İÇKİ

 

İÇKİ


On Dördüncü Ayet

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

"Ey iman edenler! Kuşkusuz şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz." [167]

يَا اَيُّهَا Ey الَّذينَ edenler امَنُوا iman اِنَّمَا Kuşkusuz الْخَمْرُ şarap وَالْمَيْسِرُ kumar وَالْاَنْصَابُ taşlar وَالْاَزْلَامُ şans okları رِجْسٌ birer pisliktir مِنْ عَمَلِ işi الشَّيْطَانِ şeytan فَاجْتَنِبُو uzak durun ki هُ bunlardan لَعَلَّكُمْ eresiniz تُفْلِحُونَ kurtuluşa

Ayetin Nuzulü ve Açıklaması
Bu ayetin sebebi Nuzûlü aşağıdaki izah edilecek konu içinde serdedilmiştir.

Fahruddin er-Râzi, bil ki bu âyet, birçok yönden içki içmenin haram kılındığına delâlet eder:

a) “İnnemâ” (ancak) edatı ite başlamıştır. Bu kelime sadece, ancak manası ifâde eder. Buna göre Hak Teâlâ sanki şöyle demiştir: "Bu dört şeyden başka, şeytanın ameli olan başka bir şey ve pislik yoktur."

b) Hak Teâlâ, içki ve kumar putlara (dikili taşlara) tapmakla birlikte zikretmiştir. Nitekim Hz. Peygamber (a.s)'ın "İçki içen, puta tapan kimse gibidir"[168] hadisi de bu manadadır.

c) Allah Teâlâ, bunlardan kaçınmayı ve uzaklaşmayı emretmiştir. Emrin zahiri, vücûb (farziyyet) ifâde eder.

d) Cenâb-ı Allah, (bir önceki âyette), "kurtuluşa erersiniz" buyurmuş ve bunlardan uzaklaşmayı, kurtuluşa ermek saymıştır. Uzaklaşma, bir felah olunca; bunları işlemek de, bir hüsran ve bir umduğunu bulamama olur.

e) Allah Teâlâ, dinî ve dünyevî bakımdan, bu şeylerden doğan çeşitli kötülükleri beyân etmiştir. Bunlar insanlar arasında, düşmanlık, kin ve nefretin meydana gelmesi ve Allah'ı zikretmekten ve namazdan yüz çevirmenin hasıl olmasıdır.

f) Allah "Artık vazgeçtiniz değil mi?" buyurmuştur. Bu ifâde yasaklama üslupları içinde en beliği, en etkitisidir. Sanki şöyle denilmektedir. "Muhakkak ki size, içkinin çok çeşitli kötülüklerini ve zararlarını içeren âyetler okunmuştur. Şimdi siz, bu men edici sebepler karşısında artık vazgeçecek misiniz? Yoksa bu öğütlerden ders almayıp da, aynı hata üzere devam mı edeceksiniz?"

g) Bu, Cenâb-ı Hakk'ın müteakiben gelen âyetidir.[169]

Hicretin üçüncü senesinde, Uhud savaşından sonra indirilen içkiyi yasaklayıcı ayetlerden sonra, Medine sokaklarında dolaşıp: "Ey ahali, artık içki haram kılınmıştır" diye, bağırılmasından başka bir şeye ihtiyaç kalmamıştı... Bunun üzerine, elinde bardağı olan onu kırdı, ağzında bir yudum içki olan onu geri tükürdü. Şarap fıçıları kırıldı, içki şişeleri kırıldı. Böylece sarhoşluk ve içki kullanımı yokmuş gibi halledildi.[170]

Sarhoşluk muminin şiarından değildir. Çünkü sarhoşluk aklı giderir. Müslümanların günümüz modern çağda akla çok ama çok ihtiyaçları vardır.

Açıklamaya çalıştığımız ayeti kerime içkinin haramlığını vurgularken, aşağıdaki hadisi nebevi ise her türlü sarhoşluğun doğru olmadığını ifade buyurmaktadır.

Her insanın akla ihtiyacı vardır. Akıl olmazsa insanın ne din ne de dünya hayatı müteber olur. Çünkü din de dünya da akılla elde edilir. Aklı olmayanın ne dininden ne de dünyasından hiçbir hayır gelmez.

Yüce Allah cümlemize aklımıza mukayit olmayı nasip etsin.



On dördüncü Hadis

 قَالَ رَسُولُ اللّهِ: كُلُّ مُسْكرٍ حَرَامٌ،

Allah Resulü (a.s) buyurdular ki: [171]"Her sarhoş edici şey haramdır."[172]

قَالَ buyurdular ki رَسُولُ Resulü (a.s) اللّهِ Allah كُلُّ Her مُسْكرٍ sarhoş edici şey حَرَامٌ haramdır

Hadisi Vürûdu ve Açıklaması
Vürûdu: Ebu Musa (r.a)'dan: "Resûlullah'a "Ey Allah'ın Resûlü, dedim, Yemen'de yapmakta olduğumuz şu iki şarap hakkında bize fetva ver: Bit'; bu baldandır, şiddetleninceye kadar nebiz yapılır. İkincisi mizr'dir, bu mısırdan ve arpadan yapılır, bu da şiddetleninceye kadar nebiz yapılır." Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): 
"Bütün sarhoşluk veren şeyler haramdır" buyurdular. [173]

Hadisin sebebi Vürûdunu tespit ettikten sonra şimdide gerek ayeti kerimenin ve gerekse hadisi şerifin parelelinde içkinin zararlarını izahını yapmaya çalışalım.

İçki: Aklın sıhhatli düşünme ve muhakeme yeteneğini gideren, sarhoşluk denilen hale sebep olan içecekler.

İçki içmek İslâm'da yasak olduğu gibi, önceki semavî dinlerde de bu konuda bazı yasaklar getirilmiştir. Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat'ta şu cümleler dikkati çeker: "Ve Rab Hârun söyleyip dedi: Sen ve seninle beraber oğulların, toplanma çadırına girdiğiniz zaman, ölmeyesiniz diye şarap ve içki içmeyin, nesillerinizce ebedî kanun olarak, tâ ki, kutsalla, bayağı şeyi ve murdarla temiz olanı birbirinden ayırt edesiniz."[174]

İncil'de bu konuda şöyle denir: "Onlar yemek yerlerken, İsa ekmek aldı, şükran duası edip parçaladı ve tâbilerine verdi ve dedi ki: Alın, yiyin, bu benim bedenimdir. Ve bir kâse şarap alıp şükretti ve onlara vererek dedi ki, bundan içiniz. Çünkü bu benim kanım, günahların bağışlanması için birçokları uğrunda dökülen ahdin kanıdır. Fakat ben size derim: Babamın melekûtunda sizinle taze olarak onu içeceğim o güne kadar, ben asmanın bu ürününden artık içmeyeceğim."[175]

Eski Türklerin İslâm'dan önce Şamanizm'e bağlı oldukları bilinmektedir. Bu dinde genellikle sevinçli zamanlarda ve kutsama törenlerinde Kımız vb. çeşitli içkilerin içildiği bilinmektedir.[176]

İslâm'dan önce ve İslâm'ın ilk devirlerinde, câhiliye Arapları içki içer ve bunu hayatın bir parçası gibi görürlerdi. İslâm beş şeyin korunmasına büyük önem vermiştir. Bunlar: Akıl, sağlık, mal, ırz ve dindir. İçki içen kimse bu beş unsuru da koruyamaz duruma düşer. Amerika'da içki aleyhtarlarının kurduğu bir teşkilat yeryüzünde ilk defa içkiyi kimin yasakladığını araştırır. İlk yasağın Hz. Muhammed tarafından ortaya konulduğu anlaşılınca O'nun hatırasına New York'ta 
"Muhammed Çeşmesi adını verdikleri bir âbide yaptırırlar.”

İçkinin yasak oluşu icma-ı ümmet ile sâbittir. İslâm fakihleri bu konuda görüş birliği içindedirler. Hz. Ömer (r.a) Allah elçisinin minberinden "aklı perdeleyen her şey içkidir" sözüyle özlü bir tarif yapmıştır. Buna göre insana aklını kaybettiren ve onu iyi ile kötüyü, hayırla şerri ayıramaz duruma getiren herşey içki sayılır. Sıvı veya katı olması sonucu değiştirmez.

Afyon, eroin ve benzeri bütün uyuşturucular aynı niteliktedir. Çünkü bunları kullanan kişilerde aklın fonksiyonları değişir; uzağı yakın, yakını uzak görür; olağan şeylerden ayrılarak, olmayan ve olmayacak şeyleri hayal etmeye ve rüyalar denizinde yüzmeye başlar. Bazı uyuşturucular da vücûdu durgunlaştırır, sinirleri uyuşturur, ruhsal çöküntülere yol açar, ahlâkı düşürür, iradeyi zayıflatır ve ferdi topluma faydasız hâle getirir. İşte İslâm dini, fert ve toplum için faydalı olan şeyleri emrederken, zararlı olanları da yasaklamıştır. İslâm'ın yasakları tıp tarafından incelendiğinde, bunların fert ve toplum yararına olduğu görülür. Nitekim, içki ve domuz eti gibi yasaklar ilmin ve tıbbın süzgecinden geçirilmiş, nice maddî ve mânevi zararları uzmanlarca açıklanmıştır.[177]

* "Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır."[178]

* Hz. Peygamber'e ilaç için şarap yapmanın hükmü sorulunca; "Şüphesiz şarap deva (ilâç) değil aksine derttir."[179]

* "Ümmetimden bir takım kimseler, çeşitli adlar koyarak içki içeceklerdir."[180]

KAYNAKLAR
[167]  Maide,5/90.
[168] El-Câmiu's-Sağir, II/39.
[169] Râzi, a,g,e. 9/208-209; Taberî, Câmiu'l-Beyân, II/,211; Alûsî, Rûhu'l-Maânî, Beyrut, ty. 11/111-112.
[170] S.Kutup, a,g,e.,4/ 315.
[171] Kettani "Nazmul Mutenasir minel Hadisi’l Mütevatira" h.no.165;bu hadisin mütevatir olduğunu kaydeder ve 18 Sahabi ismini zikreder.
[172] Bu üç rivâyetin de kaynağı: Buhârî, Eşribe 4, Vudû 71; Müslim, Eşribe 67-68; Muvatta, Eşribe 9; Ebû Dâvud, Eşribe 5; Tirmizî, Eşribe 2, 3; Nesâî, Eşribe 23.
[173] Buhârî, Megazî 60, Cihâd 164, Edeb 80, Ahkâm 22, Müslim, Cihâd 7, Eşribe 70; Ebû Dâvud, Eşribe 5; Nesâî, Eşribe 23, 24; İbni Hamza, a,g,e. S,503.
[174] Tevrat, Levililer, Bab, 10, A. 8, 9-11
[175] İncil, Matta, bab, 26, A:26-29, Yuhanna, A:30:vd.
[176] Mehmet Aydın-Osman Cilacı, Dinler Tarihi, Konya 1980. S, 97.
[177] Yusuf el-Kardâvî, el-Helâl ve'l-Harâm fi'l-İslâm, Terc. Mustafa Varlı, Ankara 1970. S, 50-53, 75-88
[178]  A.Davudoğlu, Selamet Yolları, 4/ 61.
[179]  A.Davudoğlu, Selamet Yolları, 4/ 61.
[180]  A.Davudoğlu, Selamet Yolları, 4/ 61.
Derleyen :Emine Kaya

Yorum Gönder

0 Yorumlar