Taşnak Çetesi-Gürcü Yağması
Van'daki 11.Tümen kumandanı Yarbay Câvit (sonradan tüm.gnl.Erdelhûn) Bey23/Aralık/1919'da 15.Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa'ya gönderdiği rapor şöyledir:
<..Van'dan güney istikametinde çekilen Ermeniler ile Nasturilerin, İngilizler tarafından silahlandırılmak suretiyle tabur hâlinde tanzim olundukları ve ülkemize taarruzlarının beklendiği bilgilendirmesi yapılmıştır. Nitekim, bu bilgilendirme doğru çıkmış vede, buraları Osmanlı ordusunun bu bölgeleri tekrar ele geçirene kadar kesintisiz ve acımasız biçimde devam etmiştir. Bu mevzua başlarken ortaya koyduğumuz Mü-dafa-yı Hukuk Cemiyetleri, Erzurum ve Trabzon'da da, vardı bu cemiyetin kongrelerinde seslendirilen ortak ifade şu idi: <Bir Ermeni saldırısı hâlinde son kişinin ölümüne kadar savaşmak ve Türk topluluğundan ayrılmamak için her fedakârlığa katlanmak..> idi.
Öte yandan da Taşnaksutyun tedhiş cemiyetinin mensubu olan sözde general Antranik emrinde ve Nazarbekof komutasındaki Ermeni birlikleri Erivan, Çıldır, Gümrü, Kars, Göle, Ardahan, İğdır Kağızman ve Sarıkamış bölgesine yedi ilâ se-kizbin kişi olarak yerleşmişler, kısa zamanda yirmibin kişilik bir kuvvete erişeceklerini ümid ederlerken, Ordumuz, 1914'deki hududumuza çekilince, Kars ve Ardahan bölgesindeki Türkler kendi aralarında ittifak etmişler muntazam bir milis gücü olarak Ermenilere karşı koymaya başladıklarından, yerleşik ahali ile Ermeniler arasında her gün çarpışmalar cereyan ediyordu.
Güney Cephemize Bir Bakış
Doğu cephesini ve buradaki işgal hareketlerini yukarıdaki ifadelerde belirtmiştik. M.Kemâl Paşanın 9.Ordu kıtaatı müfettişliği vazifesiyle, 19/Mayıs/1919'da Samsun'a çıkması sonrasında o bölge dahilindeki askerî ve ermeni çetelerinin işgalci kuvvetlerin işbirli ğiyle yaptıklarını, uyguladıkları katliamları buna karşılık fevkalâde durum tesbiti yapan raporların İstanbul'a Osmanlı Erkânı Harbiyesine gönderilmesini belirtmiştik. Şimdi de cennet vatanımızın bir başka güzel köşesi olan Güney bölgesindeki işgalci ve onlara bu vatanın topraklarını çiğnetmemeye çalışan Güney'deki insanımızın kahramanca, hayatını istihkar edercesine verdiği mücadeleyi,
sözde medenî avrupa devletlerinin en eski yakınlığımız olanların başında gelen Fransız düşmanının hareketlerini hatırlamaya ve hafızamızda bir köşede dâima yaşatabilmemiz için genç kuşaklara bir bilgi buketi olarak kronolojik ve özetlenmiş bir hâlle sayfamızı süsleyelim.
Dörtyol Baskını
1918 senesinin İl/Aralık günü dörtyüz kişilik ermeniler-den meydana gelmiş bayrağı Fransız taburu portakal bahçeleriyle ünlü Dörtyol kasabasında daha önceden işaretlenen müslüman evlerine bir toplu baskın uyguladı. Ahali bu baskına karşı koymayı bildi ve elleri bağlı teslim olmamak gerektiğini adetâ haykırmış oludu. Bu karşı koyuş sonrasında bölge halkı mukavemet teşkilâtlarını tesise başladılar böylece Güney bölgemizde ilk mukavemet harekâtı 19/Ara-lık/1918'de Dörtyol'da başlamıştır diye not düşmüştür tarihçiler. Çoğunluğunu ermenilerin teşkil ettiği 1500 Fransız askeri Mersin'e çıkıp, Aralık 17'de Tarsus'a ve Adana'ya tecavüzle işgali gerçekleştirdiler. 27/Aralık Pozantı'nın işgale uğradığı gün oldu.
Fransızların bir başka ermeni kopilleriyle doldurulmuş birlikleri, 20/Aralık/1918'de işgal etmiş idi. Pozanti'daki devlet anbarlanndan 50 tonu yiyecek, 150 tonu arpa ve diğer hububat olmak üzere çalarlarken, Yüzbaşı Mustafa adlı bir zabitimizi de kendilerine engel olma vazifesini yerine getirirken şehid ettiler. Zâten 9/Ocak'da da Albay Romyö isimli bir Fransız Adana bölgesine genel vali unvanıyla hükümet konağına yerleştirildi. Hemen ilâve edelim ki; bu bölgedeki işgal hareketleri M.Kemâl Paşanın malum olan büyük vazifesine gönderilmesinden evvel cereyan etmekte ve efrad-ı millet, kendi inanç ve tecrübesi içinde; kaymakam, müftü, askerlik şubesi mensupları ve bölgenin ağa ve beylerinin, nahiye müdürlerinin, muhtarların ve imamların vaaz u teşvikiyle teşkilatlanmaya başlamış bulunuyorlardı. Bütün bunlar olurken, daha önce Suriye'ye göç etmiş bulunan ermenüer, Fransız birliklerinin içinde yer alan hayli ermeninin yanında olduğu halde bölgeye avdet ettiler. Amanos dağının doğu ciheti idaresi, İngilizlerin Fransızlara devretmesiyle başka bir şekil aldı. Herhalde, bu şeklin Fransız/Ermeni işbirliği olacağını izaha gerek yoktur. 1919 yılının ilk ayının içinde İngilizler, CJrfa ile Maraş'ı ele geçirirken buradaki ermenilerde hemen kendi güçlerini tahkim için hareke te geçmekten geri durmadılar. İngilizlerin 7/Mart/1919'da Kozan'a geldikleri görüldü.
Adana bölgesinin Fransızların işgalinde olması hasebiyle İngilizler, 1919'un Ekim ayı sonu, Kasım ayı başı itibarıyla kendi idareleri altında bulunan Kilis, Antep, Maraş ve ürfa'yıda Fransız idaresine devretti. Bu arada da M.Kemâl Paşa Hâlaskâran vazifesi olan 9.ordu birlikleri müfettişliği vazifesini Sultan Vahdeddin'in müzaheretiyle almış bölgeyi yakından bilmesi ve gelen haberlerin ise umduğu gibi çıkması Müfettiş Paşa'nın bölgeyi kontrolü, artık o makamın verdiği selahiyetle değil 4/EylüI/1919'da Sivas'daki büyük kongreden sonra seçildiği Heyet-i Temsiliye riyaseti selahiyetiyle gerçekleşmiş oluyordu.
Fransız işgal kuvvetleri, ermenileri av köpeği gibi kullanıyorlar ve asırlarca beraber oturup birlikte yaşadığı insanlara şimdi ölüm yağdırıyorlardı. Bahse konu işgal bölgesinde Fransız birlikleri içinde onbin ermeninin asker olarak yer almış bulunduğunu göz önüne alırsak karşımıza çıkan manzara ne büyük bir ihanetin karşısında olduğumuzu ortaya koyar sanırım. Ayrıca bölgede kalmaya devam eden ermeniferinde istisnaları hâriç, silahlandığı görülmüştü. Saimbeyli, Doğanbeyli ve Şar bölgesinde temerküz ettiler. Dörtyol'daki müslüman ahalinin mukavemeti,suya atılan bir taş gibi nasıl ki taşın düştüğü yerin etrafa dâireler hâlinde bir su akımı meydana getirdiği görülürse, işte bu mukavemet taşı aynı te'siri göstermiş 1919 yılı sonunda İstanbul'da Kilikyalılar Cemiyetinin kurulduğu haberini aldı bölge ahalisi. Bilindiği gibi Kilikya, eşittir Adana mânasına gelir. Kilis'de ise Müda-faa-yı Hukuk Cemiyeti teşkil olunurken, hukuk fakültesi talebesi olan Saim bey adlı bir genç de Kozan'da mücadele-İ mifliyeyi sağlayacak cemiyeti te'sis eyledi. Ne var ki daha sonra Fransızlar ile meydana gelen sıcak çatışmalarda şeha-det şerbetini içti genç Saim Bey.
Mukavemetçilere Zabit
Milletimizin; İstiklâline olan düşkünlüğü her haliyle kendini böyle ortaya koymuşken, Amasya tamimi, Erzurum ve Sivas kongrelerinin açtığı çığır ve heyet-i temsiliye İstanbul'u dünya siyaset mahfilleriyle başbaşa bırakıp, onların düşmanları oyalamasını temine bırakırken, vatanseverlerin bu otoritenin idaresi altında düşmanın taarruzlarını boşa çıkaracak daha sonra da onları memleketin hârim-i ismetinden tard edecek tedbirleri almakla uğraştığını bütün dünya duymağa hâttâ görmeğe başlamıştı. İşte bu Heyet-i Temsiliyenin riyasetini temsil eden M.Kemâl Paşa bölgedeki hâlin alacağı durumu göz önüne alarak teşkil olunan başıbozuk kuvvetlerin başına nizami subayların gönderilmesinde pek mühim faydalar mülahaza ettiğinden, o zamanlar topçu binbaşı olarak ordumuzun güzide bir zabiti Kemâl Bey(daha sonra Tüm.general Kemal Doğan)i, Kilikya Kuvva-yı Milliye kumandanı olarak gönderirken, Yüzbaşı Osman Nuri(general Osman Tufan)yi,Ceyhan Nehrinin şark cihetine, Yüzbaşı Ali Ratıb'ı (Sinan Tekelioğlu) Ceyhan Nehrinin garb cihetine, Yüzbaşı Salim (Kurtoğlu Yörük) ile Üsteğmen Asaf'ı (Kılıç Ali) beyleri Maraş bölgesine memur etti.
Trakya Ve İstanbul'un Durumu
Târİh 30/Ekim/1918'i gösteriyordu ki, Mondros mütarekesi imza olunmuş, gerek gemi lerimizdeki gerekse müstahkem mevkıilerdeki Alman zabitleri yerlerini subaylarımıza bırakmak suretiyle çekilmişlerdi. Çanakkale'yi muhafaza eden mayınlar toplandı.6/Ka-sım/1918'de Çanakkale'ye İngilizlerden teşkil olunmuş bir heyet geldi. Tabyalar, yüzde 10'unu bizim askerin teşkil ettiği birliğe bırakıldı. İngiliz inzibat subayları bir kaç gün sonra İstanbul'a geldiler. Kasım ayının ilk on gününde Boğazı 61 adet savaş gemisi geçti. İstanbul Boğazı üzerinde demirlediler ve bir çoğu toplarının namlularını Saraylarımızın üzerine tevcih etmiş olduğu üzüntü ile müşahede olunuyordu. İşgalciler 6/Kasım'da Trakya sınırımızdan içeri girmek suretiyle bazı yerleri de işgale tâbi tutarak ilerlediler.
Dörtbin kişiden .meydana gelen bir Fransız kuvveti de Bakırköy istasyon önlerine 18/Kasım'da geldiler. Beş gün önce denizdeki filo'dan çıkan İngiliz-Fransız karma birliği Beyoğlu yakasına yerleştiferdi. 23/Kasım'da İstanbul'da yaşayan azınlıkların çılgın tezahürat ve avazeleri arasında Fransız generali Desprrey, Beyaz bir at üzerinde Fâtih Sultan Mehmed Hân'dan intikam alırcasına şehire giriş yaptı. İngiliz kumandan general Milne, İngiliz ordusu komutanı olarak, yine Trakya ve Boğazlar komutanı olarak da Wilson adlı general karargâhlarını İstanbul'da kurdular general Desprrey'İn komutanlığının Selanik havalisini kapsadığını ileri sürerek İstanbul içinde emirlerini tatbike fırsat vermediler. Ancak; İstanbul'da bir çok Rum'un bulup buluşturup veya İngilizlerden temine muvaffak oldukları İngiliz üniformalarını giymişler taşkınlıklar yapıp gözüne kestirdiklerine karşı lisanen ve müessir fiillerde bulunmuşlardır. Donanmamızın boynu bükük şekilde İzmit'de düşmanın göz altında olması, ayrıca haysiyetimize vurulmuş bir dar beydi ki veyl mağlubun hâline.. Bu sözümüzün hemen peşinden şu vak'ayı buraya nakil ile bu haftaki yazımızı tamamlamış olalım. "Meclis-i mebusan'da Divâniye mebusu Fuad Bey, düşmanın mütareke ahkâmına uygun davranmadığını ileri sürüp bazı tatbikatten şikâyetçi olduğunda Hâriciye nâzın zat, verdiği cevapda, <hüküm galibindik sözünü kullandığında, Trabzon mebusu Hafız Meh-med Bey şunları söylemeden edemedi: <Mütarekenin tatbikinde bu kadar müsamaha gösteren bir hükümet, yarın sulh masasında haklarımızı ne dereceye kadar müdafaa edebltr? Bir millet kendini müdafaa ederken bile namusu ile şerefi ile ölür!> Dedi Bu sözlerin önemi zamanla anlaşılmıştır.
Zafer'e Doğru Koşuluyor
Kilikya hududu,İskenderun'un işgali,halkın ağlayışları ve feryadı, İngiliz baskısı, Erme niler'in Adana marifetleri, halk silahlanıyor, savunma teşkilâtlan kuruluyor, Güney'deki Ermeni kuvvetleri, Maraş'ın İngilizler tarafından işgali, Ermeni askerlerinin vahşeti, İşgalde nöbet değişimi, Maraş, Grfa ve Antep şehirlerinin işgalini Fransuzlara ciro, Kıyam-i Millînin; Sütçü îmam'ın silahından çıkan mermi ile bölgede aksiyona geçmesini, Türk Bayrağının indirilmesi şartıyla dans yapacağını bildiren şıllık'ı tatmin için bayrağımızın kale'deki burç-dan indirildiğini gören hemen kale'nin yanındaki evde ikamet eden Mehmed Ali Bey'in yüreğinden damlayan kan, beyninden süzülen düşünceler vede kâğıda dökülen ifadeler, Alsancak başlıklı mektup CJlucâmi'nin bir kaç yerine bir kaç kopya hâlinde bırakıldı, yazarı tarafından ve meali şöyle idi yazılanın: "Ey asil Türk Milleti, milli varlığın ve dinin Ölüyor. Dedelerinin kanı mukabilinde fethetti ğin kale'nin burcundaki al sancak, Fransızlar tarafından indirilmiştir. Acaba sen de bunun yerine koyacak bir kaç Türk kanı yokmudur? Soğukkanlılıkla korkmadan alsancağımızı tekrar yerine koyalım ve gururla yerlerimize dönelim. Korkma seni buradaki bir kaç Fransız kuvveti kıramaz. Buna emin ol!" 5/Ka-sım/1918' de, başlayan bir çizgiden mücadele-i istiklâl'e koşuldu Kilikya hududu ifadesiyle belirtip diğer başlıklarla işleri özetleyip, sancak indirilmesine tahammül edemiyen bir evlâ d-ı vatanın ümmete feryadını cami merkezli duyurusunu belirtip, meâlen ifadeyi de okurumuza naklettik.
İstiklal İçin Çalışan Cemiyetler
Trakya ve Paşaeli Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti; l/Arahk/1918'de Edirne'de hayat buldu. Esas işi, Trakya topraklarında yaşıyan azınlıkların tehlikeli faaliyetlerini önlemekti. İşler, Osmanlının kötü bir akıbete duçar olması hâlinde hiç olmazsa Trakya topraklarında küçük ve bağımsız bir devlet kurmak idi. üç gün sonra da, yâni 4/Arahk/ 1918'de, merkezi İstanbul, şubeleri Erzurum ile Elaziz olmak üzere kurulmasında Said Paşazade tanınmış şâir ve edib valilerimizden Süleyman Nazif Bey'in destek ve teşebbüsüyle tesis edilmişti. 10/Mart/1919'da da Erzurum şubesi Cevad Dursu-noğlu tarafından açılmıştı. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti 12/Şubat/1919'da kurulmasıyla Pontusçülere bir korku salan teşkilât olmuştur. 1918 senesinin 14/Aralığında tesis olunmuş olan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti Vali Nureddin Paşa'nın yardımıyla büyük hizmet vermiştir. İzmir Reddi İlhak Cemiyetinin ilk adı Müdafaai Vatan Heyeti iken işgalden önce 14/Mayıs/1915'de bu adı almıştır. Sivil ve askerî idare çilerle işbirliği yaparak Kuva-yı Milliye'yi destekledi. Bu cemiyetin bir parçası olarak kurulan Hareket-i Milliye Cemiyetinin kurucuları da, Celâl Bayar(Gâ-lip Hoca),Vasıf Çınar, Mustafa Necati ve Hacim Muhiddin (Çarıklı) adlı kendileri herkesçe bilinen vatanperverlerdir. Millî Kongre teşkilâtı Göz Hekimi Esad (Işık) Paşa tarafından İstanbul'da kurulmuştur. Bu kongre, Vahdet-i Millîye, Millî Ahrâr, Sulh ve Selâmet gibi partilerle fakülteleri, dernekleri, ocakları, hayır kurumlarını içine alan altmış kurumdan meydana gelmiş olup, ilk defa Kuva-yı Millîye tâbiri bu ortak hareketle kullanılmıştır.
Azınlıklarda Gelince!
Mavrimira Cemiyeti, Pontus Cemiyeti, Kürt Teali Cemiyeti, Teâli-i İslâm Cemiyeti, İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Wilson Prensipleri Cemiyete, Trabzon ve Havalisi Adem-i Merkeziyet Cemiyeti hakkında da biraz bilgi verelim ve ondan sonra mütareke sonrasında ki ordunun durumuna eğilelim.
Mavrimira cemiyeti, 1814'de kurulmuş bulunan Yunan emellerine hizmet ve bunların mücadelesini yürüten Etnik-i Eterya cemiyetinin yarım bıraktığı işleri tamamlamak vazifesini yüklenmiş ve Megalo idea denen Yunan hedefi, Bizans Devleti ihyasına faaliyet gayreti içinde olan eli kanlı bir fesat cemiyetidir. Rumlarla ilgili hayır kurumlarının, her birinin tepesine birer Yunan subayı yerleştirilmişti. İstanbul'da kırkbin Rum silahlandırılmıştı. Bu silahlı adamlar Tatavla da denilen Kurtuluş'da, Galata'da ve Fener civarında bulunmaktaydılar. Bu cemiyet üyeleri Ayasofya'ya altın çan takmak, kimileride Hrisantos adlı kan dökücü haydutu hapisten çıkarıp, bilhassa polis katilliğine soyunmuş birini takviye eden bir cemiyet olup, Muharrem Bey isimli bir başkomiser bu şeriri izale etmeyi başarmıştır. Bu cemiyet ayrıca Bizans'ın çift başlı kartal taşıyan bayrağını ülkemizin semalarında dalgalandırmak hisleriyle yanıp tutuşmaktaydılar.
Pontus cemiyetine gelince bu cemiyetin 1904'deki kuruluş versiyonunu ileri sürenlerin cemiyetlerinin Miladdan önce 3.yüzyılda kurulmuş bulunan Pontus krallığının torunları olduğunu ileri süren Trabzon Rumları tarafından kurulmuştur. Bunlar; 1.Cihan savaşı esnasında yâni 1914-1918 arasında ve mütarekeden sonra müslüman ahaliye çeşitli baskınlarla hayatlarına fecii bir zulümle son vermekteydi ve bunlar Avrupa ve Yunanistan'dan büyük yardımlar almaya başlamışlardı,. Hayallerinde yaşattıkları Trabzon veya Samsun'dan birini devletlerine merkez yapabilmekti. Faaliyete geçtiklerinde bunları durdurma yoluna resmî birlikler ile gitmek, Mondros'un ihlâli sayılacağından, böyle bir i'jhama mâruz kalmamak için ahali harekâtı, milis harekâtı sivil subayların organizasyonuna teslim edilmiş ve bunların tesirlerinin 1922'ye kadar sürdüğü, Sakallı Nureddin Paşa, Yarbay Mustafa (orgeneral Muğlalı) Bey vede Giresunlu Topal Osman Ağa, Trabzon'da da Yahya Kâhya bunların izâlesinde büyük hizmet vermişlerdir.
Kürd Teali Cemiyeti ki Kürd Yükselme Cemiyeti diye sa-deleştirilebilir olan bu isimli cemiyet 1919/Mayısında tesis edilmiştir. Elaziz, Bitlis gibi vilâyetlerin de içinde bulunduğu bir Kürd devleti kurma hedefi taşıyordu. Ziya Gökalp olsun, Süleyman Nazif Beyler onların bu gayesine itiraz ve doğruyu göstermeye çalışmaları bu cemiyetin yayın organlarında haylice ağır yazılar ile saldırmışlardır.
İslâm Teâlii cemiyeti 1919 şubatında teşkil olunmuş din-i bir devlet kurmak düşüncesi ni gaye edinmişken, hürriyet ve itilaf partisini de desteklemişlerdi. Ancak etkileri olmamıştır.
İngiliz Muhipleri cemiyeti de, 1919 Ağustosunda İstanbul'da kuruldu. Saltanat ve hilafet taraftarı olanlarla burada olmakta menfaat görenler, kimi kumandanlar, Said Molla gibi dinle rabıtası olan kimseler cemiyetin üyeleri arasında bulundular. Cemiyetin hedefinde Rahip Fru gibi adamlar vasıtasıyla hilafet ve saltanatın aracılığıyla İngilizlere İltisaka götürmekti. Paraların İngilizlerce verildiği de ileri sürülmektedir. Osmanlı dâhiliye nâzın Ali Kemâl Bey, Mehmed Ali Bey ve Said Molla cemiyetin önemli kişilerindendi ve padişah ile sadnazam Dâmad Ferid Paşanın bu cemiyetin üyesi olduğu rivayeti vesikalandırılamamıştır.
Wilson Prensip cemiyetine gelince; 4/Ocak/1919'da tesisi kabil olmuştur. Amerikan manda'lığıni isteyenlerce kurulduğu görülür, Amerika medeni bir ülkedir ve bunlara bağlandığımızda kısa zamanda güçleneceğimizi düşünenler arasında gazeteci Ahmed Emin Yalman ve İsmail Hami Danişmend'de bulunmaktadırlar. Mustafa Kemâl Paşada buna karşı çıkmış ve vatanseverleri iknaaya muvaffak olmuştu.
İstanbul'da 1919 Aralık ayında kurulmuş olup, adı Trabzon ve Adem-i merkeziyet cemiyeti Trabzonlu Rumlar, bu şehrin Ermenilere verileceği rivayetini duyduğunda bu cemiyete taraftar olmuşlardır. Bunlardan Metropolid Lavrendius, bu Adem-i Merkeziyet'e yakınlaşmış Pontusçuların vazifeden çekil sözünü redetmiş ben buraya padişahın emriyle geldim demek suretiyle vaziyetini açıklamak meziyetini göstermiştir.
Mütareke Sonrasında Ordumuz
İşgal devletleri İstanbul'a gelmeden evvel Osmanlı genel kurmayını sıkıştırmak suretiy İe ordumuzun pek büyük bir kısmını terhise tâbi tutturmaya muvaffak olmuştur. Elimiz de silah altunda dokuz adet kolordu ile yirmi adet tümenden müteşekkil bir efrad bulunuyordu. Bunun teşkilâtlanması yazışmaları yapılırken, İngilizler bu işte kontrole önem veriyor bu sebeble de kuruluş hayli aksıyordu. Ankara hükümeti bu arada teşkilâtını tamamlayıp varlığını hatırlatınca, bu yazışmalar hükümsüz hâle dönüşmüştür.
Mütareke Hükümleri Gereği Teslimat
Yapılan silah bırakışması antlaşması gereğince Osmanlı genel kurmay Başkanı Kavaklı Mustafa Fevzi Paşa (mareşal Çakmak) ile İngiliz Generali Milne Osmanlı ordusunun 50 bin kişilik istihdamla kurulmasını anlaşırken, 48 bin tüfek, 200 bin süngükolu, 295 tane top kaması teslim etmek zorunda kalırken, ellin kişiyi aşan eratın terhisi yapılıyor, böylece de, ordunun tamamında 408778 tüfek, 240 makineli tüfek, 256 adet topa mâlik olunacak tarzında bir sınır konulmuştu. Târih 1919/Mart ayını işaret ederken 337.615 er'in terhisini yapmışız trenlerimizin yetersizliği, terhis edilen askerin memleketlerine kafileler hâlinde yaya olarak sevk edilmişti ki, bu nasıl bir eziyet, ne acıklı bir haldi. Bu askerin içinde, topal, çolak, yaraları yeni iyileşmiş nice gaziler olduğu gibi zayıf düşmüş Mehmedçiklerde bulunuyordu.
Yeni Tanzim
Elde bulundurulmasına müsaade edilen ve tanzim olunan kuvvetlerimizin tanzimi aşağıdaki şekilde tanzim olundu.
1.Kolordu; Merkezi: Edirne; 41. Ve 61 .Tümenler
25." " ; " " İstanbul 1. Ve 10. "
14." " ; " " Tekirdağ 44. Ve 61. "
17." " ; " " İzmir 56. Ve 57. "
20." " ; " " Ankara 23. Ve 24. "
12." " ; " " Konya 11. Ve 41. "
3." " ; " " Sivas 5.Kafkas Tümeni
ve 15.Tümen
13." " ; " " Diyanbekir 2. Ve 5. Tümenler
15." " ; " " Erzurum 2. 9. 11. Ve 12.
Tümenler
Kadrodaki yirmi tümeni meydana getiren sayıdan,bir tümeni İzmir'de Yunanlılar dağıtmış, dört tümenimizde İstanbul ve Trakya'da kaldığınından böylece yirmi tümen olan yekûn gücümücün dörtte birinden istifade edememekle karşı karşıya idik.
Karakol Cemiyeti
Mütareke ile beraber, evlâd-ı vatan harekâta geçmiş ve çeşitli tulumbacı kulüpleri, futbol takımları, şehir kabadayıları, devlet görevlerinde genç kâtipler, esnaf loncaları, nice değerli hoca efendiler düşmandan halas olmak için gerek cemaatlerini gerekse muhitlerindeki kıraathaneleri dolaşarak gönüllü temine gayret ederlerken, bunlardan İstanbuPuIumu-zun bizimde vaz u nasihatlerinden müstefid olduğumuz Alasonyah Hacı Cemâl Efendi (Öğüt) merhum Beşiktaş semtindeki kahveleri dolaşır, ahbablık kurduğu kişilerin kanaatlerini ölçüp biçer,aklı yatanları evine götürür orada bir kaç tanesine tahlif yâni yemin ettirmek suretiyle Milli Mücadele sancağı altına toplar ve kâh silah kaçırmada, kâh bazı zevatı düşman elinden kaçırmak gibi mühim baskınlarda istihdam ettiğini bu satırlar yazılırken hayatta olan Hikmet Öğüt hanımefendi hazretlerinden, yapılan tahlifin yâni and içme esnasında, yemin edecekleri, Kur'an-ı Kerim ve tabanca üzerine el koydurmak ve bunu yaptırırken de, gözlerin bağlı olduğunu dinlemişizdir.
Beri yandan; Felah (yâni kurtuluş mânasına) gurubunun silah kaçırmak için büyük depolan baskınla veya müslüman sömürge askerlerinin göz yumması münasebetiyle soyması bunları Anadolu'ya sevk etmesi unutulmayacağı gibi meşhur Kara Vâsıf Bey'in ünlü Karakol Cemiyetinin büyük hizmetleri olmuştur. Hele Felah gurubu reisi o sıralarda binbaşı olan ve ordudan Korgeneral olarak emekli olan Ekrem (Baydar) Bey, ki bu zâtında dönme olduğu rivayeti vardır ve bunların hizmetleri hep takdirle yâd olunur. M.M Gurubunun başkanı Topkapih Mehmed Bey ki fâkir-i pür taksir bu zâtı da Mah-mudpaşa'da ki İrfaniye Çarşısında Manastır handa yarım asır evvel görmüş elini öpmüştük. Yine bu zâtın arkadaşlarından Bican Bağcıoğlu, Muhasebeci İhsan Bey ile Topçu Üsteğmen Burhan, deniz Yüzbaşı Hakkı, İnzibat bölük komutanı Seiâmi Tolunay Beyefendiler de hizmetleriyle temayüz etmişlerdir.
Amasya Tamimi
İstiklâl mücadelemizin önemli bir merhalesini teşkil eder Amasya Tamimi. Samsun'a mutasarrıf sıfatıyla bıraktığı Re-fet (Bele) Bey'i Amasya'ya gelişinde az sonra yanına davet eder. Refet Bey gelmediği gibi, cevab da vermez. Bu arada mutasarrıf olduğu Samsun civarını teftişe çıkan Albay Refet Bele, Amasya'ya gelmiştir. Daha önceden müsveddesi hazırlanmış bazı tahriratın yeni gelen arkadaşlarca imzalanmasını taleb eden M. Kemâl Paşa,odasında oturan Rauf (Orbay) Bey ile Refet (Bele) Beylere bu kâğıtları imzalamalarını söylediğinde Rauf önce imtina eder, bilahire bunun târihi bir hatıra olduğunu hatırlatan M.Kemâl'in ricasını tekrarlaması üzerine imzalar. Refet Bey, imza atmayı kabule yanaşmaz Bunun üzerine M.Kemâl Paşa; yan oda da oturmakta olan Ali Fuad (Cebesoy) Paşayı yanına çağırtır ona beyanda bulunur ve bunun üzerine Ali Fuad Paşa da kâğıdı imzalar. Bunun üzerine Refet Bey müsveddeyi eline alır ve kendinin anlayacağı bir işaret koyar. Bu işareti müsvedde de bulmak pek müşküldür. Bu müsveddenin en bariz tarafı şu satırlardır: "Artık; İstanbul, Anadolu'ya hâkim değil, tâbi olma mecbur-tiyetindedir." Bu tamimin yayınlanışında, 22/hazi-ran/1919'da Kâzım Karabekir Paşayla Mersinli Cemâl Paşa da telgraf mâkinası tasdik etmişlerdi. Şimdi bu tamimden sonrayı bir kronoloji hâlinde sahifelerimize alacağız ve İstiklâl harbimizin komuta kadrosunun mensuplarını ve vazife icra ettikleri birlikleri ve o dönemdeki rütbeleriyle kaydederek, dizimizi tamamlama yoluna gideceğiz.
24/Haziran/1919; Padişah Vahdeddin Hân'a M.Kemâl Pa-şa'dan telgraf, "..böyle bir zihniyetin hiç bir yerde kabul ue tatbik noktası bulmadığını şükranla arzeylerim"
27/Haziran/1919: Mustafa Kemâl Paşa'nın Tokat'tan Sivas'a gelişi ve Vali Reşid Paşa tarafından karşılanışı, bu Vali paşa meşhur tarihçi ve devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa'nın damadıdır. Aynı gün ve târihde, Ali Fuad (Cebesoy) Paşa'nın Ankara'da erkân-ı devletin askeri ve sivillerine yayımladığı beyannameden: "İcabında mevkı-i memuriyetimden ayrılarak bir ferd-i millet olarak mübarek vatan ue mukaddes milletim uğrunda çalışmağa devam edeceğimi alenen taahhüt ediyorum.."
3/Temmuz/1919: Mustafa Kemâl Paşa'nın Rauf bey ile beraber Erzurum'a gelişi halk ve asker tarafından sevgi gösterileriyle karşılanışı ve istanbul'da dahiliye nazırı Ali Ke mâl bey'in; valilere: "Ordu müfettişleri ve ordu kumandanları İttihat ve Terâkkinin bakiyesidir. Seferberlik emri verilirse ahali bunu icra etmesin", Tarzındaki tamimine 15.Kolordu komutanı Kâzım Karabekir'in karşı tamimi: "Doğu'nun müdafaasından ben me'sulüm. Kanun bana bir tehlike anında seferberlik emri vermek selâhiyetini vermiştir. Her kim olursa olsun, seferberlik emrine uymazsa derhal divân-ı. harbe veririm " olmuştur.
23/Temmuz/1919: Erzurum Kongresi açılıyor ve M.Kemâl Paşa Reis intihab ediliyor.
27/Temmuz/1919: Kâzım Karabekir Paşa ile Albay Raw-linson'un Erzurum'daki mülakatı ve Amiral Galdroph'dan Lord Kurzon'a: "Şu ihtimâli göz önünde bulundurmalısınız. Hadiseler öyle bir şekil alabilir ki, küçük Asya'da bağımsız, muhtemelen gayet fanatik ve avrupa aleyhtarı bir hükümet kurulabilir. Böyle bir hükümet İstanbul'un yetkisini ve padişahın egemenliğini ret edebilir" Demektedir.
4/Eylül/1919: Sivas Kongresinin açılışı, M.Kemâl Paşa'nın açış konuşması ve kongre reisi seçilmesi.
Sivas Kongresi'ne Bakış
Sivas kongresi 4/EyIüi/1919'Perşenbe günü saat: 15'de M.Kemâl Paşa'nın başkanlığın da çalışmaya başladı. Kongreye iştirak eden delege adeti kırk kişidir. Çalışmalar sekiz gün sürmüştür. 11 /Eylül/1919 günü saat 11.30'da son bulmuştur. Kongreye katılan ve adlan bilinen delegeler şunlardan ibarettir:
1-Mustafa Kemâl Paşa/2-İsmail Fâzıl Paşa <Ali Fuad Ce-besoy'un babasi/3-Hüseyin Rauf Orbay/4-İsmail Hami Da~ nişmend <İstanbul delegesi> /5-Albay Kara Vâsıf Bey istanbul delegesi>/6-Dr.Hikmet Bey (Orhan Boran'ın babası) /7-Mehmed Şükrü Bey <Afyonkarahisar delegesi> /8-Salih Sıtkı Bey <Afyonkarahisar delegesi> /9-Bekir Sami Bey <To-kat delegesi> /10-Albay Refet Bey <Samsun delegesi> /ll-Boşnakzâde Süleyman Bey <Samsun delegesi> /12-Başa-ağazâdeYusuf Bey <Denizü delegesi> /13-Küçükağazâde Necip Ali Bey <Denizli delegesi> /14-Dalhanlızâde Mehmed Şükrü Bey <Denizli de legesi> /15-Hakkı Behiç Bey <Denizli delegesi> /16-Hoca Râif Efendi <Erzurum delegesi> 17-Şeyh Fevzi Efendi <Erzincan delegesi> /18-Ahmed Nuri Efendi <Bursa delegesi> /19-Osman Nuri Bey <Bursa dele-gesi> /20-Siyahizâde Halil İbrahim Efendi <Eskişehir delege-si> /2Î-Bayraktarzâde Hüseyin Bey <Eskişehir delege-si>/22-Hüsrev Sami Bey <Eskişehir delegesi> /23-Mâcit Bey <Alaşehir delegesi> /24-Zeki Bey <Kastamonu delegesi> /25-Mehmed Tevfik Bey <Kastamonu delegesi> /26-Abdur-rabman Dursun Bey <Çorum delegesi> /27-Dellâlzâde Hacı Osman Efendi <Nevşehir delegesi> 28-Halit Bey <Bor dele-gesi> /29-Mustafa Efendi <Niğde delegesi> /30-Mazhar Müfit Bey <Hakkâri delegesi> /31-İbrahim Süreyya Bey <Saruhan deiegesi>dir.
Bu delegelerin çok büyük bir kısmı Sivas'a gelmişler ve aralarında bir çok meselede ortak noktalar oluşturmuşlar ve Mustafa Kemâl Paşanın gelmesinden önce 25 delegenin Mandater idaresi hakkında bir muhtıra hazırlamış olduğu varittir. Bu hususda M.Kemal Paşa şunları söylemektedir: "Öç gün ittihatçı olmadığımızı teyid için yemin etmek lüzumu ile yemin formülü hazırlamakla, padişaha arıza yazmakla ue kongreyi tebrik için gönderilen telgraflara cevap yazmakla ve bilhassa kongre siyasetle uğraşacakmı? üğraşmayacak-mı? Münakaşası ile geçti İçinde bulunan mücadele ue faaliyet siyasetten başka bir şey değil. Bunu münakaşa etmek şâyan-ı hayret değilmidir? Delegelerin mühim bir kısmı ittihatçı idi. Buna rağmen her biri ittihatçılık yapmayacağına yemin etti." M.Kemâl Paşa daha sonra şunları ifade eder: "Erzurum Kongresinde alınan müdafaa kararı, Ermenilere ue Rumlara karşı alınmış iken, Sivas kongresinde her türlü işgal ue müdehaieye karşı müdafaa ve mukavemet etmek kararı verilmiştir..." Daha sonra mandaterlik hakkında İstanbul delegesi İsmail Hami (Danişmend) Bey tarafından hazırlanıp 25 delege tarafından imzalanıp manda muhtırası ise müzakereye getirildi. İstanbul delegeleri oradaki telkinlerin tesiri altında idiler. İstanbul'dan gelirken Braun adında bir Amerikan gazetecisini de beraberlerinde getirmişlerdi. Bu gazeteci Türkiye'ye 50 bin kişilik bir işçi ordusu getirip Türkiye'yi imâr ettireceğini söylemiş bulunuyordu. Manda teklifini müdafaa edenler arasında Rauf, Refet, Bekir Sami ve Kara Vâsıf Beyler ile İsmail Fâzıl Paşa da vardı. Bu görüşe eğilim sebebi olarak da; 500 milyon (günümüz parasıyla 500 katrilyon) Osmanlı lirası borcu olan ve yıllık geliri oniki milyon civarında geliri olan, verimli bir toprağı bulunmayan bir ülke yabancı desteği olmadan yaşayamaz, ikinci olarak parasız, ordu-suz ne yapabiliriz? Modern milletler hava da uçuyorlar. Biz daha kağnı ile ekin taşıyoruz. Onlar zırhlı yapıyor, biz yelkenli bile yapamıyoruz. İzmir, Yunanistan'da kalsa düşmanımız vapurla asker getireceği halde biz hangi şimendifer yâni trenle nakliyatı gerçekleştireceğiz? Diye ileri sürmek suretiyle ülkenin manda olmasına taraftar olduklarını beyan ediyorlardı. M.Kemâl Paşa, mandacılara Braun adlı Amerikalı gazeteci ile görüştüğünü bu adamın manda'lık teriminin ne olduğunu dahi bilmediğini, ayrıca da Amerika'nın da rnanda-terlikten yana olmayacağını ifade ettiğini naklettikten sonra
M.Kemâl Paşa, manda taraftarlarını susturan yine mandacılığı savunan Rauf Bey'in olduğunu çünkü, Amerikan kongresinden memleketimizi tetkik edecek ve hakikati ortaya serecek bir kurul davet olunmasını teklif olarak ileri sürdü ve bu teklif ittifakla kabul edildi. Şeklinde bilgi vermektedir. AB~ D'ye çekilen tel- grafın ülkenin o günkü durumunuda ortaya sermesi açısından ehemmiyeti münasebetiy le buraya nakli uygun bulduk: "Amerika Birleşik Devletleri Ayan meclisi reisliğine, Rumeli ve Anadolu'nun bütün müsiüman halkını temsil eden ve Osmanlı imparatorluğunun Anadolu ve Rumeli'deki bütün vilâyetlerinin temsilcilerinden mürekkep olan Sivas Milli kongresi, 4/Eylül/1919'da bir araya gelmiştir Gayeleri şunlardır:
Memleket halkının ekseriyetinin arzularını yerine getirmek, bütün azınlıkları himaye altında bulundurmak, bütün vatandaşların can ve adalet yolundaki haklarını teminâta bağlamak. Sivas Milli kongresi Osmanlı imparatorluğu halkı içindeki ekseriye tinin arzularını ifade eden bir karar suretini 9/Eylül/1919 günü kabul etmiştir. Bu kararın içinde bulundurduğu prensipleri, Sivas Milli Kongresi, Birleşik Amerika Devletleri Ayan meclisine şu ricada bulunmayı bu gün yine ittifakla kararlaştırmıştır.
üyelerinizden kurulu bir komiteyi Osmanlı devletinin her köşesine göndermenizi diliyoruz. Bu komite hususi menfaat ile alâkalan olmayanlara ve millete has olan ber rak görüşte, Osmanlı imparatorluğunda fiili surette hüküm süren hal ve şartlan gözden geçirmelidir. Böyle bir tetkik; Osmanlı İmparatorluğuna ait nüfusun ve arazinin mukadderatı hakkında bir sulh antlaşması gereğince keyfi kararlar verilmesine meydan bırakılmazdan evvel yapılmalıdır."
İmzaların sahibi aşağıdaki zevattır. Sivas kongresi adına: Reis: Mustafa Kemâl Paşa-Reis Vekili: Hüseyin Rauf Bey-2.Reisvekili: İsmail Fâzıl Paşa-Kâtipler: İsmail Hami ve Mehmed Şükrü
Meclisin Açılması
16/Mart/1920'de İstanbul kanlı bir işgalin altına girerken, Meclis-i Mebusan'da dağıtıldığından Osmanlı devlet başkentinin artık millet mukadderatına vaz u elyed koyamayacağı tabii olduğundan Ankara'da bir millet meclisi teşekkül ettirilmesi karargir oldu. Aslında Hüseyin Rauf Bey'in, meclis-İ mebusanın kapanmasını temin için tevkif olunmayı da göze alarak, İstanbul'a avdet edip, mebusan'da yaptığı tahrik edici konuşmalarıylada bunu temine muvaffak olduğu böylece de, mebusların Ankara'ya gitmesinde müsbet ve mühim ro-lünüde burada hatırlamadan geçmeyelim. Mustafa Kemâl Paşa, Rauf Bey' in bu plânını pek tehlikeli bulmuş, İstanbul'a avdetine engel olmaya çalışmış başına gelmesine muhtemel hâller arasında hayatını bile kaybedeceğini ifade etmiştir. Nitekim de Rauf Bey, Meclis-i Mebusandan Kara Vasıf Beyle birlikte işgal kuvvetlerince alınmış Malta'ya sürgüne gönderilmiştir. Bu olayların akabinde; İstanbul'da mücadelenin yapılamayacağını anlayan mebusların ve Anadolu'nun livalarında yapılan seçimlerle de, boş sandalyeler temsilcilerine kavuşturmuşlardır. Bundan sonra da, Millet meclisi İstiklâl savaşımızın merkez üssü olmuştur. 23/Nisan/1920'de Cuma günü ve Cuma Namazından sonra küşadı yapılan BMM'si başkanını seçmiş ve bu meclisin hükümeti de kurulmuştur. Bu hükümet Milli Mücadeleyi süratle muntazam askeri birlikler teşekkül etmek çalışmalarına girişmiştir. Bu meclisin başkanlığına M.Kemâl Paşa, 110 rey alarak seçilirken Hacıbektaş Çelebisi Cemaleddin Efendi 2.başkanvekilliğine, Haydar Refik, Muhiddin Baha, Cevdet Atıf, Rasim ve Eyyaz Beyler kâtipliklere Emir Paşa ile Süreyya Bey'c'e idare memurluklarına seçildiler. Ancak ilk hükümet teşki! olunana kadar bir yürütme kurulu seçildi ki bu zevat, Albay İsmet (İnönü), Feyzi (Çakmak) Paşa, Hamdullah Suphi, Hakkı Behiç, Adnan Beyler ve Şeyh Servet Efendi'den meydana gelen altı kişi aşağıda ki adları yazılı hükümet kurulana kadar yürütme kurulu adıyla görev yaptılar: Başbakan: Mustafa Kemal Pa-şa-Şeriyye vekâletine: Mustafa Fehmi Efendi-İçişleri vekillisine: Cerni! Bey-Bayındtrlık vekâletine: İsmail Fâzıl Paşa-Hâ-riciye vekaletine: Bekir Sami (Kunduh) Bey-Sıhhıye Vekaletine: Dr.Adnan Adıvar-İktisat vekâletine: Yusuf Kemâl Ten-girşenk Bey-Genel Kurmay başkanlığına: Albay İsmet Bey(İnönü)-MilIi Müdafaa vekaletine: Fevzi(Çakmak)Paşa-Mâliye Vekaletine: Hakkı Behiç Bey-Mâarif vekâleti: Rıza Nur Beylerden müteşekkil hükümet kuruldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder