4 Aralık 2010 Cumartesi

MEVLANA'DAN GÜZEL SÖZLER



Sevgide güneş gibi ol,

dostluk ve kardeşlikte
akarsu gibi ol,

hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol,

öfkede ölü gibi ol,
her ne olursan ol,

ya olduğun gibi görün,
ya göründügün gibi ol


Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz...




"Topraktan biten güller solar gider,
gönülden biten güller daimidir"





- Ayıpsız dost arayan , dostsuz kalır.









Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok.
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok. 


Eşekten şeker esirgenmez ama eşek
yaratılışı bakımından otu beğenir.

Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Leş, bize göre rezildir ama, domuza,
köpeğe şekerdir, helvadır. 

Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır. Ama bülbül,
kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç? 

Pisler, pisliklerini yapar ama
sular da temizlemeye çalışır.


Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selviyi hür bir halde yücelten,
kederi de sevinç haline sokabilir. 


Nasıl olur da deniz, köpeğin agzından pislenir,
nasıl olur da güneş üflemekle söner? 

 

Akıl padişahı kafesi kırdı mı,
kuşların her biri bir yöne uçar.


Tövbe bineği, şaşılacak bir binektir. Bir solukta
aşağılık dünyadan göğe sıçrayiverir. 


Korkunç bir kurban bayramı olan kıyamet günü,
inananlara bayram günüdür, öküzlere ölüm günü. 


Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur.
Kıskançlık ateşten meydana gelir. 


Dünya tuzaktır. Yemi de istek.
İstek tuzaklarından kaçının. 


Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama
susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok. 


Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin.
Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.



Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek,
inciyle denizin varlığından da şüphe eder.



Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu,
dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir. 


Oruç tutmak güçtür, çetindir ama
Allah`ın kulu kendisinden uzaklaştırmasından,
bir derde uğratmasından daha iyidir.


Birinin başına toprak saçsan başı yarılmaz.
Suyu başına döksen, başı kırılmaz.
Toprakla, suyla baş yarmak istiyorsan,
toprağı suya karıştırıp kerpiç yapman gerek. 


Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana,
içinde inci vardır. 


Bilgi, sınırı olmayan bir denizdir.
Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır. 


Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler? 


Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes
çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese? 


Meyve ekşi bile olsa, olmadıkça ona ham derler.


Her dil, gönlün perdesidir.
Perde kımıldadı mı, sırlara ulaşılır. 


Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları
olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de. 


İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey
görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun
diye bu alem yok değildir.


A kardeş, keskin kılıcın üzerine atılmadasın,
tövbe ve kulluk kalkanını almadan gitme. 


O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti.
Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.


Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da
nedir bir sevgiye harcanmadıktan,
bir sevgiliye feda edilmedikten sonra. 


Gördün ya beni gamdan başka kimse hatırlamıyor,
gama binlerce defa aferin. 


Nefsin, üzüm ve hurma gibi
tatlı şeylerin sarhoşu oldukça,
ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı