HZ. EBU BEKR (R.A)'DAN[21] TAVSİYELER
Hz. Ebu Bekr (r.a) Der ki:
-Kendine kabir değil, kendini kabre hazırla.
-Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur.
-Kabre hazırlıksız giren, denize kayıksız açılmış gibidir.
-Zulüm, vefasızlık ve hile kimde bulunursa zararı yine kendine dokunur.
-Kitaplar, akıllı kişilerin bahçeleridir.
-Cahil abid, şeytanın oyuncağıdır. Tıpkı fareyi cebinde taşıyanlar gibi.
-Komşunla kavga etme, misafir gider o kalır.
-İstişarede doğru söyle ki, görüş doğru olsun..
-Halka iyilik etmek, afetlerden ve belalardan korunmayı gerektirir.
-Takva, akıllıca yapılan işlerin en güzelidir.
-Hakk'a asi olmak, ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir.
-Verilen emaneti yerine getirmek, en üstün doğruluktur.
-Hıyanet olarak da en önde, yalan gelir.
-Mazlumun bedduasından korkunuz...
-Ölümü özüne sevdir. Nasıl olsa gelecek.
-İşlerinizi çevirmek için başınıza geçtim... Doğrulukta devam ettiğim müddet bana uyunuz, kaydığımı görünce de bana kıyam hakkınızdır.
-Sonun iyiliği, evvelin iyiliği kadar olur.
-Mazlumun bedduasından korkunuz.
-Ölümden korkma ki, hayat bulasın.
-Dostuna dost ol ve bütün dostlarını hukukta eşit tut.
-Sabredin ki, her şeyin başı sabırdır.
-Düşmana karşı cesaret göster. Çünkü korkarsan maiyetin de korkak olurlar.
-Ne söylediğini ve ne zaman söylediğini düşün.
-Farz eda olunmadıkça nafile kabul olunmaz.
-Allah, dışını gördüğü gibi içini de görür.
-Zulüm, verdiği sözü bozmak, hile; bu üç haslet kimde varsa, zararları yine kendine dokunur.
-Hakk'ı tanıyanların kölesi ol...
-Ya Rabbi! Ruhumu Müslüman olarak al ve beni salihlerle beraber haşreyle.
A. Hz. Ebu Bekr'in, Amr İbn As'a Yaptığı Tavsiye:
Hz. Ebu Bekr, Amr ibn As komutasındaki üç bin kişilik bir orduyu Şam tarafına uğurlarken Amr ibn As'a şu tavsiyelerde bulundu:
"Ey Amr! Gizli ve aleni her türlü davranışta Allah'tan kork! Çünkü O, seni ve yaptıklarını görür. Ey Amr, ben seni, senden daha önce İslam'a giren, senden daha çok İslam'a ve Müslümanlara faydalı olan bazılarına tercih ettim ve seni ordunun başına getirdim. O halde sen ahiret için çalışanlardan ol. Yapacaklarını Allah rızası için yap. Maiyetinde bulunanlara bir baba gibi şefkat göster, onların gizli hallerini araştırma, zahirini müşahedelerinle yetin. Kararlarında azimkar ol, düşmanla karşılaştığında sebat et, korkma, hiyanet edenleri hemen cezalandır.
Askerlerine öğüt verdiğinde az ve öz konuş. Kendi nefsini ıslah et ki emrin altındakiler de sana hiç itirazsız tabi olsun."
B. Hz. Ebu Bekr'in, Zekat Memuru Olarak Görevlendirdiği Amr ile Velid bin Utbe'ye Yaptığı Tavsiye:
"Gizli ve açık işlerde Allah'tan korkunuz. Allah kendisinden korkana kurtuluş kapılarını açar, hatır ve hayaline gelmeyen yerlerden rızık verir. Kim Allah'tan sakınırsa, Allah onun günahlarını affeder, ecirlerini de kat kat arttırır. Takva, Allah’ın kullarının birbirlerine tavsiye ettikleri hayırların en iyisidir. Sen Allah'ın yollarından bir yoldasın, o yolda şahsi menfaatlerine öncelik vermen, gevşeklik göstermen, dininizin ayakta durmasının, işlerinizin de sağlıklı yürümesinin kendisine bağlı olduğu hususlarda gafil davranman çok büyük bir vebaldir.
Bu sebeple üzerine aldığın görevi ifâ hususunda gevşeklik gösterme."
C. Hz. Ebu Bekr'in, Eski İdarecilere Hürmet ve Onlara Fikir Danışmanın İyiliğine Dair Şurahbil bin Hasene'ye Yaptığı Tavsiye:
"Ey Şurahbil! Halid bin Said'e itibar göster, onun senin üzerindeki hakkını bil. O senin komutanın olsaydı sen ondan neler bekleyecek idiysen onun da senden aynı şeyleri beklediğini farz ederek kendisine ona göre davran. İyiliği tavsiye edecek takva sahibi bir kimsenin görüşlerine başvurma ihtiyacı hissettiğinde ilk önce Ebu Ubeyde bin Cerrah'a, sonra Muaz bin Cebel'e, üçüncü olarak da Halid bin Said'e başvur. Muhakkak ki bunlardan faydalanacaksın. Sakın onlarla istişare etmemezlik yapma. Alacağın herhangi bir kararı onlardan saklama."
Allah Tealâ insanları kendisine iman etmeye, böylece ancak kendi himayesini tercih etmeye çağırmıştır.
Bu sebepten dolayı Allah'ın hıfzu emanında olan birine haksızlık yapan, kesinlikle Allah'ın lanetine düçar olur."
E. Hz. Ebu Bekr'in, Savaşa Gidecek Mücahidlere Yaptığı Tavsiye:
"Gideceğiniz memlekette zinhar zulüm ve teaddi etmeyiniz, çok yaşlı olanı katletmeyiniz. Hayvanatı da helak etmeyiniz. Düşman ile ahid ve karar ettiğiniz zaman, ahdinizi bozup da ikrarınızdan dönmeyiniz ve manastırlarda birtakım ruhbanlar vardır ki, onların kavl-i batılları iktizası nefislerini hapsetmişlerdir. Onları sakın katletmeyiniz. Mabedlerini yıkmayınız ve fevkalade zaruri olmadıkça hayvanları kesmeyiniz ve ağaçları da kesip yakmayınız.
Takva, akıllıca yapılan işlerin en güzelidir. Hakk'a asi olmak, ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir.
Verilen emaneti, yerine getirmek, en üstün doğruluk sayılır. İhanet olarak da, en önde yalan gelir."[22]
KAYNAKLAR
[21] EBÛ BEKR-İ SIDDÎK (r.a): Abdüllah bin Ebû Kuhâfe Osman bin Âmir bin Kâ'b bin Sa'd bin Teym bin Mürre bin Kâ'b Kureyşî, Eshâb-ı kirâmın en üstünü, Aşere-i mübeşşerenin birincisidir. Resûlullahın mağara arkadaşı ve ilk halîfesidir. Annesinin adı Ümmülhayrdır. Manifatura tüccârı olup, çok zengin idi. Kureyşin ileri gelenlerindendi. Hatîce, Ali ve Zeyd bin Hârise'den sonra, dördüncü olarak îman edendi. Resûlullah'a fevkalâde sıdkı ve sevgisi vardı. Osman, Zübeyr, Abdürrahmân, Sa'd bin Ebî Vakkâs, Talha gibi üstün Sahâbîler, Ebû Bekrin çağırması ile îmana geldi. Malının hepsini, Resûlullahın uğrunda harc etti. Çok hadis-i şerif ile ve âyet-i kerime ile medh olundu. Bütün gazâlarda bulundu. Kendini Resûlullaha siper ederdi. Resûlullah vefât ettiği gün, Hz. Ömerin aklı gidip, (Resûlullah göğe çıktı. Kim Ona öldü derse boynunu vururum) diyerek kılıcını çekti. Herkes, üzüntüden ve Ömerin bu hâlinden korktuğu hâlde, Ebû Bekr büyük cesaret ile arslan gibi ortaya çıkıp, (Resûlullahın her insan gibi öleceğini) bildiren âyet-i kerimeyi okudu. Te'sîrli sözleri ile, nasihat ederek, halkı sükûna ve huzura getirdi. Müminlere tesellî verdi. Eshâb-ı kirâmın sözbirliği ile halîfe seçilip, önce, mürted olanlarla ve Peygamber olduklarını söyliyerek câhil köylüleri aldatan Esved-i anesî ve Müseylemetülkezzâb ve Sicah hâtun ve Tuleyhat ibni Hüveylid ile ayrı ayrı harp edip, hepsini kahr ve mahv eyledi. Hîre ve Enbâr şehirlerini feth eyledi. Hâlidi ve Ebû Ubeydeyi büyük ordu ile Şâma gönderdi. Dîn-i islâmı yeniden düzene koydu ve kuvvetlendirdi. İki sene, üç ay ve on gün hilâfetten sonra, hicretin onüçüncü yılı, Cemâzil-âhır ayı yirmiikinci salı günü, akşamdan sonra, 63 yaşında vefât etti. (Taberî, Tarih, Beyrut ty, III, 197,198; İbnül-Esir, Tarih, Beyrut 1979, II, 115 vd.)
[22] Taberî, Tarih, Beyrut ty, III, 197,198; İbnül-Esir, Tarih, Beyrut 1979, II, 115; İbnul-Hacer el-Askalânî, el-İsâbe fi Temyîzi's-Sahâbe, Bağdat t.y., II, 422;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder