HUBULLLAH\BUĞZULLAH, ALLAH İÇİN SEVMEK VE ALLAH İÇİN BUĞZ ETMEK

 

HUBULLLAH\BUĞZULLAH


Yirmi Üçüncü Ayet

اَلَا اِنَّ اَوْلِيَاءَ اللّهِ لَاخَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَاهُمْ يَحْزَنُونَ

"Haberiniz olsun ki, kuşkusuz Allah'ın dostlarına üzerinde korku yoktur, onlar hiç üzülmeyeceklerdir de."[271]

اَلَا Haberiniz olsun ki اِنَّ kuşkusuz اَوْلِيَاءَ dostlarına اللّهِ Allah'ın لَاخَوْفٌ korku yoktur عَلَيْهِمْ üzerinde وَلَاهُمْ onlar hiç يَحْزَنُونَ üzülmeyeceklerdir de

Ayetin Nüzulü ve Açıklaması
Bu âyet- kerime hakkında Ömer b, el-Hattab da şöyle demektedir: Ben, Rasûlullah (a.s)'ı şöyle buyururken dinledim: "Allah'ın kulları arasında Öyle kimseler vardır ki, onlar ne peygamberdir, ne de şehiddirler. Fakat peygamberler de, şehidler de kıyamet gününde yüce Allah'ın nezdindeki üstün mevkiileri dolayısıyla onlara gıpta ederler." Ey Allah'ın Rasûlü! Bize onların kim olduklarını ve amellerinin ne olduğunu bildir, denildi. Belki böylelikle onları severiz. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Bunlar, aralarındaki akrabalık bağlan ve alış veriş ettikleri mallar olmamakla birlikte Allah için bir birbirlerini seven kimselerdir. Allah'a yemin ederim, onların yüzleri bir nur (gibi) dur. Ve şüphesiz onlar nurdan minberler üzerinde olacaklardır. İnsanlar korktuklarında onlar korkmayacak, insanlar kederlendiklerinde onlar kedertenmeyeceklerdir." Daha sonra Hz, Peygamber: "Haberiniz olsun ki, Allah'ın velilerine hiçbir korku yoktur, onlar kederlenecek de değillerdir" âyetini okudu.[272]

"Allah'ın dostlarına" yani Allah'ın sevgili kulları, seçkin kullan, Allah'a yakın kullar, Allah'a itaatle O'na yaklaşan, Allah'ın da kendilerini ikramıyla kuşattığı kulları. Onlar -ayetin tefsir ettiği gibi- iman eden ve Allah'tan gerçek manada korkan kimselerdir. Muttaki (takva sahibi) herkes Allah'ın veli kulludur, Allah dostudur, "korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir." Ümid ettiklerinden mahrum kalarak mahzun olmayacaklardır.[273]

Sevginin en güzeli ve kalıcı olanı Allah için olanıdır. Geriye kalan bütün sevgiler beyhudedir.

Er kişiye beyhude peşinde koşmak ne düşer ne de yakışır. Çünkü beyhude kendine kolsuz ve düğmesiz bir elbisenin içinde çekidüzen vermektir.

Yüce Allah cümlemize hakiki sevgiyi nasip etsin.



Yirmi Üçüncü Hadis

قَالَ رَسُولُ للّهِ:أفْضَلُ لآعْمَال الحُبُّ في اللّهِ، وَالْبُغْضُ في اللّهِ.

Allah Resulü (a.s) buyurdular ki: "Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir."[274]

قَالَ رَسُولُ Resulü (a.s) للّهِ Allahأفْضَلُ en faziletlisiا‘لآعْمَال Amellerin الحُبُّ sevmek في için اللّهِ Allah، وَالْبُغْضُ buğzetmektir في için اللّهِ Allah

Hadisin Vürûdu ve Açıklaması
Vürûdu: Beyhaki’den; Hz.Peygamber (a.s.)’a imanın en sağlam hangisidir? diye sorulduğunda yukarıdaki hadisi buyurmuştur. Yani:"Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir." [275]

Hadis, sırf Allah rızası için olan sevmeleri ve sırf O'nun rızası için olan nefret ve buğzları en üstün amel olarak değerlendirmektedir. Her insanda sevgi ve nefret vardır ve bunları mutlak kullanacaktır. Şu halde mü'min, bu hislerini iradesi ile yönlendirerek, sevdiklerini Allah için sevse, sevmediklerini de yine Allah için sevmese kazancı büyük olacaktır.

Menfaat, korku gibi dünyevî emrivâkilerin tesiriyle sevmek veya nefret etmek araya girdi mi hasaret büyük oluyor. Âlimler derler ki: "Allah için sevmenin gereklerinden biri, Allah'ın evliya ve asfiyalarını sevmektir. Onları sevmenin şartlarından biri de onların bıraktığı sünnete uyup, onlarla yetinmek, bidata yer vermemek ve onların tavsiyelerine uymaktır." Fâsıklara, zâlimlere ve günahkârlara karşı meşru ölçüde buğzetmek "Allah için buğz"a girer.

Taberani Mu'cemu'l-Kebîr'de merfu olarak İbnu Abbâs'tan şunu kaydeder: "İman bağlarının en sağlamı Allah için dostluk, Allah için düşmanlık, Allah için sevgi, Allah için nefrettir."

Hz. Ömer (r.a) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)  buyurdular ki:"Allah'ın kulları arasında bir grup var ki, onlar ne peygamberlerdir ne de şehidlerdir. Üstelik Kıyamet günü Allah indindeki makamlarının yüceliği sebebiyle peygamberler de, şehidler de onlara gıpta ederler." Orada bulunanlar sordu: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar kim, bize haber ver!" "Onlar aralarında ne kan bağı ne de birbirlerine bağışladıkları bir mal olmadığı halde, Allah'ın ruhu (Kur'ân) adına birbirlerini sevenlerdir. Allah'a yemin ederim, onların yüzleri mutlaka nurdur. Onlar bir nur üzeredirler. Halk korkarken,  onlar korkmazlar. İnsanlar üzülürken, onlar üzülmezler. Ve şu âyeti okudu: اَلَا اِنَّ اَوْلِيَاءَ اللّهِ لَاخَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَاهُمْ يَحْزَنُونَ "Haberiniz olsun ki, kuşkusuz Allah'ın dostlarına üzerinde korku yoktur, onlar hiç üzülmeyeceklerdir de."[276]

Allah'a kulu sevdiren sebep, kulun iyi niyeti, ihlası hayır amelidir. Allah'ın insanı sevmesi, ondan razı olması, onun hayrını istemesi, ona rahmetiyle muamele etmesi demektir. Buğzu da, kulun isyanı ve küfrü sebebiyledir, onun şekâvet ve cezalandırılmasına irade buyurmasını, rahmet ve mağfiretini esirgemesini ifade eder.

Kabûl'ün veya buğzun yeryüzüne konması, kulun ameline tabi olarak yeryüzü ahalisine sevdirilmesi veya sevdirilmemesi demektir. Şu halde yeryüzünde Allah dostlarının samimi sevgilerine mazhar olmak isteyenlerin de öncelikle Allah'ı razı edecek fiillerde bulunması gerekmektedir.
KAYNAKLAR

[271] Yunus,10/62.
[272] Beyhakî, Şu’abul-İman, VI/486; Kurtubi, a,g,e. 8/551-552.
[273] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir: 6/193.
[274] Ebû Dâvud, Sünnet 3.
[275] Beyhaki, a.g.e,7\69; İbni Hamza, a,g,e.S, 366
[276]  Yunus,10/ 62; Ebû Dâvud, Büyû 78.


Yorum Gönder

0 Yorumlar