İdari Teşkilat ve Arazi Fetihler çoğalıp, devlet büyüdükçe, idarî teşkilatı da uygun şekle getirmek icab ediyordu. Osman Gazi; İznik şehrini muhasara edip, Yenişehir'e dönüşünde eline geçirmiş bulunduğu yerleri birer kaza veya sancak şekiın-de ayırarak, seçtiği kıymetli arkadaşlarının idaresine veriyordu. Hatta Karaca Hîsar'ı Hz. Orhan'a, Eskişehir'i kardeşi Gündüz Alp'e vererek, İnönü ile Yurthisar'a Aykut Alp'i, İnegöl'de Doğan Alp'i tayin etmişti.
Daha sonra doğrudan doğruya sancak ve kazalara ayrıldı. Sancaklarda birer Mirliva, kazalar da birer kadı bulunurdu. Arazi ise; timar ve Has ismi altında ikiye ayrılırdı. Mesela: Beşyüz köyü olan bir sancağın iki üç köyü icabına göre ikişer, üçerden doksan timara ayrılarak askerlere verilmiş, beş, yüzden kalan diğer köyler, has adı verilerek şehzadelere, vezirlere, beylerbeylerine, mirlivalara ve diğer büyüklere bunlardan hisseler ayrılmıştı. Geri kalanlarda Hass-t Hümayun ismiyle devlet hazinesine bırakılmıştır. Bu haslar, Umarlar çiftlik demek değildi. Çünkü her has ve timarın kapsadığı arazi şunun bunun tarlaları olup, sahipleri bu tarlaları ekip biçerler ve yalnız öşür ile alayım, satayım harcını has veya ti-marsahibine verirlerdi. Timar sahipleri arazileri olan timar dahilinde otururlardı. Harp çıktığı hemen silahlanıp adamları ile birlikte hangi mirliva hizmetine bağlı iseler o kumandanın emrine girip savaşa giderlerdi.
Devletin geliri, cizye-i şeriyeden, hristiyan Bey ve tekfurlarından alınan maktu vergilerle Hass-ı Hümayun aşarından, gümrük ve tuzla'lar hasılatından ibaret olup, savaşlarda alınan ganimetin beşte biri (hamsei şer'i) bunlara dahildi. Bu hamse-i şer'i bu gelirlerin en büyük kısmı olurdu. Masraf gelirlere göre pek az olurdu. Fazla gelir olduğunda cami medrese, köprü, han, hamam yapılırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder