14 Haziran 2011 Salı

Osmanlı ve İdari Teşkilat

İdari Teşkilat ve Arazi Fetihler çoğalıp, devlet büyüdükçe, idarî teşkilatı da uygun şekle getirmek icab ediyordu. Osman Gazi; İznik şehrini muhasara edip, Yenişehir'e dönüşünde eli­ne geçirmiş bulunduğu yerleri birer kaza veya sancak şekiın-de ayırarak, seçtiği kıymetli arkadaşlarının idaresine veriyor­du. Hatta Karaca Hîsar'ı Hz. Orhan'a, Eskişehir'i kardeşi Gündüz Alp'e vererek, İnönü ile Yurthisar'a Aykut Alp'i, İne­göl'de Doğan Alp'i tayin etmişti.
Daha sonra doğrudan doğruya sancak ve kazalara ayrıldı. Sancaklarda birer Mirliva, kazalar da birer kadı bulunurdu. Arazi ise; timar ve Has ismi altında ikiye ayrılırdı. Mesela: Beşyüz köyü olan bir sancağın iki üç köyü icabına göre iki­şer, üçerden doksan timara ayrılarak askerlere verilmiş, beş, yüzden kalan diğer köyler, has adı verilerek şehzadelere, ve­zirlere, beylerbeylerine, mirlivalara ve diğer büyüklere bun­lardan hisseler ayrılmıştı. Geri kalanlarda Hass-t Hümayun ismiyle devlet hazinesine bırakılmıştır. Bu haslar, Umarlar çiftlik demek değildi. Çünkü her has ve timarın kapsadığı arazi şunun bunun tarlaları olup, sahipleri bu tarlaları ekip bi­çerler ve yalnız öşür ile alayım, satayım harcını has veya ti-marsahibine verirlerdi. Timar sahipleri arazileri olan timar dahilinde otururlardı. Harp çıktığı hemen silahlanıp adamları ile birlikte hangi mirliva hizmetine bağlı iseler o kumandanın emrine girip savaşa giderlerdi.
Devletin geliri, cizye-i şeriyeden, hristiyan Bey ve tekfurla­rından alınan maktu vergilerle Hass-ı Hümayun aşarından, gümrük ve tuzla'lar hasılatından ibaret olup, savaşlarda alı­nan ganimetin beşte biri (hamsei şer'i) bunlara dahildi. Bu hamse-i şer'i bu gelirlerin en büyük kısmı olurdu. Masraf ge­lirlere göre pek az olurdu. Fazla gelir olduğunda cami med­rese, köprü, han, hamam yapılırdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı