnsanlar da öyledir. Bir nevi yağmurdan faydalanır. Kurumuşken dirilerek çimen bi­tirir, insanlar, hayvanlar .ve ekinler ondan istifâde eder. 
İnsanların birin­ci nev'i de öyledir. Kendilerine hidâyet ve ilim yetişir, onu bellerler. Kalbler dirilir. 
 Onunla amel eder ve başkasına öğretirler. Bu suretle hem kendileri faydalanır, hem başkalarını faydalandırırlar. Yerin ikinci nev'i kendisi için faydalanmayı kabul etmeyendir.
 Lâkin kendisinde başkası için fayda vardır. O da suyu tutması dır. Böylece ondan insanlar ve hay­vanlar faydalanırlar. İnsanların ikinci nev'i de böyledir. Belleyişli kalb-leri vardır. Lâkin dürüst anlayışları, mânâ ve hükümleri çıkaracak olgun akılları yoktur. Tâat ve amelde ictihad edemezler. 
Bunlar ilmi ve hidâyeti istifâde etmek isteyen biri gelip isteyinceye kadar muhafaza ederler. Ge­len onlardan alıp istifâde eder. 
Bu gibiler de kendilerine ulaşan ilimle başkasına fayda verirler. Yerin üçüncü nev'i hiç bir şey yetiştirmeyen şabh ve tuzlu yerdir. 
Bu ne sudan istifâde eder, ne de başkası istifâde et­sin diye suyu tutar. İnsanların üçüncü nev'i de böyledir. Bunların ne bel­leyişli kalbleri vardır, ne de anlayışlı akılları... 
İlmi işittikleri vakit on­dan faydalanmazlar. Başkaları faydalansın diye bellemezler.»

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı