KADINA DAYAK ,AİLEDE GÜZEL GEÇİM,AYETLERDE ve HADİSİ ŞERİFLERDE

Kadın-Erkek İlişkileri ve Âilede Geçim

 
Geçimsizlik: Bütün iyi niyet ve gayretlere rağmen huzur bulunamaz, geçim sağlanamazsa ve suç kadında ise önce kocanın te'dib hakkı vardır:
"... Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihâyet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın..."[312] 
Koca te'dib hakkını sırayla öğüt, küsme ve hafifçe dövme şeklinde kullanacaktır. Dövme, son çaredir ve bazı kadınlar için başka çare bulunmadığı göz önüne alınarak izin verilmiş, fakat sınırlama yapılmıştır:

a- Peygamberimiz hayatı boyunca hiçbir zaman kadına el kaldırmamış, "(kadınlarınızı) dövenleriniz hayırlılarınız değildir."[313];  
"Akşam belki de birleşeceği karısını insan nasıl döver?"[314] buyurmuştur.

b- Yüze, tehlikeli yerlere vurmayı ve iz bırakacak kadar vurmayı men etmiştir. Şu halde buna ancak mecâzen ve psikolojik tesiri bakımından "dövme" denebilir. Âile bağını koparmamak için son çare olarak gösterilmiş yine de acı bir ilaçtır. Bu tedbirler de problemi çözmezse hakemlere başvurulur: 
"Karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin âilesinden bir hakem ve kadının âilesinden bir hakem gönderin; bunlar düzeltmek isterlerse, Allah onların aralarını buldurur..."[315] 
Kusur erkekte olduğu takdirde kadının da hakeme ve hâkime başvurma hakkı vardır. Hakemlerin doğrudan veya hâkim vâsıtasıyla ayırma salâhiyetleri de vardır. Ayrıca kadın bir bedel üzerinde anlaşarak ayrılmayı talep edebilir.            



Hadis-i Şeriflerle Eşlerin Geçimi


“Kadın dört hasleti için nikâhlanır: Malı için, nesebi (soyu) için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul.”[316]

“Bir mü’min erkek, bir mü’min kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.”[317]

“Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olan (iyi davranan)dır.”[318]

"Mü'minlerin iman bakımından en kâmil/olgun olanı; ahlâkı güzel olan ve âilesine nâzik davranandır."[319]

 “Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir.”[320]

"Kadınlarınıza karşı hayırlı olmayı birbirinize tavsiye edin."[321]

“Kadınlara hayırhah olun, onlara karşı hayır tavsiye ediyorum... Onlara hayırlı şekilde davranın.”[322]

“Kadınlara karşı hayır tavsiye ediyorum. Çünkü onlar sizin yanınızda avândır/esirler gibidir. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir fâhişe/çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz ki, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz ki, onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.”[323]

“Kadınlar, erkeklerin kız kardeşleridir.
(din kardeşi)”[324]

"... Erkek, âilede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur."[325]

“Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözümün bebeği/nûru kılınan namaz.”[326]  

“Dünya bir metâ’dır/geçimdir. Dünya metâının en hayırlısı sâliha bir kadındır.”[327]

“En güzel dünya nimeti, insanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı: Zikreden dil, şükreden kalp ve insanın iman doğrultusunda (müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır.”[328]

“Mümin, Allah korkusundan ve O'na itaatten sonra, iyi bir kadından yararlandığı kadar hiçbir şeyden yararlanmamıştır. Çünkü ona emretse sözünü dinler, yüzüne baksa kendisini sevindirir, üzerine yemin etse, yeminini doğru çıkarır, başka tarafa gitse, kendisinin bulunmadığı sırada nâmusunu ve malını korur.”[329]

“Kadını olmayan erkek miskindir/fakirdir!” Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Rasûlullah: “Evet, çokça malı olsa da!” buyurdu. Sözlerine devamla: “Kocası olmayan kadın da miskînedir, miskînedir/fakirdir” buyurdular. Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Peygamberimiz: “Evet kadının çok malı olsa da!” buyurdu.[330]

“Kadın, beş vakit namazını kılar, bir aylık orucunu tutar, nâmusunu korur ve kocasına itaat ederse ona: ‘Hangi kapıdan dilersen oradan cennete gir’ denilir.”[331]

Hz. Peygamber, Vedâ Hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Kadınlar hakkında Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’ın emâneti diye aldınız. Allah’ın sözü uyarınca ırzlarını kendinize helâl kıldınız. Onların, sizin yataklarınıza bir adamı almamaları ve iffetlerini korumaları, sizin onlar üzerindeki haklarınızdandır. Eğer böyle bir şey yaparlarsa hafifçe onları dövünüz. Sizin de onların geçimlerini ve giyimlerini sağlamanız, onların sizin üzerinizdeki haklarındandır.”[332]

"Nikâh benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi uygulamazsa benden değildir. Evleniniz, çoğalınız; ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ederim..."[333]

"Sizden birinizin evliliğinde sadaka sevabı vardır."[334]

“Sizden biri, hangi düşünceyle hanımını köle döver gibi dövmeye tevessül eder? Akşam olunca aynı yatakta beraber yatmayacaklar mı?”[335]

"Allah'a isyanı emreden kişiye itaat olunmaz."[336]

"Dul kadın kendisiyle istişâre edilmeden evlendirilmemeli, bâkire kız da izni alınmadan nikâhlanmamalıdır."[337]

"Bâkire kızla, (evlendirilmezden önce) babası müşâvere etmelidir."[338]

"Rasûlullah (s.a.s.), kızın arzusu hilâfına, babası tarafından gerçekleştirilen bazı nikâhları, şikâyet üzerine, iptal etmiştir."[339]
 
"Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir: Anne babasının hukukuna riâyet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse."[340]
  
“Cennet annelerin ayakları altındadır.”[341]

“Allah size, annelerinize itaatsizliği... haram kıldı.”[342]

Bir adam gelerek: ‘Ey Allah’ın Rasûlü, iyi davranış ve hoş sohbette bulunmama en çok kim hak sahibidir? Güzel geçinmeme, güzel bakmama en lâyık olan kimdir?’ diye sordu. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Annen!” diye cevap verdi. Adam: ‘Sonra kim?’ dedi. Rasûlullah (s.a.s.): “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar: ‘Sonra kim?’ dedi. Rasûlullah yine: “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: ‘Sonra kim?’ Rasûlullah bu dördüncüyü: “Baban!” diye cevapladı.[343]

“Allah’a yemin ederim ki, eğer annene yumuşak ve güzel söz söylersen, ona yemek yedirirsen, büyük günahlardan sakındıkça, muhakkak cennete girersin.”[344]

 “Kim kız çocuklarla sınanır (kime kız çocuğu verilir) de onlara güzel bakarsa onlar, onun için ateşe karşı koruyucu perde olurlar.”[345]

“Kim iki kıza bakıp ergenlik çağına kadar, onları yetiştirirse, Kıyâmet gününde o, benimle şöyle olur.”[346] (Peygamber, böyle deyip parmaklarını birbirine geçirmiştir.)

“Kimin üç kızı, yahut üç kızkardeşi veya iki kızı, ya da iki kızkardeşi olur da onlara güzel bakar, onlar hakkında Allah’tan korkar (onlara haksızlık etmez)se, onun için cennet vardır.”[347]      

“Sakın bir erkek, yanında mahremi olmadıkça yabancı bir kadınla yalnız kalmasın!”[348]

Cerîr (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.s.)’a ânî bakıştan sordum. Bana: “Bakışını hemen çevir!” buyurdu.”[349]

Büreyde (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.s.) Ali (r.a.)’ye buyurdular ki: “Ey Ali, bakışına bakış ekleme. Zira ilk bakış sanadır, ama ikinci bakış aleyhinedir.”[350]
   
Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: “Ebû Süfyan’ın karısı Hind, (bir gün gelerek) “Ey Allah’ın Rasûlü dedi. Ebû Süfyan cimri bir adamdır. Bana ve çocuğuma yetecek miktarda (nafaka) vermiyor. Durumu idare için, onun bilmez tarafından, almam gerekiyor. (Ne yapayım?)” Rasûlullah (s.a.s.): “Örfe göre sana ve çocuğuna kifâyet edecek miktarda al!” buyurdular.”[351]

Ebû Saîd (r.a.) anlatıyor: “Kadınlar Rasûlullah (s.a.s.)’a dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Sizden (istifâde husûsunda) erkekler bize gâlip çıktı (yeterince sizi dinleyemiyoruz). Bize müstakil bir gün ayırsanız!” Rasûlullah (s.a.s.) bunun üzerine onlara bir gün verdi. O günde onlara vaaz u nasihat etti, bazı emirlerde bulundu. Onlara söyledikleri arasında şu da vardı: “Sizden kim, kendinden önce üç çocuğunu gönderirse, onlar mutlaka kendisine ateşe karşı bir perde olur!” Bir kadın sormuştu: “Ey Allah’ın Rasûlü! Ya iki çocuğu ölmüşse?” “İki de olsa!” buyurdu.”[352]

Hakîm İbn Mu'âviye babasından naklediyor: "Ey Allah'ın Resûlü! dedim, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?" Şöyle buyurdu: "Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hâriç onu terk etmemen."[353]

 KAYNAKLAR
[312] 4/Nisâ, 34
[313] İbn Mâce, Nikâh 51; Ebû Dâvud; Nesâî; Ahmed bin Hanbel
[314] Ahmed bin Hanbel, 4/17; Buhârî, Nikâh 93
[315] 4/Nisâ, 35
[316] Buhârî, Nikâh 15; Müslim, Radâ 53, hadis no: 1466; Ebû Dâvud, Nikâh 2, hadis no: 2047; Nesâî, Nikâh 13
[317] Müslim, Radâ’ 61, hadis no: 1469; Müsned II, 329
[318] Müslim, Birr 149
[319] Nesâî, Işretu'n-Nisâ, 229; Tirmizî, İman hadis no: 2612
[320] İbn Mâce, Edeb 3; Ebû Dâvud, Edeb 6, Rikak 22, İ’tisâm 3; Müslim, Akdiye 11
[321] Müslim, Radâ 62; Tirmizî, Radâ 11
[322] Buhârî, Nikâh 79, Enbiyâ 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Radâ 65, hadis no: 1468; Tirmizî, Talâk 12
[323] Tirmizî, Tefsîr Tevbe, hadis no: 3087
[324] Câmiu’s-Sağîr, hadis no: 2329
[325] Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmâret 20
[326] Müslim, Talâk 31, 34; Nesâî, İşretu’n-Nisâ 1
[327] Müslim, Radâ 64, hadis no: 1467; Nesâî, Nikâh 15
[328] Tirmizî, Birr 13
[329] İbn Mâce, Nikâh, 5
[330] Kütüb-i Sitte, 15/515
[331] Ahmed bin Hanbel, I/191
[332] Müslim, Hac 147, 194; Tirmizî, Fiten 2, Tefsir 2; Ebû Dâvud, Menâsik 56; İbn Mâce, Menâsik 84
[333] İbn Mâce, Nikâh 1
[334] Müslim, Zekât 52; Ebû Dâvud, Tatavvû' 12, Edeb, 160; Ahmed bin Hanbel, V/167, 168
[335] Buhârî, Tefsîr Şems 1, Enbiyâ 17, Nikâh 93, Edeb 43; Müslim, Cennet 49, hadis no: 2855; İbn Mâce, Nikâh 512; Tirmizî, Tefsîr 3340
[336] Buhârî, Ahkâm 4; Müslim, Cihad 40
[337] Buhârî, İkrâh 3; Müslim, Nikâh 64
[338] Ebû Dâvud, Nikâh 24, 25
[339] Buhârî, İkrâh 4
[340] Nesâî, Zekât 69
[341] Ahmed bin Hanbel, Nesâî, İbn Mâce; Keşfu’l-Hafâ, hadis no: 1078
[342] Buhârî, Edeb 4
[343] Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1
[344] Buhârî, Edebu’l-Müfred Terc. 1/12
[345] Feyzu’l-Kadîr, II/97
[346] Feyzu’l-Kadîr, III/496
[347] Tirmizî, Tefsîr Sûre 9
[348] Buhârî, Nikâh 111; Cezâu’s-Sayd 26, Cihâd 140, 181; Müslim, Hacc 424, hadis no: 1341
[349] Müslim, Âdâb 45, hadis no: 2159; Ebû Dâvud, Nikâh 44; Tirmizî, Edeb 29
[350] Tirmizî, Edeb 28; Ebû Dâvud Nikâh 44
[351] Buhârî, Büyû’ 95, Mezâlim 1, Nafakat 5, 9, 14, Eymân 3, Ahkâm 14, 180; Müslim, Akdiye 7, hadis no: 1714;   Ebû Dâvud, Büyû’ 81, hadis no: 3532; Nesâî, Kudât 30
[352] Buhârî, İlim 36, Cenâiz 6, İ’tisâm 9; Müslim, Birr 152, hadis no: 2633
[353] Ebû Dâvud, Nikâh 42, h. no: 2142, 2143, 2144

Yorum Gönder

0 Yorumlar