3. İslâm'ın Şartları
Ebû Abdirrahman Abdillah b. Ömer b. Hattab (r.a) şöyle demiştir:
Rasülullah'ı (s.a.v) şöyle derken işittim:
“İslâm beş (şey) üzerine bina edilmiştir, Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in, onun peygamberi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kabe'yi haccetmek, Ramazan orucunu tutmak.”
Efendimiz'in (s.a.v) “İslâm beş şey üzerine bina edilmiştir” sözünden; bu beş şeyi yapanın, müslümanlığının tam olduğu anlaşılır. Nasıl ki bir ev gerekli şeyler ifa edilince tamamlanırsa İslâm da beş şey ifa edilince tamamlanır. Bu bina manevi bir binadır. Ancak hissi binaya benzetilmiştir. Aralarındaki benzetme yönü de, hissi binanın bazı temelleri yıkılınca tam olmayacağı gibi, manevi binanın da böyle olacağıdır. Bunun için Peygamber (s.a.v): “Namaz dinin direğidir. Onu terk eden dinini yıkmış demektir.” buyurmuştur. Diğer esaslar da aynen böyledir. Manevi bina ile alâkalı olarak şu şiir söylenmiştir:
“İşlerin binası (idaresi) salih oldukları sürece ehli dinindir.
Onlar salih olmazlarsa işler kötü kimselere kalır.
İnsanlar başıboş ve yöneticisiz olmaz,
Cahil kimseler yönetici olunca ise yöneticileri var sayılmaz.
Ev direksiz yapılmaz, önceden ağaçları dikilmeden de direk bulunmaz (olmaz).”
Allah Teâlâ da müminlerle münafıklar için darbı mesel olarak şu âyeti kerimeyi indirmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır; yoksa, yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.”[40]
Allah (c.c) müminlerin binasını sapasağlam duran bir dağ üzerine yapılmış bir binaya benzetiyor, kâfirlerin binasını ise, yerinde duramayan ve uçurumun kenarına yapılan binaya benzetiyor. Neticede deniz uçurumla birlikte binayı göçürüp sulara gömdüğü gibi kafir de cehenneme düşer ve helak olur.
Efendimiz (s.a.v), “İslâm beş şey üzerine bina olundu”sözünde üzerine diye terceme ettiğimiz “Alâ” “Bi” manasınadır ve "beş şey ile..." demektir. Yoksa bina o beş şeyin üzerinde değildir. Şayet bunun zahirî manasını alacak olursak bu beş şey İslâm’ın dışında kalmış olur ki bu yanlıştır. Buradaki “Alâ” harfi cerrini “Min” manasına da alabiliriz. Bu durum şu âyeti kerimede geçen; “Ancak eşleri ve ellerinin sahip oldukları...”nın yerine kullanılması gibi olur.
Hadiste geçen beş şey binanın temel taşlardır. Diğer farzlar ve sünnetler (vacip ve müstehaplar) ise, tamamlayıcı kabilinden olan şeylerdir ki onlar da binanın süsleridir. Hadis-i şerifte Efendimiz'in (s.a.v) şöyle buyurduğu nakledilmiştir:
”İman yetmiş kusur şubedir. En yücesi “Lailahe illallah” demek, en alt derecesi ise, sıkıntı veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. ”
Efendimizin (sa.v) ”Kabe'yi haccetmek, Ramazan orucunu tutmak” sözü: Bu rivayette önce hac sonra oruç zikredilmiştir. Bu söylerken gözetilen bir tertiptir.Yoksa hüküm açsından öncelik yoktur. Nitekim Ramazan orucu, hacdan önce farz kılınmıştı. Başka bir rivayette de önce oruç, sonra hac zikredilmiştir. [41]
KAYNAKLAR
[40] Tevbe: 9/109.
KAYNAKLAR
[40] Tevbe: 9/109.
[41] İmam Nevevi, Kırk Hadis, Kahraman Yayınları: 39-41.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder