Allah'a Hüsnü Zan Etmek Ve Ondan Korkmak

Allah'a Hüsnü Zan Etmek Ve Ondan Korkmak


Buhâri ve Müslim'in Câbir (Radıyallahü anh) 'den rivayet ettik­lerine göre, Câbir şöyle demiştir:
«Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) ın. vefatından üç Önce işittim ki diyor
«Hiç biriniz Allah'a hüsn-ü zan etmeden Ölmesin.»
tbn-i Ebî Dünya da, Hüsn-ü Zan konusunda aynısını rivayet etmiş ve şunu da ilâve etmiştir:
«...Çünkü Allah'a sûi zanl arıyla bir millet helak olmuştur. Alla ı (Celle Celâlühü) da onlar için şöyle demiştir  
«İşte Rabbinize yaptığınız bu zannınızdır ki sizi helak etti. Ne­ticede hüsrana girenlerden oldunuz.»[1] (ıs)                                   
îmam Ahmed, Tirmizi ve îbn-i Mace, Enes (Radıyallahü aıtı) den rivayet ettiklerine göre;
Resûlullah CSallallâhû Aleyhi ve Sellem) sekeratta olan bir fen­cin yanma girdi. Sordu i
—  Kendini nasıl görüyorsun? Dedi:
—  Allah'a Ümidim var ve günahlarımdan korkuyorum.
Bunun üzerine Resûlüllah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu j
— Böyle bir makamda, kulun kalbinde timid ve korku birleşin­ce Allah, ümid ettiğini verir ve korktuğundan onu emin kılar. O bu şekilden başka ölmez
Hakîm-İ Tirmizi, «Nevadir el-UsuUda Hasan'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
Bana Resûlüllah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) dan şöyle bir ha­dis ulaştı: Rabbiniz:
«Ben kulumun kalbinde iki korku ve iki emniyeti toplamam. Kim (dünyada benden korksa,. Âhirette' onu emniyette bırakırım. Kim dünyada benden (azabımdan) eminse, âhirette onu korkuda bırakı­rım,» buyurdu.
Ebû Nuaym, Şeddâd. bin Evs'in hadisinden bitişik bir senedi ay­nısını rivayet etmiştir.
İbn-i Mübarek, ibn-i Abbas'dan rivayet ettiğine göre şöyle  demistir:
Adamda ölüm belirtilerini gördüğün zaman, onu müjdeleyin ta ki Allah'a hüsnü zan ederken Rabbine kavuşsun Adam sağlam ise onu korkutun...
Ibn-i Asakir, Enes (Radiyalîahû anhVden rivayet ettiğine göre, Resûlüllah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) :
«Allah'a hüsn-ü zan etmeden hiçbiriniz ölmesin. Çünkü Allah'a hüsnü zann cennetin fiyatıdır.»
îbn-i Ebi Dünya, İbrahim en-Nahas'dan rivayet ettiğine göre, Şöy­le demiştir:
«Eskiler, ölüm anında kul, Rabbine hüsn-ü zan etsin diye, güzel amellerini ona telkin etmeyi mustahap sayıyordular.»
îbn-i Ebi Şeybe, Musannef de îbn-i Mes'ud'dan rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir:
«Ondan başka ilâh olmayan Allah'a yemin ederim ki Allah'a hüsnü zan eden herkes, hüsnü zannıyla muamele görür.    
îmam Ahmed, Vâile (Radıyallahû anha) 'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
Resûlullah iSallaîlâhû Aleyhi ve SellemVdari şunu işittim: «Allah, diyor. 'Ben abdimin zannı yanındayım (Ona Öyle mua­mele ederim), istediği gibi beni zannetsin'»                       
Imam-ı Ahmed, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'den rivayet et­tiğine göre;                                                                       
Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle dedi:           
Allah buyurdu kij 'Kulumun zannı gibiyim. İstediği gibi beni zannetsin. İyi zannetse kendisi içindir. Kötü zannetse yine kendisi içindir                                                                           
Muâz bin Cebel (Radıyallahû anh) 'den rivayet edildiğinfe göre; Resûlullah (Sallaîlâhû Aleyhi ve Sellem) :                          
—  «İsterseniz kıyamet gününde ilk evvel Allanın müminlere ve müminlerin Allah'a dediklerini size haber vereyim,» buyurdu.      
Biz
— Evet yâ ResûluHah istiyoruz, dedik. Resûlullah buyurdu:
—  Allah, inüminlere, «bana kavuşmayı istemliydiniz,» buyuruj yor. Onlar da:
«Evet ey Rabbimiz» diyorlar. Sonra Allah soruyor
«Neden?»
OnlarSenin af ve mağfiretini umuyorduk» diyorlar. Bunun üzferine Allah:
«Öyle ise mağfiretim size vacip oldu» buyuruyor
îbn-i Mübarek, Ukbe bin Müslim (Radiyallahû anh) 'den rivayet ettiğine göre, şöyle demiştir;                                                
«Kulda Allah'a kavuşma isteğinden daha sevimli hiç bir haslet yoktur.»                                                                                   
îbn-i Ebi Dünya ve Beyhaki, 'Şüab-x İman'da ve îbn-i Asakİr, Ebu Unıame'nin arkadaşı Ebu Galip'ten rivayet ettiklerine göre şöy­le demiştir:
«Samda İdim. İnsanların en iyilerinden Kays'lı bir adamın yanı­na gittim. Ona muhalif bir kardeşi oğlu vardı. O, ona emreder» sa-kındırır, döver, fakat yine de ona itaat etmezdi. Bu genç hastalandı. Amcasına haber gönderdi. Amcası gelmeyeceğini belirtti. Bunun üze­rine ben amcasını yanına götürüp içeri soktum. Başladı ona sövme­ye. Ve:
«Ey Allah'ın düşmanı sen değil miydin böyle böyle yapan.» dedi. Genç de şöyle demeye başladı:
—  Ey amca, eğer âhirette, Allah işimi anama bıraksa bana ne yapar?
Amcası:                                                                              
.   — Vallahi seni Cennete sokar, dedi.
Genç:                                                        
— Vallahi Allah bana anamdan daha fazla şefkatlidir, dödi. Ve ruhu ka.bzedüdi. Amcası onu defnetti. Taşları düzeltirken oir taş düştü... Bunun üzerine kalkıp bekledi.                                   
Dedim                                          .              
—  Ne yapıyorsun
Dedi
— Kabri nur ile doldu ve göz alamayacak kadar genişledi...
İbn-i Ebi Dünya, ve Beyhaki, .Şuab-i İman'da Humeyd'den rivı yet ettiklerine göre, şöyle demiştir:                                             
«Kötü bilinen bir kızkardeşimin oğlu vardı. Hastalandı, anasına gönderdim. Sonra anasını ziyarete gittim. Baktım baş ucunda ağlı­yor. Oğul:
«Yâ dayı neden anam ağlıyor,» dedi. Ben
«Seni böyle gördüğü için,» dedim. O
«Bana acımıyor mu?» dedi. Ben:                                            
«Evet acıyor.» dedim. O:
İşte, Allah ondan daha fazla bana rahmet eder.» Sonra vefat ettiğinde onu başkasıyla beraber kabre indirdim. Taşları düzeltmeye başladım. Kabrinin içine aktım, göz alamayacak kadar genişti.[2]
Arkadaşıma  «gördüğümü gördün mü»   dedim. O,  «Evet, sana müjde» dedi.
Humeyd, şöyle demiş: Zannediyorum ki onun bu durumu, seke-ratta, söylediği bir iki kelimeden dolayıdır. [3]




[1] Fussilet, 23
[2] Buradaki genişlik âlem-1 misâl ve mana ile ilgili genişlik olduğundan o zât kalp gözüyle o genişliği görmüştür. Mütercim.
[3] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 54-58.

Yorum Gönder

0 Yorumlar