HER ÇOCUK FITRAT ÜZERE DOĞAR,RUM SURESİ 30/30AYETİ

HER ÇOCUK FITRAT ÜZERE DOĞAR


Yirmi Dokuzuncu Ayet

فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدّينِ حَنيفًا فِطْرَةَ اللّهِ الَّتى فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَاتَبْديلَ لِخَلْقِ اللّهِ ذلِكَ الدّينُ الْقَيِّمُ وَلكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَايَعْلَمُونَ

"(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler."[314]

فَاَقِمْ ona çevir وَجْهَكَ Sen yüzünü لِلدّينِ حَنيفًا hanîf olarak فِطْرَةَ yaratmış ise اللّهِ Allah الَّتى فَطَرَ fıtrat النَّاسَ insanları عَلَيْهَا üzere لَاتَبْديلَ değişme yoktur لِخَلْقِ yaratışında اللّهِ Allah'ın ذلِكَ İşte budur الدّينُ din الْقَيِّمُ dosdoğru وَلكِنَّ fakat اَكْثَرَ çoğu النَّاسِ insanların لَايَعْلَمُونَ bilmezler

Ayetin Nüzulü ve Açıklaması
Risaletin beşinci yılında Roma ile İranlılar arasında vukuu bulan savaş esnasında nazil olmuştur.[315]

ez-Zeccac dedi ki: "Allah'ın fıtratına" buyruğundaki "Fıtrat" lafzı Allah'ın fıtratına tabi ol, anlamında nasb ile gelmiştir. Çünkü; "sen yüzünü hanif olarak dine... dosdoğru çevir" buyruğu, sen hanif dine tabi ol ve Allah'ın fıtratına da tabi ol!" anlamındadır.[316]

"Bu hayat tarzını kabul ettikten sonra, yüzünü başka bir yöne çevirme. Bir Müslüman gibi düşün ve sevdiğin veya sevmediğin şeyler de bir Müslümana uygun olsun. Ölçü ve değerlerin, İslâm'ın koyduğu ölçü ve değerler olmalı, karakter ve davranışların İslâm'ın mührünü taşımalı ve senin gerek bireysel, gerekse toplumsal hayatın İslâm'ın öğrettiği yola göre düzenlenmiş olmalıdır."
"Bu din"; Kur'an'ın sunduğu din, yani içinde sadece Allah'ın ibadet ve itaate layık olduğu, hiçbir şeyin, ilâhlıkta, sıfatlarında, hak ve güçlerinde Allah'a ortak koşulamadığı, insanın kendi dileği ile hayatını Allah'ın hidayet ve kanununa göre düzenlemeyi seçtiği din.

Yani, bütün insanlar şu fıtrat üzerine yaratılmışlardır ki, hiçbir şey değil, sadece ve sadace bir tek Allah onların yaratıcısı, rabbi ve mabududur. Bu fıtratta sebat etmelisiniz. Eğer bağımsızlık tavrını benimserseniz, fıtratınıza aykırı bir yola uymuş olursunuz. Ve eğer Allah'ın yanısıra başkalarına da taparsanız, yine fıtratınıza aykırı hareket etmiş olursunuz.[317]

Fıtrat aynı zamanda asalettir, ahlaktır, edebtir ve terbiyedir.
Yüce Allah ayette, insanı bu özelikte yaratmış olduğunu vurgularken, aşağıdaki hadisi şerif ise eğer insanın üzerinde bulunduğu bu fıtrat, din ile iman ile korunmazsa şeytan ve dostlarının esiri olur.
Yüce Allah cümlemize fıtratımızı İslam kalesi ile korumayı nasip etsin.



Yirmi Dokuzuncu Hadis

قَالَ رَسُولُ للّهِ:مَامِنْ مولودٍ إّلآ يولدُ علَى الفطرةِ.

Allah Resulü (a.s) buyurdular ki: "Her doğan çocuk muhakkak (İslâm) fıtrat üzerine doğar."[318]

قَالَ buyurdu ki رَسُولُ Resulü (a.s) للّهِ Allahمَا Her مِنْ مولودٍ doğan çocuk إّلآ muhakkak يولدُ doğar علَى üzerine الفطرةِ fıtrat

Hadsin Vürûdu ve Açıklaması
Vürûdu: Hz.Peygamber (a.s) savaş esnasında ani baskınlar sonucunda kadın ve çocuklar da öldürülüyor? diye sorulunca: Hz. Peygamber (a.s) kadın ve çocukların öldürülmesinin men etmişti. Öldürülen müşriklerin çocuklarıdır. Hz.Peygamber (a.s): "Müşriklerin çocukları da olsa öldürmeyin, öldürmeyin, öldürmeyin," diyerek. Yukarıdaki hadisi şerifi buyurdu.[319]

