Bilesin ki, komsuluk, islâm kardesliginin ötesinde haklar gerektirir. Buna göre müslüman komsu, her müslümanin haklari yaninda daha baska haklar tasir.
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Üç türlü komsu vardir: Birinin bir, öbürünün iki, digerinin üç hakki vardir. Komsusu üzerinde üç hakki olan komsu, akrabadan olan komsudur. Onun biri müslüman olmaktan, digeri komsuluktan ve öbürü de akrabaliktan ileri gelen üç hakki vardir.
Komsu üzerinde iki hakki olan komsu müslüman olan komsudur. Onun komsusu üzerinde biri müslüman olmaktan, digeri de komsu olmaktan ileri gelen iki hakki vardir. Komsusu üzerinde tek hakki olan komsu da müslüman olmayan komsudur."
Peygcamber'imizin müsiüman olmayan komsuya da sirf komsudur diye hak tanidigini görüyorsun.
"Komsuna karsi iyi davran ki, müslüman olasin."
«— Cebrail (A.S), komsu hakkinda bana o kadar israrli tavsiyelerde bulundu ki, onu vâris ilân edecegini sandim.»
«— Allâh'a ve âhiret gününe inanan kimse, komsusuna karsi iyi davransin.»
«— Komsusu zararindan emin olmadikça kisi mü'min olmaz.»
«— Kiyamet Günü ilk defa komsular hesaplasacaktir. Komsunun köpegine tas atmakla onu rahatsiz etmis olursun.»
Söylendigine göre, adami biri ibni Mes'ûd'a gelerek «Benim bir komsum var, beni rahatsiz ediyor. Bana sövüyor ve sikinti çektiriyor.» diye sikâyet eder.
Ibni Mes'ûd da O'na; «Madem ki, o senin hakkinda Allah'a karsi geliyor, sen var onun hakkinda Allah'a itaat et» diye cevap verir.
Peygamber'imize bir kadin hakkinda «Falan kadin gündüzleri oruç tutup geceleri nafile namaz kiliyor, fakat komsularini rahatsiz ediyor» dediler. Peygamber'imiz
«O cehennemliktir» buyurdu.
Adamin biri Peygamber'imize gelerek komsusundan sikâyet etti.
Peygamber'imiz ona:
«Sabret» buyurdu. Fakat adam sikâyet etmeye devem edince üçüncü ve dördüncü keresinde ona «Esyani sokaga at» diye buyurdu.
Adam da öyle yapti. Gelip geçenler adama «Neyin var diye sorunca «Onu komsusu rahatsiz etti» diye cevap aliyorlardi. Bunun üzerine «Allâh´in laneti komsusu üzerine olsun» diyorlardi. Cok geçmeden komsusu adama geldi ve «Esyani evine al, Allah'in adina yemin ederim ki, bir gün seni rahatsiz etmem.» dedi.
Zühri'nin bildirdigine göre, adamin biri Peygamber'imize gelerek komsusundan sikâyetçi oldugunu söyledi. Peygamber'imiz mescid kapisindan
«Komsuluk kirkinci eve kadar uzar» diya ilân edilmesini emretti. Zühri bu konuda açiklama yaparak «Kirk ev bu tarafa dogru, kirk ev su tarafa dogru, kirk ev beriki tarafa dogru ve kirk ev de öteki tarafa dogru» diyerek dört yönü isaret etti.
Peygamber'imiz buyuruyor ki:
"Kadin, ev ve at bahsinde ugur ve ugursuzluk sözkonusudur. Kadinin ugurlusu mehri ucuz, nikâhlanmasi kolay ve huyu iyi olanidir.
Ugursuzu mehri pahali, nikâhlanmasi zor ve huyu kötü olanidir.
Evin ugurlusu genis ve komsulari iyi olani, ugursuzu dar ve komsulari kötü olanidir. Atin ugurlusu yumusak basli ve iyi huylu olani, ugursuzu serkes ve fena huylusudur."
Bilesin ki, komsuluk hakki sadece komsuyu rahatsiz etmemekle bitmez, onun eziyetine katlanmak da gerekir. Suna göre komsusunu rahatsiz etmemek, komsu hakkini ödemeye yeterli degildir. Hatta komsunun eziyetine katlanmak da yetmez. Onun ile mutlaka iyi geçinmek, iyilik ve yardimda bulunmak gerekir.
Bildirildigine göre Kiyamet Günü fakir komsu, zengin komsunun yakasina yapisarak «Yâ Rabb'î, bana neden yardim etmedigini ve neden kapisini yüzüme kapattigini bu adama sor» der.
Abdullah Ibni Mukaffa Komsularindan birinin binek hayvani borcu karsiliginda evini satiliga çikarmak zorunda kaldigini duydu. Adam saçak komsusu idi. Haberi alinca «Eger evini yok yere satarsa saçak komsulugu hakkini ödememis olurum» diyerek evinin parasi kadar adama para hibe etti ve «Evini satma» dedi.
Marifet ehlinden biri evinde fare oldugundan sikâyet eder, ona «Kedi edinseniz» derler. Adam su cevabi verir. «Korkarim ki, kedi sesini duyan fareler ürküp komsu evlere kaçarlar da o zaman kendi hesabima istemedigim bir duruma onlar hesabina istemis olurum.»
Baslica komsuluk haklari sunlardir:
1 — Karsilasinca selâm vermek.
2 — Onu lâfa tutmamak.
3 — Cok soru sormamak.
4 — Hastaliginda ziyaretine gitmek.
5 — Basina bir musibet gelince onu teselli etmek ve derdine ortak olmak.
6 — Sevindirici bir olay karsisinda onu tebrik ederek mutluluguna katilmak.
7 — Kusurlarina göz yummak.
8 — Ayiplarini üstünkörü bir sekilde gözlemek.
9 — Duvarinin üzerine mertek koymak suretiyle onu dara düsürmemek.
10 — Yalagina su dökmemek.
1 — Bahçesine cöp veya toprak dökmemek.
12 — Evine varan yollarini daraltmamak.
13 — Evine ne götürdügünü tâkib etmemek.
14 — Açiga çikan ayiplarini örtmek.
15 — Basina bir hal geldiginde öfkesini dindirmek.
16 — Yoklugunda evine göz kulak olmak.
17 — Aleyhindeki sözlere kulak asmamak.
18 — Mahrem taraflarindan gözlerini sakindirmak.
19 — Hizmetçisine israrli gözler ile bakmamak.
20 — Çocugu ile tatli konusmak.
21 — Dînî ve dünyevî konularda bilmedigi noktalarda kendisini aydinlatmak.
Bunlara müslümanlar arasi diger haklari da eklemek gerekir.
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Komsu haklari nelerdir, biliyor musunuz? Yardim isteyince ona yardim edersin. Desteklemene muhtaç oîursa onu destektersin. Borç isterse verirsin. Fakir düserse borcunu bagislarsin. Hastalaninca ziyaretine gidersin. Ölünce cenazesine katilirsin. Iyilikle karsilasirsa onu tebrik edersin. Basina bir belâ gelirse kendisini teselli edersin. Iznini almaksizin onunkinden daha yüksek bir ev yapip havasini kesmezsin. Meyva satin alinca içinden Ona hediye edersin, degilse satin aldiklarini evine gizlice götürsün, onun çocugu da görüp kiskanmasin diye çocugunun eline meyva verip disariya satmazsin. Eger pisen yemekten ona vermeyeceksen tencerenin kokusu ile onu rahatsiz etmezsin.
Komsu hakki ne demektir, biliyor musunuz? Nefsimi kudret elinde tutan Allâh adina yemin ederek söylüyorum ki, ancak Allah'in rahmetine mazhar olanlar komsu haklarinin üstesinden gelebilir.»
Mücahid buyurur ki; «Sir gün Abdullah ibni Ömer'in yaninda idim. Bir kölesi koyun yüzüyordu. Abdullah, kölesine «Koyunun yüzmesi bitince etinden önce Yahudi komsumuza ver» dedi ve bu sözünü bir kaç kere tekrarladi.
Bunun üzerine kölesi ona kac keredir ayni seyi söylüyorsun» dedi. Abdullah da kölesine «Peygamber'imiz bize komsu hakkinda o kadar israrla tavsiyede bulundu ki, onu bize vâris ilân edeceginden korktuk» diye cevap verdi.
Hisam der ki: «Hasan-ül Basrî kurban etinden Yahudi ve hiristiyanlara vermeyi mahzurlu görmezdi.»
Ebu Zerr buyurur ki;
«Dostum Allah Rasûlü (S.A.S.) bana tavsiyede bulunarak
«Tencere kaynatirken suyunu çok koy da komuslarin arasindan bir âileye onun bir kismini ver» diye buyurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder