Hadisi Şerif
Sınıfı: Mekki
Sure numarası: 100
Ayet Sayısı: 11
Kelime Sayısı: 40
Harf Sayısı: 164
İbn Mes'ûd (R.A.), Câbir (R.A.), el-Hasan, İkrime ve Atâ'a göre: Mekke'de; İbn Abbas (R.A.), Enes (R.A.), Mâlik ve Katade'ye göre: Medine'de inmiştir. (Tefsîr-i Kurtubî: 20/153)
İbn Merduye (veya Merdeveyh)in İbn Abbas (R.A.)dan yaptığı tahrîce göre, İbn Abbas (R.A.) şöyle demiştir;
«ve'l-âdiyat sûresi Mekke'de inmiştir.
Birinci âyetinde savaş yollarında harıl harıl, nefes nefese koşan atlara ve binicilerine yemin edilerek başlanmış ve bu mânaya delâlet eden «âdiyat» sûreye isim olmuştur.
Allâme Zemahşerî'ye göre: Bu sure, Asr Sûresi'nden sonra inmiştir. (Tefslrü'l-Keşşaf : 4/786)
Sûrenin Kapsadığı Başlıca Konular:
1- Allah yolunda, din, ahlâk, namus ve hak uğrunda düşmana karşı at koşturanlar konu ediliyor.
2- Bunca imkânlara mazhar kılınan ve bir bakıma kâinatın var kılınmasının sebep ve hikmeti olan insanın Rabbına karşı nankörlükte bulunması, âyetin başındaki yemine cevap olarak gösteriliyor.
3- İnsanın dünya malına karşı çok hırslı ve hevesli olduğu belirtilerek bu hırs ve hevesin Kitap ve Peygamber çerçevesine alınmasının lüzumuna işaret ediliyor.
4- Sonra da ölüm olayının arkasından dirilme olayının meydana geleceği ve kalp ile kafalarda dolaşan niyet ve düşüncelerin ortaya döküleceği günden söz edilerek uyarıcı ve yönlendirici bilgi veriliyor.
Surenin Meali:
1- Harıl harıl, nefes nefese boyunlarını uzatarak koşan atlara (ve ya hac cihetine yönelen develere),
2- Koşarken kıvılcım saçanlara,
3- Sabahleyin baskın yapanlara
4- (Geçtikleri yerlerden) toz-duman koparanlara
5- Ve (düşman) topluluğuna dalıp ortalayanlara and olsun ki
6- İnsan cidden Rabbına karşı oldukça nankördür.
7- Kendisi de gerçekten buna şahiddir.
8- Ve o, gerçekten Dünya malına karşı oldukça hevesli ve de cimridir.
9-10- Kabirlerdekinin deşilip çıkarılacağı, göğüslerde olanın derlenip ortaya konulacağı zamanı acaba bilmiyor mu?!
11- Şüphesiz ki Rabları o gün onlardan (onların her hâlinden) haberlidir.
İniş Sebebi:
Hafız Bezzar, İbn Ebî Hatim ve Hâkim'in İbn Abbas (R.A.)dan yaptığı rivayete göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bir kaç atlıyı bir yana göndermiş bulunuyordu. Aradan bir ay geçmesine rağmen onlardan bir haber gelmedi. Bunun üzerine Âdiyat Sûresi indi. (Süyûti/Esbabu Nüzûli'l-Kur'ân: 122)
Müfessir Kurtubî'nin tesbitine göre: Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, Beni Kinâne Kabilesine bir süvari müfrezesi gönderdi. Ancak aradan hayli zaman geçmesine rağmen onlardan bir haber çıkmadı. Müfrezenin başında ise, Ansar'dan Münzir b. Amr bulunuyordu ki, bu zat nakiplerden biri idi. Münafıklar, gönderilen bu müfrezenin öldürüldüklerini iddia edip etrafa yaymaya ve kargaşa çıkartmaya başladılar. Bunun üzerine müfrezenin Allah yolunda selâmette olduğunu belirtir anlamda Âdiyat Sûresi indirildi. (Tefsir-i Kurtubi: 20/155.)
Surenin Faziletine Dair:
Ebû Ubeyd'in Fezâ'il'inde el-Hasan'dan yaptığı rivayete göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: «İzâ zülzilet sûresi, Kur'ân'ın yarısına ve ve'l-âdiyat sûresi de (diğer) yansına denktir.» (Şevkanî/Fethülkadîr: 5/481)
Diğer yandan Muhammed b. Nâsır'ın Atâ b. Ebî Rebah (R.A.) den merfuân yaptığı rivayette, İbn Abbas'ın (R.A.) şöyle dediği nakledilmiştir: «izâ zülzile sûresi Kur'ân'ın yarısına; ve'l-âdiyat sûresi de Kur'ân'ın yarısına, kul huvallah sûresi de Kur'ân'ın üçte birine muâdil (eşde-ğerde)dir.»(Şevkani, Fethü’l-kadir: 5/481.)
(Bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/6950-6953.)
Aşağıdaki bilgileride okumanızı tavsiye ederim..
Birinci âyetinde savaş yollarında harıl harıl, nefes nefese koşan atlara ve binicilerine yemin edilerek başlanmış ve bu mânaya delâlet eden «âdiyat» sûreye isim olmuştur.
Allâme Zemahşerî'ye göre: Bu sure, Asr Sûresi'nden sonra inmiştir. (Tefslrü'l-Keşşaf : 4/786)
Sûrenin Kapsadığı Başlıca Konular:
1- Allah yolunda, din, ahlâk, namus ve hak uğrunda düşmana karşı at koşturanlar konu ediliyor.
2- Bunca imkânlara mazhar kılınan ve bir bakıma kâinatın var kılınmasının sebep ve hikmeti olan insanın Rabbına karşı nankörlükte bulunması, âyetin başındaki yemine cevap olarak gösteriliyor.
3- İnsanın dünya malına karşı çok hırslı ve hevesli olduğu belirtilerek bu hırs ve hevesin Kitap ve Peygamber çerçevesine alınmasının lüzumuna işaret ediliyor.
4- Sonra da ölüm olayının arkasından dirilme olayının meydana geleceği ve kalp ile kafalarda dolaşan niyet ve düşüncelerin ortaya döküleceği günden söz edilerek uyarıcı ve yönlendirici bilgi veriliyor.
Surenin Meali:
1- Harıl harıl, nefes nefese boyunlarını uzatarak koşan atlara (ve ya hac cihetine yönelen develere),
2- Koşarken kıvılcım saçanlara,
3- Sabahleyin baskın yapanlara
4- (Geçtikleri yerlerden) toz-duman koparanlara
5- Ve (düşman) topluluğuna dalıp ortalayanlara and olsun ki
6- İnsan cidden Rabbına karşı oldukça nankördür.
7- Kendisi de gerçekten buna şahiddir.
8- Ve o, gerçekten Dünya malına karşı oldukça hevesli ve de cimridir.
9-10- Kabirlerdekinin deşilip çıkarılacağı, göğüslerde olanın derlenip ortaya konulacağı zamanı acaba bilmiyor mu?!
11- Şüphesiz ki Rabları o gün onlardan (onların her hâlinden) haberlidir.
İniş Sebebi:
Hafız Bezzar, İbn Ebî Hatim ve Hâkim'in İbn Abbas (R.A.)dan yaptığı rivayete göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bir kaç atlıyı bir yana göndermiş bulunuyordu. Aradan bir ay geçmesine rağmen onlardan bir haber gelmedi. Bunun üzerine Âdiyat Sûresi indi. (Süyûti/Esbabu Nüzûli'l-Kur'ân: 122)
Müfessir Kurtubî'nin tesbitine göre: Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, Beni Kinâne Kabilesine bir süvari müfrezesi gönderdi. Ancak aradan hayli zaman geçmesine rağmen onlardan bir haber çıkmadı. Müfrezenin başında ise, Ansar'dan Münzir b. Amr bulunuyordu ki, bu zat nakiplerden biri idi. Münafıklar, gönderilen bu müfrezenin öldürüldüklerini iddia edip etrafa yaymaya ve kargaşa çıkartmaya başladılar. Bunun üzerine müfrezenin Allah yolunda selâmette olduğunu belirtir anlamda Âdiyat Sûresi indirildi. (Tefsir-i Kurtubi: 20/155.)
Surenin Faziletine Dair:
Ebû Ubeyd'in Fezâ'il'inde el-Hasan'dan yaptığı rivayete göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: «İzâ zülzilet sûresi, Kur'ân'ın yarısına ve ve'l-âdiyat sûresi de (diğer) yansına denktir.» (Şevkanî/Fethülkadîr: 5/481)
Diğer yandan Muhammed b. Nâsır'ın Atâ b. Ebî Rebah (R.A.) den merfuân yaptığı rivayette, İbn Abbas'ın (R.A.) şöyle dediği nakledilmiştir: «izâ zülzile sûresi Kur'ân'ın yarısına; ve'l-âdiyat sûresi de Kur'ân'ın yarısına, kul huvallah sûresi de Kur'ân'ın üçte birine muâdil (eşde-ğerde)dir.»(Şevkani, Fethü’l-kadir: 5/481.)
(Bk. Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/6950-6953.)
Aşağıdaki bilgileride okumanızı tavsiye ederim..
Emine Kaya
Yazar: Prof.Dr. Şadi Eren, 17-4-2014
1- وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا “Andolsun koştukça koşanlara.”
Allahu Teâlâ, harıl harıl koşan mücahitlerin atlarına yemin etti. Ayetteki “Dabha” ifadesi, o atların düşmana varıldığında çıkardıkları seslerdir.
2- فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا “Derken kıvılcımlar saçanlara.”
3- فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا “Ardından sabahleyin saldıranlara.”
4- فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا “Böylece tozu dumana katanlara.”
5- فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا “Derken bir topluluğun ortasına dalanlara.”
Sebeb-i Nüzûl
Rivayete göre Hz. Peygamber (asm) atlı bir birlik gönderdi, kendilerinden bir ay haber alınmadı, sûre bu münasebetle nazil oldu.Üstteki yeminler nefislerin seyru süluküne işaret de olabilir.
Bazı nefisler/ ruhlar Allah yolunda doludizgin yol alır. Marifet nurları onların fikirlerini alevlendirir. Sabahın aydınlığı gibi kendilerine mukaddes nurlar görüldüğünde hevâ ve kötü âdetlerine hücum ederler. Bunun sonunda şevk ile dolarlar ve sonunda âlî makam sahibi olan kimselerden meydana gelen bir cemaat içinde kendilerini bulurlar.
6- إِنَّ الْإِنسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ “Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.”
Ayette geçen “kenûd” ifadesi, nankör, isyankâr ve cimri anlamlarına gelir.
Yani bu insan gerçekten çok nankör, çok isyankâr ve çok cimridir.
7- وَإِنَّهُ عَلَى ذَلِكَ لَشَهِيدٌ “Ve gerçekten o, buna şahittir.”
Ayetteki zamir hem insana, hem de Allaha râci olabilir. Yani,
-İnsan, kendisinin böyle olduğunu bilir, nefsinin bu özelliğine şahittir.
-Allahu Teâlâ, insanın böyle olduğuna şahittir.
Zamiri Cenab-ı Hakka râci kıldığımızda, ayet insan için bir vaîd manası taşır.
8- وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ “Ve hiç şüphesiz o, mal sevgisinde çok şiddetlidir.”
9- أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِ “Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatıldığında.”
10- وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِ “Ve sinelerin içindekiler derlendiğinde.”
Kalplerde olan hayır ve şer ne varsa amel defterlerinde cem edildiği veya tek tek temyiz edildiğinde…
Ayette diğer azalara değil de kalbe dikkat çekilmesi, insanın kalbinin bütün amellerde asıl olmasındandır.
11- إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّخَبِيرٌ “Şüphesiz onların Rabbi, o günde, onların bütün yaptıklarından haberdardır.”
Onların Rabbi onların açık ve gizli neler yaptıklarını bilir ve ona göre karşılığını verir.
Hz. Peygamber şöyle buyurur:
“Âdiyât sûresini okuyana, Müzdelifede geceleyen ve Arafattaki cemaate şahit olan kimselerin on katı sevap verilir.”
Yazar: Prof.Dr. Şadi Eren, 17-4-2014
1- وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا “Andolsun koştukça koşanlara.”
Allahu Teâlâ, harıl harıl koşan mücahitlerin atlarına yemin etti. Ayetteki “Dabha” ifadesi, o atların düşmana varıldığında çıkardıkları seslerdir.
2- فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا “Derken kıvılcımlar saçanlara.”
3- فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا “Ardından sabahleyin saldıranlara.”
4- فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا “Böylece tozu dumana katanlara.”
5- فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا “Derken bir topluluğun ortasına dalanlara.”
Sebeb-i Nüzûl
Rivayete göre Hz. Peygamber (asm) atlı bir birlik gönderdi, kendilerinden bir ay haber alınmadı, sûre bu münasebetle nazil oldu.Üstteki yeminler nefislerin seyru süluküne işaret de olabilir.
Bazı nefisler/ ruhlar Allah yolunda doludizgin yol alır. Marifet nurları onların fikirlerini alevlendirir. Sabahın aydınlığı gibi kendilerine mukaddes nurlar görüldüğünde hevâ ve kötü âdetlerine hücum ederler. Bunun sonunda şevk ile dolarlar ve sonunda âlî makam sahibi olan kimselerden meydana gelen bir cemaat içinde kendilerini bulurlar.
6- إِنَّ الْإِنسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ “Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür.”
Ayette geçen “kenûd” ifadesi, nankör, isyankâr ve cimri anlamlarına gelir.
Yani bu insan gerçekten çok nankör, çok isyankâr ve çok cimridir.
7- وَإِنَّهُ عَلَى ذَلِكَ لَشَهِيدٌ “Ve gerçekten o, buna şahittir.”
Ayetteki zamir hem insana, hem de Allaha râci olabilir. Yani,
-İnsan, kendisinin böyle olduğunu bilir, nefsinin bu özelliğine şahittir.
-Allahu Teâlâ, insanın böyle olduğuna şahittir.
Zamiri Cenab-ı Hakka râci kıldığımızda, ayet insan için bir vaîd manası taşır.
8- وَإِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَدِيدٌ “Ve hiç şüphesiz o, mal sevgisinde çok şiddetlidir.”
9- أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِ “Bilmiyor mu ki, kabirlerin içindekiler fırlatıldığında.”
10- وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِ “Ve sinelerin içindekiler derlendiğinde.”
Kalplerde olan hayır ve şer ne varsa amel defterlerinde cem edildiği veya tek tek temyiz edildiğinde…
Ayette diğer azalara değil de kalbe dikkat çekilmesi, insanın kalbinin bütün amellerde asıl olmasındandır.
11- إِنَّ رَبَّهُم بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّخَبِيرٌ “Şüphesiz onların Rabbi, o günde, onların bütün yaptıklarından haberdardır.”
Onların Rabbi onların açık ve gizli neler yaptıklarını bilir ve ona göre karşılığını verir.
Hz. Peygamber şöyle buyurur:
“Âdiyât sûresini okuyana, Müzdelifede geceleyen ve Arafattaki cemaate şahit olan kimselerin on katı sevap verilir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder