KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR
Yirmi İkinci Ayet
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونى يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَحيمٌ
“De ki: Eğer Allah Teâlâ'yı seviyor iseniz bana ittiba ediniz ki, Allah Teâlâ da sizi sevsin ve sizin için günahlarınızı yarlığasın. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir."[263]
قُلْ De ki اِنْ Eğer كُنْتُمْ iseniz تُحِبُّونَ seviyor اللّهَ Allah Teâlâ'yı فَاتَّبِعُونى bana ittiba ediniz ki يُحْبِبْكُمُ sizi sevsin اللّهُ Allah Teâlâ da وَ ve يَغْفِرْ yarlığasın لَكُمْ sizin için ذُنُوبَكُمْ günahlarınızı وَ Ve اللّهُ Allah Teâlâ غَفُورٌ gafûrdur رَحيمٌ rahîmdir
Ayetin Nüzulü ve Açıklaması
Rivayet olunuyor ki; (قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونى يُحْبِبْكُمُ اللّهُ) De ki: "Eğer Allah Teâlâ'yı seviyor iseniz bana ittiba ediniz ki, Allah Teâlâ da sizi sevsin ve sizin için günahlarınızı yarlığasın. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir."[264] âyeti nâzil olduğu zaman münafıkların başı Abdullah ibni Übeyy "bakınız Muhammed kendisine tâat ve ibadeti Allah tâat gibi tutuyor. Ve bize Hiristiyanların İsa (a.s)'a taptıkları gibi kendisine tapmamızı emrediyor" demiş idi ki, bunun üzerine ikinci âyet (قُلْ اَطيعُوا اللّهَ وَالرَّسُولَ) "Allah'a ve peygambere itaat ediniz"[265] nâzil oldu.[266]
Sehl b. Abdullah da der ki: Allah'ı sevmenin alâmeti Kur'ân'ı sevmektir. Kur'ân'ı sevmenin alâmeti Peygamber (a.s)'ı sevmektir. Peygameber (a.s)'ı sevmenin alâmeti sünneti sevmektir. Allah'ı, Kur'ân'ı, Peygamber'i ve sünneti sevmenin alâmeti ise âhireti sevmektir. Âhireti sevmenin alâmeti ise kendisini sevmektir. Kendisini sevmenin alâmeti ise dünyaya buğzetmektir. Dünyaya buğzetmenin alâmeti, ondan ancak yeteri kadar azık ve kendisini hayatta bırakacak kadarını almasıdır.[267]
Sevgi: Sevme duygusu, bir kimseye veya birşeye muhabbet besleme hissi.
Sevgi, insanlarda doğuştan bulunan bir duygudur. Sevgi, topluma huzuru ve kardeşliği getiren birleştirici bir unsurdur. Kur'an, kalplerin sevgi ile birleşmesine önem verir. Mü'minin gönlü sevgi ile doludur. Kin ve düşmanlık kâfirlerin özelliklerindendir. Allah Teâlâ iman edenlerin kalplerini sevgi ile birleştirmiş, onları bu sevgi ve bağlılıkla güçlendirmiştir.
İnsan için en büyük mutluluk, Allah sevgisine ulaşmaktır. Allah Teâlâ, zâlimleri, fesatçıları, kâfirleri, israfçıları, haddi aşanları, kibirlenip böbürlenenleri sevmez. Buna karşılık takvâ sahiplerini, tevbe edenleri, sabredenleri, ihsan sahiplerini, adâletle iş görenleri, ibadetlerini yapanları, tevekkül edenleri sever.
Müslümanın görevi, sevgisini iyiye, güzele ve meşru olana yöneltmektir. Sevdiğini Allah için sevmeli, sevmediğini de yine Allah için sevmemelidir. Allah'ın sevdiklerini sırf Allah rızası için sevmek, sevmediklerinden yine O'nun rızasını umarak kaçınmak gerekir.
Şu halde müslüman, her şeye ve herkese karşı, her türlü çıkar düşüncesinden uzak, sırf Allah rızası için, samimi bir sevgi beslemelidir.
İnsan ruhunu olgunlaştıran manevî gıdalardan biri olan sevgi, özellikle çocuklardan esirgenmez. Çocuk ruhunda her türlü iyiliği filizlendirecek olan şey sevgidir. Sevgiden mahrum olarak yetişen çocuklar katı yürekli ve zalim olmaya daha yatkındırlar. Bu mahrumiyet onların ruhunu kesinlikle olumsuz yönde etkiler.
Her seven sevdiğiyle birliktedir. Çünkü sevginin gereği budur.
Yukarıdaki ayeti kerime kimi sevmemiz gerektini vurgularken aşağıdaki hadis ise o sevginin gereği olarak beraber olacağımızı ifade buyurmaktadır.
Kişi beraber ise seviyordur.
Kişi seviyor ise beraberdir.
Yüce Allah cümlemize kendi sevgisini ve peygamberinin sevgisini nasip eylesin.
Yirmi İkinci Hadis
قَالَ رَسُولُ للّهِ:المَرْءُ مَعَ مَنْ أحَبَّ.
Allah Resulü (a.s) buyurdular ki: "Kişi sevdiği kimseyle beraberdir." [268]
قَالَ buyurdu ki رَسُولُ Resulü (a.s) للّهِ Allah:المَرْءُ Kişi مَعَ beraberdir مَنْ kimseyle أحَبَّ sevdiği
Hadisin Vürûdu ve Açıklaması
Vürûdu: İbni Mesud[269] (r.a) der ki: Biz. Yâ Resûlallah! Âhirette biz de sevdiklerimizle berâber miyiz? Diye sorduk: Resûl-i Ekrem: "Evet berabersiniz, diye tasdik buyurdu."[270]
Arkadaşın ehemmiyetini en ziyade vurgulayan hadislerden biri: اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ "Kişisevdiği ile beraberdir" hadisidir.
Bu hadis, dünyayı da ahireti de kucaklayan bir genişliğe sahiptir. Bu beraberliği İslâm âlimleri sadece mekanda beraberlik olarak da görmezler.
Kim Allah'ı severse, o dünyada da âhirette de onunla beraberdir. Eğer konuşacak olsa Allah'a konuşur, söz söylese Allah'tan söyler, hareket etse Allah'ın emriyle olur, sükût etse Allah'la birlikte olur. O, daima Allah adına, Allah için ve Allah'ladır.
Kalbteki sevme hâdisesinin, insanın ebedî kurtuluş veya ebedî helâketine nasıl sebep olacağının anlaşılması, izahı gereken bir husustur.
Yani, âyetin gereği olan bütün amellere ittiba tam olarak yerine gelmese de, bunu yapanlara gösterilen muhabbet ve onlarla beraberlik, kurtuluşun aslının hâsıl olması için kâfidir. Çünkü onları sevmek, amelleri, taatleri sebebiyledir. Muhabbet kalbin derinliklerinden gelen bir duygudur. Allah ise, Peygamber'in emirlerini tam olarak işleyen kimseleri sevenleri, itikadları sebebiyle mükâfaatlandırır. Çünkü Allah'ın mükâfatlandırmasında niyet asıldır, amel niyete tâbidir. Ayrıca beraberlik için derecelerde müsâvaat şart değildir.
KAYNAKLAR
[263] Ali-İmran: 3/31.
[264] Ali-İmran: 3/31.
[265] Ali-İmran: 3/32.
[266] Vâhidî, a,g,e. S, 73; Râzî, a,g,e. VIII/ 17; Ayni, a,g,e. 1/223.
[267] Kurtubi, a,g,e. 4/168-170.
[268] Buhârî, Edeb 96; Müslim, Birr 165; Ebû Dâvud, Edeb 122; Tirmizî, Zühd 50..
[269] Kettani "Nazmul Mutenasir minel Hadisi’l Mütevatira" h. no. 246; bu hadisin mütevatir olduğunu kaydeder ve 15 Sahabi ismini zikreder.
[270] Süneni Derekutni,130; İbni Hamza, a,g,e. S,603.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder