11 Ekim 2011 Salı

Habib-i Neccar



Çok güzel turistik bir mekan tabii bizim için çok kıymetli yerlerden biri . özellikle Yasin Suresinde anlatılan kıssanın geçtiği yerler  türbe için bir alta doğru hatta onun da altında bir odanın da olduğunu söylediler ama ben hiç inemedim..

sadece türbenin sandukanın resmini çektim hemen çıktım sonra bir daha indim dua yapılıyordu onu bile zor bitene kadar sabrettim 

çünkü dar bir alan ve mahşer gibi tıklım tıklım hala aklıma gelince bile boğuluyor gibi oluyorum... Allah yapılan duaları kabul etsin inşaallah Amiin! 

Anlatmadan geçemiycem bu yörenin halkı hem burayla hem gelen gidenle çok ilgili, güler yüzlüler biz ordayken bile sünnet için kur'an töreni vardı. Bu mekan hiç boş kalmıyor...

Daha sonra camiinin güzelliğini yakalamaya çalıştım herşey çok güzel ve bakımlı Allah razı olsun buraları hizmete açanlardan..

Biraz da buraları ilmi olarak anlatalım!

Allahu Tealâ, Antakya halkının başından geçenlerden ibret almamız için Rasulullah’a (A.S.) şöyle sesleniyor:

Şu şehir ahalisini onlara örnek ver!

Hani oraya (İsa A.S.’ın yanındaki ilim ve gönül adamlarından) elçiler gelmişlerdi. Biz o zaman onlara iki elçi göndermiştik de her ikisini de yalanlamışlardı. Biz de bir üçüncü ile onları desteklemiştik ve:

- “Biz size gönderilmiş elçileriz” demişlerdi. (Yasin/13-14)


 

Şehirde günlerce kalmışlar ve ellerinden geldiğince herkese Allah’ın dinini anlatmaya çalışmışlardı. Buna rağmen halk elçileri kabul etmedi ve onlara:

- “Siz, bizler gibi insansınız; başka bir şey değilsiniz. Hem Rahman da hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.” dediler. Elçiler de (bu söze karşı) şöyle söylediler:

- “Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş kimseleriz. Bize düşen, ancak açıkça tebliğdir; başka bir şey değildir.” (Yasin/15-17)

Elçilerin bütün ikna gayretleri sonuç vermedi. Halk hırçınlaştıkça hırçınlaştı ve tehdit ederek elçilere:

- “Siz bize uğursuz geldiniz. Yemin olsun ki, eğer (bu işten) vazgeçmezseniz, sizi taşlarız ve çok acı verecek eziyetler yaparız.” dediler. (Yasin/18)


 

Kendilerine hücum etmeye hazır olan şehir halkının bu tehditi karşısında elçilerin cevabı şöyle oldu:

- “Uğursuzluğunuz sizinledir (kendinizden kaynaklanmaktadır). Size öğüt verildi diye mi (böyle söylüyorsunuz)? Doğrusu siz haddi aşmış bir toplumsunuz.” (Yasin/19)

Elçiler tam sözlerini bitirmişti ki;

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi:

“- Ey hemşehrilerim! Bu elçilere uyun!” (Yasin/20)

 


Allah’ın methettiği bu adamın Habibu’n-Neccar adında bir kişi olduğu rivayet edilir. Hemşehrilerinin aşırıya gittiğini görünce onlara acıdı ve şefkatle yalvardı:

“- Uyun, sizden hiçbir ücret istemeyip hidayet üzere hayat sürenlere!” (Yasin/21)

 

İşte Habibu’n-Neccar, hemşehrilerine bu iki ölçüye uyan bu elçilere uyulması gerektiğini bildiriyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

“- (Bana gelince,) neden beni yaratmış olan ve hepinizin dönüp varacağı Allah’a kulluk etmiyeyim?

(Neden) O’ndan başka ilâhlar edineyim? (Öyle yaparsam) Rahman bana bir zarar vermek isterse ne o ilâhların şefaatı zerre kadar fayda getirir, ne de (bizzat kendileri) beni koruyabilirler.

İşte o zaman ben, apaçık bir sapıklığa düşmüş olurum.

Ama bakın! Ben Rabbinize inanıyorum, sizler de bunu işitmiş olun!” (Yasin/22-25)

 


Allah aşığı Habibu’n-Neccar sözlerini bitirince hemşehrileri, üzerine çullanıp onu şehit ettiler. Mübarek naaşı yere serilince Allah tarafından ona şöyle denildi:

- Gir cennete!” (Yasin/26)

O ise, hemşehrilerinin kendisini öldürmüş olduğuna aldırmaksızın büyük bir merhametle Allah’ın huzurunda şöyle söylüyordu:

“- Ah keşke halkım bir bilseydi! Bilseydi Rabbimin beni affettiğini ve ikram görenlerden eylediğini...” (Yasin/26-27) Fakat artık Antakyalılar bu temenniyi duyamazlardı.

 


“- Yazık şu insanlara ki, kendilerine hangi elçi geldiyse onu alaya aldılar.. Halbuki kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi ve onların geri dönmediğini görmezler miydi? Ve (görmüyorlar mı sonunda) hep birlikte huzurumuzda toplanacaklarını?” (Yasin/28-32)

  Kemal Süleymanoğlu,  Semerkand Dergisi" biligilerinden faydalanarak bu sayfayı oluşturdum. 
Resimler bana ait.O mübarek beldelere inşaallah en kısa zaman da tekrar giderim..Çünkü mübarek yerlerin tasarrufları vardır. Hadisi şerifler de dünyanın bazı yerleri zem edildiği gibi bazı yerleri de mübarek kılınmıştır. 
(İbadet yapılan yerler ve Allah'ın hatırlandığı tüm mekanlar mübarektir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı