“1- Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla.
2- (Ezelden ebede kadar bütün) Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
3- (O) Rahmandır Rahim’dir.
4- Ceza Günü’nün sahibidir.
5- Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım isteriz!
6- Bizi doğru yola ilet.
7- Nimet verdiğin kimselerin yoluna!.. Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil!” (Fatiha: 1/1-7)
“Çünkü Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin! Bu dosdoğru bir yoldur”. (Âl-i İmrân: 3/51)
“De ki: (Bana gelince) şüphesiz ki Rabbim, beni dosdoğru bir yola hidayet etti. (Ayakta) dimdik duran bir dine, İbrahim’in hanif dinine... O, müşriklerden olmadı. De ki: Şüphesiz benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Bunu (tebliğ etmek)le emrolundum ve Ben müslümanların ilkiyim”. (En’âm: 6/161-163)
“De ki: Ey insanlar! Ben Allah’ın Rasûlü’yüm. Hepiniz için gönderildim. O Allah ki göklerin ve yerin mülkü O’nundur. O’ndan başka mabud yoktur. Diriltir ve öldürür. O halde Allah’a ve Ümmi Nebi olan Rasûlü’ne iman edin. Allah’a ve O’nun kelimelerine (Kur’an’â) iman eden O (Ümmi Nebiye) tâbi olun. Umulur ki hidâyet olunursunuz”. (A’râf: 7/158)
“Her peygamberi, ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat olunsun diye gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettiklerinde sana başvurup Allah’dan af talep etselerdi ve peygamber de onlar için af talep etseydi, kesinlikle Allah’ın tevbeleri kabul edici ve bağışlayıcı olduğunu görürlerdi”. (Nisâ: 4/64)
“Ey iman edenler! Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. Sakın (Kur’an’ı) işitip durduğunuz halde ondan yüzlerinizi çevirmeyin”. (Enfâl: 8/20)
“Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin ki (bu sayede) rahmet olunasınız!” (Âl-i İmrân: 3/132)
“Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Aksi takdirde korkuya kapılır, rüzgârınız (gücünüz-devletiniz) gider. Sabredin! Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir”. (Enfâl: 8/46)
“Ey inananlar! Allah’a itaat edin! Rasûlullah’a ve sizden olan idarecilere itaat edin! Bir şeyde ihtilâfa düşerseniz, Allah’a ve Ahiret günü’ne inanıyorsanız eğer onu(n hallini) Allah(ın Kitabın)a ve Rasûl(ünün Sünnetin)e götürün. Böyle yapmanız, sizin için hayırlı ve (netice itibariyle de) pek iyidir!” (Nisâ: 4/59)
“Mümin kimseler aralarında hüküm vermek maksadıyla Allah’a (Kitabı’na) ve peygamberine çağırıldıkları zaman onların sözü ancak “Dinledik ve itaat ettik” demeleridir. İşte bunlar var ya! Felah bulacak olanlardır. Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat eder, Allah’tan korkar ve sakınırsa onlar korkulardan kurtulmuşlardır”. (Nûr: 24/51-52)
“(Ey Rasûlüm) de ki: Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz (bilin ki peygamberin) vazifesi, ona yükletilen (peygamberliği tebliğ etmesi)dir. Sizin de vazifeniz, size yükletilen(itaat)tir. İtaat ederseniz doğru yolu bulursunuz. Peygamber’e düşen ancak apaçık bir şekilde Allah’ın emrini tebliğ etmektir. Allah sizden iman edip, salih amellerde bulunanlara (şunu) va’detmiştir: Onlardan öncekileri nasıl iktidar sahibi kıldı ise onları da yeryüzünde iktidar sahibi kılacaktır. Kendileri için beğendiği dinlerini (İslâm’ı, yeryüzünde) sabit kılıp sağlamlaştıracaktır. Onları korkularından sonra güvenliğe kavuşturacaktır. (Çünkü) Onlar sadece bana ibadet eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra küfre saparsa işte onlar fasıkların ta kendisidirler. Namazı (dosdoğru) kılın, zekâtı verin, Peygamber’e itaat edin ki rahmete kavuşasınız”. (Nûr: 24/54-56)
“Ey iman edenler! Allah’tan (azabından) sakının ve doğru söz söyleyin. (Böyle Allah’tan korkar da doğru sözlü olursanız) Allah sizin işlerinizi düzeltir (sizi muvaffak kılar) ve günahlarınızı da bağışlar. Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse kesinlikle o büyük bir zafer elde etmiştir”. (Ahzâb: 33/70-71)
“Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat bahşeden şeylere (ilahi hükümlere) çağırdığında, Allah’a ve Rasûlü’ne icabet edin. Bilin ki Allah kişi ile onun kalbi arasına girer. Ve sizler şüphesiz ki O’(nun huzuru)na götürülüp toplanacaksınız”. (Enfâl: 8/24)
“(Ey Muhammed!) De ki: Allah’a ve peygambere itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz (bilin ki) Allah kâfirleri kesinlikle sevmez”. (Âl-i İmrân: 3/32)
“Kim peygambere itaat ederse, kesinlikle o Allah’a itaat etmiş olur. Kim (de peygambere itaatden) yüz çevirirse (bu durum seni sıkmasın). Zira seni onların üzerine gözetici olarak göndermedik”. (Nisâ: 4/80)
“Allah’a ve peygambere itaat edenler, Allah’ın nimetine mazhar olmuş peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaşlardır!” (Nisâ: 4/69)
“İşte bunlar (yetimler, vasiyet ve miraslar hakkında bahsi geçen ahkâm) Allah’ın hudutlarıdır. (Onları geçmek caiz değildir). Kim, Allah’a ve O’nun Rasûlü’ne itaat ederse, Allah o kimseyi (ağaçlarının) altından nehirler akan cennetlere yerleştirir. O cennetlerde ebedi kalıcıdırlar. Bu, büyük kurtuluşun ta kendisidir. Kim Allah’a ve O’nun Rasûlü’ne isyan eder, Allah’ın hududunu (koyduğu yasakları) çiğnerse Allah, ebedî kalmak üzere onu cehenneme sokar ve onun için alçaltıcı bir azap mevcuttur”. (Nisâ: 4/13-14)
“(Ey Muhammed) Sana enfal (savaşta elde edilen ganimet mallarının kime aid olduğun)dan sorarlar. De ki: “Ganimetler Allah’ın ve Rasûlü’nündür”. Allah’tan sakının! Aranızdaki (anlaşmazlığı) düzeltin. Eğer (gerçekten) mü’min iseniz Allah’a ve Rasûlü’ne itaat edin. (Olgun) Mü’minler ancak o kimselerdir ki Allah(ın zatı, azab ile korkutması) anıldığı zaman (havf ve haşyetlerinden) kalbleri ürperir Kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğu zaman, bu, onların imanlarını artırır. Onlar (sadece) Rablerine tevekkül ederler (başkasına değil, O’na güvenirler). O kimselerdir ki namazı (hakkını vererek) dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah’a itaat uğrunda) harcarlar. İşte gerçek mü’minler onlardır. Rablerinin katında (cennette) onlar için yüksek mertebeler, mağfiret ve kerim bir rızık vardır”. (Enfâl: 8/1-4)
“Mü’min erkeklerle, mü’min kadınlar birbirlerinin velisidir (dost ve yardımcısıdır). İyiliği emrederler, kötülükten menederler, namazı kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederler. İşte bunlar var ya! Allah onlara merhamet edecektir. Şüphesiz Allah üstündür, hikmet sahibidir”. (Et-Tevbe: 9/71)
“(Ey Muhammed) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tâbi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın! Allah çokça affeden ve çokça merhamet edendir!”. (Âl-i İmrân: 3/31)
“Andolsun ki Allah’ın Rasûlü’nde sizin için, Allah’a ve Ahiret Günü’ne kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için güzel bir örnek vardır”. (Ahzâb: 33/21)
“Allah’ın o şehirler halkından Rasûlü’ne verdiği fey’ (cinsinden ganimet ve cizye, haraç gibi diğer vergiler) Allah’a, Resüle, (Rasûlün) akrabası bulunanlara, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Ki (o servet) içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan birşey olmasın. Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasaklamış ise ondan da sakının ve Allah’ın azabından korkun. Çünkü Allah’ın azabı şiddetlidir”. (Haşr: 59/7) [1]
[1] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/13-16.
Allah razi olsun paylasim icin.
YanıtlaSil