Bu hadiste kişinin kazanacağı dini, meslekî, ilmî vs. her çeşit şahsiyette terbiyenin, hususen anne ve babanın rolü dile getirilmektedir. Gerçekten milletlerin iyi veya kötü her istikamette kaderini tayin eden âmillerin başında terbiye gelir. Terbiyevi gayretler terbiyevi müesseseler, terbiyeye ayrılan vaktin miktarı neticeye tesîr eder. Hadîste, terbiye yoluyla çevrenin kişiye vereceği şeylere "din" örneğinde dikkat çekilmiştir.

Dikkat çekilen ikinci bir husus çocuk fıtratıdır. Hz. Peygamber (a.s) bütün çocukların aynı fıtrata sâhip olduğunu ifade etmektedir: Zengin çocuğu da, fakir çocuğu da... siyahî çocuğu da, beyaz çocuğu da, Avrupalı aileden doğan çocuk da, Afrikalı yamyam âileden doğan çocuk da aynı fıtrata sâhip. Demek ki, doğduğu an dikkate alındıkta bütün insanlar aynı yaratılış üzeredirler, aynı temel kapasite ve temayüllere sahiptirler. Resûlullah (a.s) "Allah'ın yaratışta verdiği fıtrat" âyetini de delil getirerek mevzuyu iyice kuvvetlendiriyor. Kavimler, milletler, ırklar arasındaki farklılıklar, dış şartların ve bilhassa terbiye sisteminin tesiriyle husule gelmektedir. Terbiye sistemi deyince, öğretilen muhteva, öğretime verilen ciddiyet, öğretim müddeti, öğretim techizatı, teknik ve metodlar, nazariyat, pratikler vs. anlaşılacaktır.

Çocuk, Allah bilgisine sahip olarak, Allah'ı ikrar edecek bir yaratılışla doğar. Kendisinin bir yaratanı bulunduğunu ikrar etmeyecek hiç kimse doğmamıştır, bunu başka şekilde isimlendirse ve hattâ, O'nunla birlikte bir başka şeye tapınsa da" demiştir.

* Akıl ve baliğ oluncaya kadar çocuğun yaptıkları anne ve babasına ait olup kendisine hiçbir sevap ve günah yazılmaz.

* İslam dini hiç kimseyi soyu ve sopundan dolayı ne yadırgar ne de över.  Çünkü herkes kendi hür iradesiyle yaptığı şeylere göre hükme tabi tutulur.

* Anne ve babanın kendi çocukları üzerine vazifeleri: Eğer çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirirlerse çocuklarının her işlediği sevaptan (öldükten sonrada yaptıklarına ortak olup) pay alırlar.
Eğer iyi bir şekilde yetiştiremezlerse sadece evlatlarını yetiştiremediklerinin cezasını hem dünyada hem de ahirete çekerler. Evlatlarının işlediği günahtan sorumlu olmazlar.

* Hür olarak doğan her insan, ne anne ve babasının, ne de ırk ve milletlerinin işlediği şeylerle itham edilmezler.

* Her insan bir Adem. Her Adem bir Alemdir. Her İnsan kendi kişisel menkıbesinin başrolünde oynadığı şeylerle anılır ve bilinir.

* Her çocuk, içinden çıktığı ailenin dışarıya yansıyan bir aynasıdır. Onun için kimin  aile yapısının ne tür bir eğitim ve yaşam biçimi içinde olduklarını anlamak için dışarıya çıkan çocuklarını görmek yeterlidir.

* Çocuklar, bir ailenin ve toplumun hem istikbali, hem de mirasçısıdırlar. Çocukları sağlıklı bir eğitim almış olanların gelecekleri sağlam olur.

KAYNAKLAR 
[314]  Rum,30/30.
[315]  Ayni, a,g,e. 3/396.
[316]  Kurtubi, a,g,e. 13/471-472.
[317] S.Kutup, a,g,e. 15/445.
[318] Buhârî, Cenâiz 80, 93; Müslim, Kader 22; Muvatta, Cenâiz. 52; Tirmizî, Kader 5; Ebu Dâvud, Sünnet 18. Bir başka rivayette: "Doğan hiçbir çocuk yoktur ki, konuşmaya başlayıncaya kadarşu din üzere olmasın" buyurulmuştur.
[319] Sahihi İbni Hibban,1\336; Tabarani Mu'cem-ul Kebir,1/283; Hakim Müstedrek,2\133; İbni Hamza, a,g,e. S,504.

Yorum Gönder

0 Yorumlar